Bu ülke, seçilmiþ siyasetçilerin -baþbakan ve cumhurbaþkaný dahil- asker karþýsýnda esas duruþa geçtiði, millet iradesi ve sivil otoritenin lafta kaldýðý bir ülkeydi...
Bu ülke, Kürtlere baský ve baþörtüsü yasaðý gibi devasa insan haklarý meselelerini çözmekten ümidi kesmiþ bir ülkeydi...
Bu ülke, ekonomide, krizi aþýp iflastan kurtulmayý en büyük hedef belleyen bir ülkeydi...
Bu ülke, yerli savunma sanayiinin neredeyse sýfýr noktasýnda olduðu bir ülkeydi...
Bu ülke, altyapýsý çürüyen, hastanelerini pislik götüren, kara ve demiryollarý ihtiyaçlara cevap vermeyen bir ülkeydi...
Bu ülke, dünya siyasetinde -Kýbrýs meselesi hariç- esamesi okunmayan bir ülkeydi...
Bu ülke, ABD ve Ýsrail’in uydusu olan, Avrupa Birliði’nin kapýsýnda ezik ezik bekleyen, Uluslararasý Para Fonu’ndan yardým dilenen bir ülkeydi...
Erdoðan liderliðinde bu ülke askeri vesayetten çýktý, Kürt Meselesi’ni çözme yoluna girdi, baþörtüsü yasaðýndan kurtuldu, insan hak ve hürriyetleri yolunda dev adýmlar attý, dünyanýn en büyük ekonomileri arasýna girme yolunda da dev adýmlar attý, doðru dürüst hastanelere kavuþtu, cumhuriyetin 79 senede yaptýðý duble yollarýn üç mislinin son 11 yýlda yapýldýðýna tanýk oldu, demiryollarýnda çað atladý, yerli savunma sanayini yükseliþe geçirdi, Balkanlardan Afrika’ya ve Mezopotamya’dan Latin Amerika’ya kadar dünyanýn dört bir yanýnda fýrtýna gibi eserek dünya siyasetinin en önemli aktörleri arasýna girdi, uluslararasý sistemin aðalarýna posta koyabilecek kadar güçlendi, Uluslararasý Para Fonu’na borcunu kapatýp ‘Ýstersen ben sana borç vereyim’ deme noktasýna geldi, Bosna’dan Somali’ye kadar nice mazlum halka milyarlarca dolar yardým gönderen bir ülke oldu...
Ýyilerin, mazlumlarýn, hürriyet ve adalet için ayaða kalkan devrimcilerin umudu oldu Türkiye...
Ve kötülerin, zalimlerin, diktatörlerin, emperyalist aða babalarýnýn kâbusu...
Biz iþte bunun için Erdoðan’ýn yanýndayýz.
Onlar da iþte bunun için Erdoðan’ýn karþýsýnda.
Küllerinden dirilip ayaða kalkan, zenginleþen ve güçlenen, kendine ait bir dünya tasavvuruna sahip olan ve o çerçevede kendine ait bir siyaset takip eden Erdoðan’lý Türkiye küresel kapitalist/emperyalist sistemin kontrolünden çýkma istidadý gösterdiði için, “Erdoðan’sýz Türkiye” diyorlar.
Gezi hadiseleri Türkiye’yi sallarken, Geziciler Erdoðan’a aðýz dolusun söverken, bunlar, zevkten dört köþe olmuþ halde, derin bir krize sürüklenip Erdoðan’ý baþýndan atacaðýna kesin gözüyle baktýklarý Türkiye’nin yeni dönemini kurgulamakla meþguldüler.
Avuçlarýný yaladýlar.
Þimdi de, dershane meselesinin doðurduðu sýkýntýlar ve yolsuzluk iddiasýyla baþlatýlan malum soruþturmalarýn þekil ve zamanlamasýndan mütevellit ekonomik çalkantý karþýsýnda zevkten dört köþe oluyor, Zaman Gazetesi’nin manþetlerinde yahut Samanyolu TV’nin haber bültenlerinde çizilen ‘Bitmiþ tükenmiþ Erdoðan Türkiyesi’ resminin millet çoðunluðunu yanýltacaðýna gerçekten inanýyor, Yeni Türkiye’yi yýkýp Eski Türkiye’yi kurma hayallerini bu defa gerçekleþtirebileceklerini düþünüyorlar.
Cemaat medyasýnýn -Ergenekoncu medya ile beraber- çizdiði o korkunç resim halka inandýrýcý gelseydi ve Erdoðan’ýn Türkiye’yi mahvettiði propagandasý tutsaydý, Erdoðan bugün evinden çýkamazdý.
Çýkmaya kalktýðýnda, yuhlana yuhlana evine geri sokulurdu.
Ama ne oluyor?
Abdestinden emin olan Erdoðan, evinden elini kolunu sallaya sallaya çýkýyor, þehir þehir geziyor, üstelik gittiði her yerde eskisinden daha büyük kalabalýklarýn eskisinden dada büyük muhabbeti ve tezahüratýyla karþýlanýyor.
Kimsenin yolsuzluðu savunduðu filan yok; ama yolsuzluk bahanesiyle yapýlmaya çalýþýlan þeyin ne olduðunu, küresel þer odaklarýnýn karýn aðrýsý ile Cemaat liderliðinin ve Cemaat medyasýnýn izhar ettiði karýn aðrýsýnýn ayný olduðunu, bunlarýn ‘Bana kolay lokma olacak bir Türkiye olsun da nasýl olursa olsun’ anlayýþýyla hareket ettiðini gördü millet.
Gördü ve Erdoðan’a her zamankinden daha çok sahip çýkmaya baþladý.
O muhteþem kalabalýklarýn toplandýðý mitinglerden birinde Erdoðan’ýn dediði gibi:
Bu iþ bitmiþtir.