Bu haini salondan attýrýn!

Nasýl da kolayca yapýþtýrýyoruz “hain” yaftasýný... 

Sahibine itibar getirmeyecek tanýmlamalara nasýl da kolayca baþvurabiliyoruz... 

Herhangi bir kiþi olsa, “Bir gazetecinin, meslektaþý hakkýnda bu ifadeyi kullanmasý yakýþýk almaz” tepkisiyle karþýlaþýrýz ve muhtemelen utanýrýz. 

Can Dündar’dan söz ediyoruz... 

Can Dündar ismini yazýp, yanýna “hain” yaftasý kondurduðunuzda bu durum pek de yadýrganmýyor; kendilerini gazeteci diye pazarlayan bazý ruh hastalarýnýn tepkilerini dýþarýda tutacak olursanýz, bu tutum “ayýp bir tutum” olarak görülmüyor. 

Kendi adýma, yaftalamalarla ve tanýmlamalarla yazýya kalkýþýlmasýný doðru bulmadým, doðru bulmuyorum. 

Bir insana (cürümü ne olursa olsun) hain yaftasýnýn vurulmasýný gazetecilik anlayýþýma uygun bulmadým, uygun bulmuyorum. 

Peki, Can Dündar ismi geçtiðinde, neden bu prensipleri hatýrlama gereði duymuyoruz, neden elimizi geniþ tutuyoruz, neden kolayca “hain” yaftasýný yapýþtýrýveriyoruz? 

Ýþte baþlýða “hain” yazdým... 

Bir þey olmadý... Gayet de güzel durdu... 

Bunu yaparken en ufak bir “vicdanî sorumluluk” hissetmedim... 

Bu tutumumun yanlýþ ve haksýz olduðunu, bir gün bana itibar kaybý olarak döneceðini düþünmedim... 

Neden? 

Bu sorularýn cevabýnýn Can Dündar’da, Can Dündar’ýn gazetecilik anlayýþýnda (hatta “insanlýk” anlayýþýnda) aramak gerekir diye düþünüyorum... 

Çünkü karþýmýzda tescilli bir “yalancý” var... 

Kendi biyografisini hazýrlarken bile yalan söyleyen, olmamýþý olmuþ gösteren, aldýðý kýytýrýk okul ödüllerini “12 Eylül’ün iþkencelerine karþý çýkan yazýlarým nedeniyle bu ödülleri aldým” diye takdim eden (12 Eylül döneminde kýsa pantolonuyla MÝT lojmanlarýnda oynayan bir çocuktu oysa), Ankara’ya tatile gönderdiði oðlunu TOMA’larýn altýnda arayan, “Fetullah Gülen cemaatine hep karþý oldum” deyip “Said Nursi belgeseli” için arsýzca FETÖ kapýsý aþýndýran bir yalancý... 

Bu yalancýyý, en son Fransa Devlet Baþkanlýðý Sarayý’nda görmüþtük. 

Öncesinde Alman Cumhurbaþkanlýðý konutunda aðýrlanmýþtý... 

Muteber bir “sürgün” olarak aylarca Avrupa baþkentlerinde dolaþtýrýldý, ülkesi aleyhindeki faaliyetlerde “konsomasyona” çýkarýldý. 

Dolaþmadýðý masa, sergilemediði melanet kalmadý... 

Batý baþkentlerinde “sürgünlüðün keyfini” süren bu yalancý, güzel rüyalar görmek için de, Amerikan bayraðýný yorgan yapýp uyudu... Elinizin altýnda internet var, arama motorlarýndan birine uygun denekleri (“Can Dündar” ve “Amerikan Bayraðý” deneklerini) yazýn, “görsel” arama yapýn. Karþýnýza “Vatan haini Can Dündar ABD bayraðýna sarýldý” diye bir baþlýk ve birtakým fotoðraflar çýkacaktýr. 

Sabrýnýzý test eden fotoðraflardýr onlar... 

Bakalým, kendinizi “hain” demekten alýkoyabilecek misiniz? 

Ýstihbar ediyoruz ki, MÝT TIR’larýnýn durdurulmasý davasý nedeniyle hakkýnda “yakalama kararý” bulunan Can Dündar, Cumhurbaþkaný Erdoðan’ýn Almanya'ya gerçekleþtireceði ziyaret sýrasýnda Baþbakan Angela Merkel’le düzenleyecekleri ortak basýn toplantýsýnda Cumhurbaþkanýmýza soru sormaya hazýrlanýyormuþ... 

Hakkýnda “kýrmýzý bülten” çýkarýlan bir firarinin basýn toplantýsýna alýnmasý ne anlama gelir? 

Bu (hiçbir teamüle uymayan) durumun Alman makamlarý tarafýndan deðerlendirileceðini düþünüyoruz. 

Uygulanacak muamele bellidir: 

Bu haini “yaka-paça” dýþarý attýrmak ve (olabiliyorsa) MÝT’in paket-posta servisine havale etmek...