Bu, iyi olmadý

BDP milletvekilleri Ertuðrul Kürkçü, Sýrrý Süreyya Önder ve Sebahat Tuncel ile baðýmsýz milletvekili Levent Tüzel’in, “barýþ amaçlý olduðunu ileri sürdükleri” Karadeniz gezisi zamanlý mýydý, tartýþmalýdýr.

Ülkenin yýllardýr arzuladýðý “barýþ iklimine” girdiði hayli riskli bir dönemde bu tür bir adým atýlmasý sosyal barýþýn aðýr darbe almasýna yol açtý.

Evet, söz konusu 4 milletvekili, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin üyeleridir ve bu ülkenin istedikleri kentinde istedikleri gibi bir toplantýyý gerçekleþtirme haklarý vardýr.

Ama siyaset, kaðýt üstündeki haklarýn ötesinde, geleceðin derinliðini yakalayabilme, yaþanýlan koþullarý geniþ ufuklu tahlil ve ortak hedeflerde samimiyet zemininde yapýlýrsa yaratýcý ve üretken, aksi durumlarda engelleyici bir kavramdýr.

Heyetin Karadeniz gezisine neden çýktýðýný tartýþmayabiliriz ama zamanlamanýn içtenlik taþýdýðýný tartýþmak da bizim hakkýmýzdýr.

30 yýl süren kanlý bir serüvenin derin siyasal ve sosyal fay hatlarý yarattýðý çok iyi bilinen bir coðrafyada atýlacak zamansýz bir adýmýn her türlü kýþkýrtmaya açýk olacaðýný göremeyen bir siyaset çizgisi kendini sorgulamalýdýr.

Nitekim, Türkiye, Sinop’ta çok tehlikeli bir virajý kazasýz-belasýz döndü. Yetmedi, ayný viraja Samsun’da sokuldu. Kaygan zeminde yüklü bir kamyonla son sürat sert viraja girerseniz ne olur? Eðer bir sürücü olarak bunu bilmiyorsanýz kendinizi üçüncü sayfa haberlerinin manþetinde bulabilirsiniz. Ya siyasetçi? Eðer bunu öngöremiyorsa menzile nasýl varacak?

 

Karadeniz bu olmamalý

Nitekim, heyet, ikinci virajda yolculuða son verdi. Ama ortaya çýkan tablo, vahimdir. Sinop ve Samsun’da dört milletvekiline karþý gösterilen tepki Türkiye açýsýndan bölünmüþlük tablosu ortaya koydu. BDP’lileri Karadeniz’e sokmama zemininde þekillenen siyaset, belki de Kandil’deki “terör aðalarýnýn” beklediði bir sonuçtu. Ortaya çýkan görüntü, bu ülkenin insanlarýnýn barýþ içinde, karþýlýklý saygý çerçevesinde bir arada yaþama arzusu açýsýndan düþündürücüdür.

Hiç kimse bana, saðduyu sahibi Karadeniz halkýnýn bu ölçüde kamplaþmayý  benimsediðini söyleyemez. Bu bölgenin ülkesine baðlý, çalýþkan ve zeki insanlarýnýn kökü dýþarýda bölünme senaryolarýnda piyon olma gibi bir tuzaða düþmeyeceði de açýktýr.

Karadeniz insaný bu memleketin bir santim topraðý için topraða düþmeyi de, memleketin ortak geleceði için kucaklaþmayý da bilen insandýr.

O zaman...

Bu tablo nedir?..

Herkes açýk oynamalý

Eðer, MHP ve BDP, siyasal varlýklarýnýn temelinde, milliyetçi kutuplaþmayý hesaba katýyorlarsa, bu ülkeye yazýk ediyorlar demektir.

Bu tür bir yaklaþýmý, özellikle MHP’ye yakýþtýrmam mümkün deðil. Dönemin Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi’nin 1969 yýlýnda Milliyetçi HareketPartisi’ne dönüþmesinden bu yana, bu partinin kadrolarý çok aðýr deneyimlerden geçtiler. 1970’li yýllarýn kanlý günlerinden 12 Eylül 1980 darbesinin Mamak’lý günlerine kadar uzanan bir siyaset çizgisinden söz ediyoruz. MHP bu deneyimleri sonucunda, etnik-ayrýlýkçý çizgideki terörle mücadeleyi devlet güçlerine býrakan, “sokaktaki insanýn ülke için hayýrlý olmayacak tepkilerini kontrol eden” yapýsýyla dikkat çekti son 30 yýlda... Kazanýlan bu kadar birikimden sonra milliyetçilik kavramýný bölgeselciliðe deðil, demokrasi zeminine taþýmaktýr MHP’ye yakýþan.

 

Ýþin BDP kanadýnda ise arzu ettiðimiz demokratik/siyasal olgunluða ulaþmak için sabra ve zamana ihtiyacýmýz olduðunu birlikte izliyoruz.

Karar vermek zorundayýz

Hepimiz bir karar vermek zorundayýz...

Yaþadýðýmýz süreç, siyasetin günlük polemiklerine teslim edilecek bir süreç deðildir. Sokaktaki insan, ülkenin aydýnlarý, üniversiteler, sivil toplum kuruluþlarý, yazarý-çizeri ile medya...

Ölüm sloganlarýnýn hakim olduðu, sürekli kan kaybettiðimiz ve giderek birbirimizin yüzüne bakamaz hale geldiðimiz bir ülkede mi yaþamak istiyoruz?..

Ya da...

Yaþadýðýmýz sorunlarý, birbirimizi dinleyerek, birbirimizin hassasiyetlerine kulak vererek ve hiçbir dýþ reçete almadan kendi koþullarýmýz içinde çözdüðümüz bir ülkede mi...

Herkes karnýndan konuþmadan, parmaðýnýn arkasýna saklanmadan çýksýn ortaya...

BDP heyetinin Karadeniz gezisi zamansýz, riskli, sonuçlarý itibariyle barýþtan çok kavgaya hizmet eden bir adýmdý...

Karadeniz’de sergilenen tepki ile ortaya çýkan tablo ise ülke bütünlüðü açýsýndan hiç iyi olmadý...