Bu kadar ahlaksız mı bu adamlar?

Efendim, Taraf gazetesinin bundan sonra hükümetin yolsuzluklarıyla ilgili yayın yapacağı söylentisi, bazı “yandaşları” telaşlandırmış...

Hababam Taraf’a yükleniyorlarmış.

Niye ürküyorlarmış?

Korktukları bir şey mi varmış?

Bir süredir bu türden dedikodular dolaşıyor ortalıkta...

Madem Taraf gazetesi hakkında kalem oynatan “yandaşlardan” biri de benim, mezkur dedikodulardan hisseme düşen kısmını cevaplayayım.

Taraf, son zamanlarda, taze genel yayın yönetmeninin de yaratıcı katkılarıyla, çözüm sürecinin “boş hayal” olduğuna inandırmaya çalışan yayınlar yapmaya başladı.

Neşe Hanım’ın röportajlarını okuduğumuzda, “devletin Kürt halkını kandırdığını” (Kürtleri satacağını), çözüm sürecinin de, mevzun bir saptırma olduğunu öğreniyoruz.

Bunu Aydınlık yapıyor, Sözcü yapıyor...

Hatta “karanlık oda”cılar yapıyor.

Neşe Hanım sayesinde, Taraf da yapmaya başladı.

Buna itiraz eden bir yazı yazdım...

Nitekim, benzeri itirazları, müstafi ya da muvazzaf, Taraf yazarları da dile getirdi...

Meraklısı, “Taraf yazarları bildirisine” bakabilir.

Daha da ikna olmayanlar, Melih Altınok’un konu hakkındaki yazısını okuyabilir.

Taraf’ın bundan sonra nereye yöneleceğini, ne tür haberler yapacağını bilmiyorum.

Bu söylentinin nerden çıktığını da bilmiyorum.

Kaldı ki, beni ilgilendirmiyor.

Nereye yönelirse yönelir

Bana ne, size ne, kime ne!

Hükümetin yolsuzlularını yazmak, bir “karar”ın neticesi ise, vah!

Vah o gazeteye...

Vah o gazeteye destek veren okurlara...

Demek ki Taraf, düne kadar, “hükümetin yolsuzlukları” konusunda yutkunuyordu... Ve bunu da, bir tek, “yandaşları telaş sardığını” söyleyen arkadaşlar biliyor.

Patronaj böyle bir karar aldıysa, söylenecek şudur:

Daha önce nerelerdeydin?

Niçin yolsuzluklar konusunda bir tecessüs geliştirmedin?

Elinde belge vardı da, niçin yayınlamadın?

Hadi biz yandaşız, hükümetin yolsuzluları ortaya çıkacak diye ödümüz kopuyor, Recep Tayyip Erdoğan yara alacak diye hafakanlar geçiriyoruz,

Markar Esayan niçin istifa etmiş olabilir acaba?

Hükümetin yolsuzlukları ortaya çıkacak diye mi?

Peki, Mithat Sancar?

Çok mu hükümetçidir, Recep Tayyip Erdoğan’a bayılmakta mıdır?

Doğan Akın, “Hükümetim de, hükümetim” diye inlemekte midir?

Halil Berktay, Tuncer Köseoğlu, Oya Baydar, Yıldıray Oğur, Alper Görmüş, Kurtuluş Tayiz, Cihan Aktaş...

Bunları da mı hükümetin yolsuzlukları ortaya çıkacak korkusu sardı?

Melih Altınok o yazıyı, hükümetin foyası meydana çıkacak telaşıyla mı kaleme aldı?

Nedir?

Demek ki Taraf’taki mihver değişikliğini eleştirenler, hükümetin suç ortağı oluyorlar.

Bu mu?

Bu kadar ahlaksız mı bu adamlar?

HAMİŞ:

Buyuruyor ki çiçeği burnunda salim arkadaş; “Geçen sene 1 Mayıs’ı Taksim’de kutlama iznini hükümet vermedi. İzin verilmez, izin alınır.

Onca mücadele, onca gözyaşı, onca direnç, onca enerji, onca çaba, onca emek, onca direniş, onca alın teri olmasaydı...”

Böyle devam edip gidiyor.

İyi de, kutlama hakkını söke söke alan “ağzı bantlı, yüzü maskeli, eli sopalı emekçileriniz” neden aynı direnci, aynı enerjiyi, aynı çabayı, aynı emeği, aynı alın terini 1977’de Taksim’i kana bulayanların ortaya çıkarılması için göstermedi, göstermiyor?

Bu emekçilerin görevi karargâhtan gelen çıktıları emir telakki edip muhalefeti sokağa indirmek mi? (28 Şubat nümayişlerini, şanlı “Cumhuriyet mitinglerini”, yazar kasa eylemlerinin artçı sarsıntılarını hatırlayalım.)

Beşli çetelerle voltranı oluşturup “hükümet darbesi” yapmak mı?

Polis taşlamak mı?

Rezalet çıkarmak mı?

Kendi arkadaşının kafasını gözünü yarmak mı?

Dünyanın neresinde var böyle “arıza potansiyeli yüksek” emekçi?