Meclis Baþkaný Cemil Çiçek’in iyimserliðini kaybetmeden hassas ve dikkatli bir yolla yeni anayasa sürecini yönetme kabiliyetinin altýný çizelim. Samimi olarak bunu istediði, en gergin anlarda bile sinirlerine hakim olmasýndan bellidir. Çiçek’in bu yaklaþýmý Uzlaþma Komisyonu’nun çalýþma süresini Haziran sonuna kadar taþýmayý baþardý.
Baþka bir kazaným da var. Yeni ve sivil anayasayý henüz yapamadýk ama komisyonun çalýþmasý sayesinde bugün en azýndan bütün partilerin ne istediði, nasýl bir anayasa vizyonu olduðunu biliyoruz. Nihai metine ulaþmasa da metin sayýsý dörde kadar inmiþ bulunuyor. Hatta, uzlaþýlan maddelere bakarsak en azýndan yeni anayasanýn yüzde 25’i bitmiþ görünüyor. Dahasý, metindeki henüz uzlaþma saðlanamayan maddelerin birçoðu birkaç gün içerisinde basit bir edisyonla tamamlanabilir durumdadýr. Yani, komisyon isterse ve çaba gösterirse yeni anayasanýn yeni maddelerinin yüzde 75-80’i kolaylýkla tamamlanabilir. Bu da liderlerin önüne gidecek anlaþma saðlanamayan maddelerin listesini küçültür.
Madem görev süresi uzatýldý...
Meselenin bir baþka yönü de þu...
Kamuoyu þiddetli bir arzuyla yeni anayasayý istiyor. Meclis komisyonunun çalýþmalarý da istenen seviyede olmasa bile bu beklentiyi artýrmýþ bulunuyor. Art arda görev süresini uzatmanýn da bir anlamý olmasý gerekir. Aksi takdirde toplumun oyalandýðý görüntüsü ortaya çýkar ki bu hiç de haksýz bir tespit olmaz...
Seçime katýlým ve temsil açýsýndan en yüksek temsil gücüne sahip parlamento yeni anayasayý yapamazsa bu derin ve ciddi hayal kýrýklýðý yaratacaktýr.
Asýl izah edilemeyecek nokta ise CHP-MHP’nin uyguladýðý anlaþýlmaz taktiktir.
Baþtan beri AK Parti’nin anayasa konusunda samimi olmadýðýný söylüyorlar. Bir an için bunun doðru olduðunu varsayalým. Ýktidar partisinin tuzu kuru ve zaten 2010 referandumunda kendisi için acil olan maddeleri deðiþtirmeyi baþardýðý için de motivasyonu düþtü diyelim.
Bu varsayým doðruysa ve süreç CHP-MHP’nin anlattýðý gibiyse o zaman bu durumun kendileri için büyük fýrsat olmasý gerekmez ki?
Baþtan beri reformlarýn tek taraflý yapýlmasýndan þikayet ederek süreçlere katýlmayan muhalefet bu kez Erdoðan’a bu þansý tanýmasýn. Anayasa için daha aktif ve uzlaþmacý rol üstlenerek iktidarý köþeye sýkýþtýrsýn. Tam fýrsat zamaný...
CHP, çözüm sürecindeki pozisyonunu kaybetti ve karþýt safta belirsiz bir yere demirledi. O fýrsat kaçtý gibi ama yeni anayasa için hala boþ bir siyasal alan duruyor. Daha özgürlükçü, daha cesur ve daha enerjik bir politika geliþtirmenin önünde hiçbir engel yoktur.
Mazeretin faydasý olmaz
“Ýktidar istemiyor” demek asla inandýrýcý bir mazeret olamaz. Bunun yerine toplumun önüne reddedilemez bir anayasa projesiyle çýkarak, iktidarý zorlamalýlar. Böylelikle hem kendileri hem de Türkiye kazanmýþ olur. Bu fýrsat kaçmaz!
Peki kaçarsa... Geçmiþ tecrübelerden biliyoruz ki Erdoðan bu tür yüksek siyasal deðer taþýyan süreçlerde muhalefetle birlikte çalýþma seçeneðine þans tanýyor. Sonuç alýnamazsa da bildiðini yapýyor. Ki, bu yöntemini anayasa sürecinde de defalarca ilan etti. A, B, C planlarý sýr deðil.
Bu kadar açýk bir gidiþ karþýsýnda CHP ve MHP’nin yapmasý gereken Erdoðan’ý anayasa yolunda yalnýz býrakmamaktýr. Býrakýrlarsa yarýn þikayet etme haklarý kalmaz; kalsa da kýymet-i harbiyesi olmaz.
Madem, Erdoðan bildiðini yapýyor diye þikayet var, o zaman iþi Erdoðan’a býrakmanýn mantýðý yoktur!
CHP ve MHP yönetimleri sahici bir siyasi gelecek tasarlýyorsa ülkenin temel sorunlarýndan en az birine anlamlý katký yapmak zorundadýr. 2002 yýlýndan beri Türkiye her ay, hatta her gün deðiþirken tamamýna itiraz etmek siyaset deðildir. Siyaset olsaydý reformlardan hiç olmazsa biri engellenmiþ olurdu...
Finale doðru gidiyoruz... Bu ülke sivil anayasayý mutlaka inþa edecek. Ýmkansýz görünen onlarca demokratik reform gibi yeni anayasa da -er ya da geç deðil, er vakitte- gerçekleþecek. Þu halde tek mesele kimlerin o inþaatta harcý olup olmayacaðýdýr.