Bu halk Cumhurbaşkanı ile ancak gurur duyar!

PKK’lısından Paraleline, ne kadar Türkiye düşmanı varsa Türkiye’de dün sızdırılan şu tutanağı Erdoğan’a zarar vereceği umuduyla köpürttü de köpürttü. Halbuki fena halde yanılıyorlar; yine! 50 yıl sonra, AB’nin hak ettiği ve ancak anladığı dilden konuşan ama Suriyeli kardeşlerine merhametini asla esirgemeyen bir ülkenin Cumhurbaşkanı olarak, olması gerektiği gibi konuşmuş Erdoğan. “Helal olsun” diyor, herkes satır satır okuyabilsin diye buraya alıyorum. 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan G-20 zirvesi için Antalya’ya gelen AB Konseyi Başkanı Donald Tusk ve AB Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker ile mülteci krizini konuşuyor:

Tusk:İki yılda 3 milyar avro ödenmesi için anlaştık ama Davutoğlu’nun yılda 3 milyar istediğini öğrendim.

Erdoğan:İki yıl için 3 milyar avro verecekseniz, konuşmaya gerek yok. AB’nin parasına muhtaç değiliz. Yunanistan ve Bulgaristan sınırlarını açıp mültecileri otobüslere doldururuz. Yunanistan’a kriz sırasında 400 milyar avro verildi. Bu paranın bir kısmıyla Suriye’de güvenli bölge kurup mülteci sorununu tamamen çözebilirdik.

Juncker:Türkiye dört yılda 8 milyar avro harcadı...

Erdoğan:Biz o parayı kamplara harcadık. İnsani davranıyoruz. Kızlarım mülteci kampına gitti, ağlayarak döndü. (BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri) Gutteres bundan iyi kamp görmediğini söyledi.

Tusk:Kamplar gerçekten iyi ama Yunanistan’a Avro Bölgesi’ni kurtarmak için kredi verildi.

Erdoğan:Bu da Schengen’le ilgili, o da bir Avrupa projesi.

Tusk:AB zor durumda, Paris saldırısından sonra Schengen Anlaşması iptal edilebilir. Bu yüzden sizinle anlaşmak istiyoruz.

Erdoğan:Anlaşma olmazsa mültecileri nasıl durduracaksınız, öldürecek misiniz?

Tusk:AB kendini daha az çekici yapabilir ama istediğimiz çözüm bu değil.

Erdoğan:AB, Türkiye kıyılarında boğulan bir çocuktan fazlasıyla karşılaşır. 10-15 bini bulur. Nasıl başa çıkacaksınız? Paris’teki saldırılar yoksulluk ve dışlanmışlıkla ilgili. Bunlar cahil insanlar, Avrupa’da terörist olmayı sürdürecekler.

Juncker:Schengen dağılırsa Türkiye AB vize muafiyetinden faydalanamaz. Anahtar Türkiye’nin elinde ama 5 Ekim anlaşmasına uyulmazsa başka çözümler aramak zorunda kalırız. İlerleme raporunu Türkiye’deki seçimlerin sonrasına ertelediğimizi hatırlatırım. Bu nedenle eleştirildik. Para konusunda rakamlarla oynayıp duramayız, netleştirmeliyiz. Yeni fasıl açmayı da kabul ettik.

Erdoğan:Erteleme AKP’nin seçimleri kazanmasına yardım etmedi. Zaten rapor da bir hakaretti. Bu raporu kim hazırladı? Nasıl böyle şeyler yazarsınız? Bu gerçek Türkiye değil, gerçeği öğrenmek için bana hiç gelmediniz. Bu raporlar yüzünden Türklerin çoğu AB’ye üye olmak istemiyor. İlerleme göstermemize rağmen fasıl açılmıyor. AB zirvelerine katılırdık, 11 yıldır bizimle görünmek istemiyorsunuz. 5 yıldır da yeni fasıl açmıyorsunuz.

Juncker:İstediniz diye raporu erteledik. Avrupa’yla uzlaşmak istediğinizi sanmıştım, şimdi kendimi kandırılmış hissediyorum. Gerekli kaynaklar toplanıyor, müzakereleri ve vize muafiyetini hızlandırmaya çalışıyoruz ama bunlar kolay kararlar değil.

Erdoğan:AB Türkiye için hiçbir şey yapmadı. Para Türkiye değil mülteciler için. Üstelik üyelik öncesi fonlarımızdan kullanıyorsunuz. Tek bir fasıl da açılmadı. 53 yıldır bekliyoruz. Bizimle dalga geçiyorsunuz.

Juncker:Türkiye bu 53 yıl boyunca bir demokrasi değildi.

Erdoğan:Almanya ve Britanya da değildi, büyük bir savaşa da yol açtılar. Yunanistan, Portekiz, İspanya da değildi. Juncker Türkiye’yi Lüksemburg’la karşılaştırmamalı, Lüksemburg Türkiye’de bir şehir gibi.

Juncker:Çok yoğun çalışıyoruz, Brüksel’de sizi prensler gibi ağırladık.

Erdoğan:Prens gibi mi? Tabii ki, ben bir üçüncü dünya ülkesini temsil etmiyorum...

Juncker:AB hiç 28 artı 1 zirvesi yapmadı ama Türkiye için hazırız.

Erdoğan:Ben de öyle yapardım ama bunu yüzüme vurmayın. 80 milyon insanı temsil ediyorum. Juncker’ın böyle konuşması saygısızlık. AB Türkiye’yi istemiyor diye düşünüyorum. Öyleyse bize açıkça söyleyin, biz de rahatlayalım.

Tusk:Üye ülkeleri mülteciler için para vermeye ikna etmek kolay değil.