Bu iþten en zararlý kim çýktý?

Þimdilik bu olan bitenlerden kimin stratejik olarak karlý çýktýðýný söylemek kolay deðil; hele orta vadede.

CHP ya da MHP’nin karlý çýkacaklarýna yönelik kanýmca ortada en küçük bir iþaret dahi yok.

BDP de bilinçli olarak kendini bu iþin dýþýnda tutuyor, haklýlar.

Güneydoðu’da ormanlar yakýlýrken bu çevrecilerin pek seslerinin çýktýðýný hiç hatýrlamýyorum.

Kürt köylülerine “dýþký” yedirilirken de.

AK Parti bu meþru direniþten ders çýkarýr, özellikle de üslubunu büyük ölçüde deðiþtirmeyi baþarýr, 2004, 2005, 2010 performansýný hatýrlar ise, bu süreçten karlý bile çýkabilir.

Ancak, kimin zararlý çýktýðýný söylemek daha kolay.

Polisin, bir kurum olarak, zararlý çýktýðýný söylemek kanýmca çok zor deðil.

Polis bu süreçten çok ama çok büyük bir imaj, güvenilirlik yarasýyla çýkýyor.

Bu güvenilirlilik kaybý hem uygulayýcýlar hem de güvenlik hizmetinin karar alýcýlarý için geçerli.

Cuma sabahý güneþ doðarken kamu düzenini bozmayan, bir parkýn sýnýrlarý içinde gerçekleþen bir protesto eylemine kimin müdahale emrini verdiði herhalde ülkemizin kamu yönetimi daha doðrusu yönetememe tarihine büyük harflerle yazýlacak.

Güvenlik kamu hizmetinin yöneticileri ve karar vericiler bu konularda stratejik davranmak, aldýklarý bir kararýn sonuçlarýnýn nerelere evrilebileceðini iyi öngörmekle mükellefler ve maalesef bu örnekte bir kararý ellerine, yüzlerine, gözlerine bulaþtýrdýlar.

Sayýn Baþbakan’ýn “kelle alma” iþinden hiç hoþlanmadýðýný biliyoruz ama bazý kamu yöneticilerinin istifa etmeleri, istifa etmezler ise de görevlerinden alýnmalarý, daha etkin ve adil bir kamu hizmeti üretimi için, bir toplumsal ve idari zorunluluk.

Bu süreçten, polisten de daha fazla zararlý çýkan kurum hiç kuþkusuz medya.

Cumartesi gecesi Beþiktaþ ve Taksim’de yer yerinden oynarken CNN’de “penguen belgesi” gösterilmesi herhalde hiç unutulmayacak.

Diðer haber kanallarý da CNN’den daha iyi bir sýnav veremediler maalesef.

Hiç kimse kendini aldatmasýn, Türkiye, en azýndan bu kanala teknik olarak ulaþma imkaný olanlar, Halk TV diye bir kanala kilitlendiler.

Bu durumdan, benim gibi birini bile bu kanala mahkum edenler, utanç duymalý.

Her þerde bir hayýr da vardýr derler.

Medyanýn son altý gündür gösterdiði berbat performans medyanýn hukuksal ve iktisadi yeniden yapýlanmasý için belki de bir fýrsat.

Gazete ya da televizyon kanalý sahibi olmak bir giriþimci iþi, bu sektörlere iþadamlarýnýn girmemesini önermek hiç gerçekçi deðil ama bu iþadamlarýnýn devletle iþ yapmamalarýnýn ne kadar doðru bir ilke olduðu son yaþananlarla çok daha belirgin hale geldi.

Medya sektörüne yatýrým yapacak yabancý sermayenin limitlerini kaldýrmak da kanýmca çok önemli bir çözüm olabilir; yabancý sermayenin karar alýcý olarak bu sektöre girmesi sektörün yerel siyasetle göbek baðýnýn büyük ölçüde kopabilmesi için önemli bir yöntem.

Medyanýn yaklaþýk tümü çok kötü bir imtihan verdi, bu sektörün itibarýnýn tekrar evrensel standartlarda yakalayabilmesi ve koruyabilmesi gerçekten artýk çok zor, penguen belgeseli bu olaylar sonrasýnda aklýmda kalacak konularýn baþýnda gelecek.

AK Parti bir siyasi parti, seçimlerde tekrar baþarýlý olabilir, bu süreçten ne kadar karlý ya da zararlý çýktýðýný bilemem ama eski bir satranç meraklýsý olarak söyleyebileceðim ilk þey AK Parti’nin hamle üstünlüðünü kaybetme riski.

Malum, satranç oyununda taþ üstünlüðü kadar hamle üstünlüðü de çok önemlidir.  

Ustalar arasýnda taþ üstünlüðü zaten pek yaþanmaz, hamle üstünlüðünü yakalayan maçý alýr.

2004, 2005 senelerinin, referandum sürecinin yýldýz partisi AK Parti bugüne nasýl geldi, bu konu sadece AK Parti’nin, seçmeninin deðil Türkiye’nin de problemidir.