Ýlk gençlik yýllarýndan beri imanî hedefler istikametindeki her mücadelenin içinde eylem, duygu ve tefekkür gücüyle yer almýþ olan yazar Mehmed Ali Tekin kardeþimizi son yolculuðuna Ýstanbul’da, Fâtih Câmii’nden -çok büyük bir kalabalýðýn, salgýn hastalýða karþý fizikî mesafe þartlarýna dikkatle riayet ederek kýldýðý cenaze namazýndan sonra- uðurlayýp Güngören’de defnediþimiz; Hicret-i Nebevî’nin(354 günlük Ay Yýlý hesabýna göre) 1441’inci yýlýnýn son günü olan 19 Aðustos Çarþamba gününe denk geldi. (Bu vesileyle, Ýslam medeniyet ve kültürünün kalkýþ mesâbesinde olan Hicret’in mânâsýnýn daha derinden anlaþýlmasýna yardýmcý olmasý ve Ýslâm Milleti’ne hayýrlar getirmesi niyazýyla Hicrî-Qamerî 1442 yýlý dolayýsiyle Müslüman okuyucularýma tebriklerimi sunuyorum.)
Ayrýca, C. Baþkaný Erdoðan’ýn bugün vereceðini iki gün önceden duyurduðu ‘müjde’nin de hayýrlý olmasýný diliyorum. Bir tv. kanalýnda ‘Bu müjdenin niçin Cumaya býrakýldýðý’ üzerine bile tartýþmalar oldu da, Hicrî yeni yýlýn ilk Cuma gününün bereketinden istifade edilmesi ümidi bir türlü akledilmedi ya da ifade edilemedi.
Merhûm M. Ali Tekin’in ebediyet yurduna uðurlanýþý münasebetiyle birçok kardeþle de bir araya gelmiþ olduk. (Ama bazý kurnazlýklarý da tekrar müþahede ettik. Kendi ideolojik dünyasýnýn ilk þeflerinin ilkelerinden zerre kadar tâviz vermediklerini her vesileyle ve açýkça söyleyen, amma, bazý kesimlere þirin gözükmek için, muhafazakâr camia içinden ‘çýkan’ bazý isimlere ve onlara sempati besleyenlere çengel atmaya çalýþan bir muhalefet liderinin, Kemâleddin Erbakan aðabeyin cenazesine bir çelenk gönderdiðinin ne mânâya geldiðine deðinmiþtim geçen hafta..) Ýlginçtir, mâlûm muhalefet lideri, merhûm Mehmed Ali Tekin’in ailesinden bir yakýnýna da telefonla ulaþýp, baþsaðlýðý dileðini bildirmiþ.. Duygulaýn en hassas olduðu o anlarda bir çengel de onlara atmak istemiþ olmalý..
Bu yaklaþýmýn meyvesi, geçen sene devþirilmiþti. Hatýrlayalým, Ramazan boyunca, ‘Yâsin’den bir-kaç âyet’ okuyarak sezonu açan ve her akþam, iftar topluluklarýndan onlarcasýna koþup, bazý çevrelerin ‘ bizim oranun uþaðudur daaa..’ þeklindeki benimseyiþle hemþehrîlik duygularýný da coþturan birilerinin elde ettiði sonuç nasýl da ‘verimli’(!) olmuþtu. Ve amma bir resmî bayram akþamýnda tertiplenen bir baloda yayýnalan þeffaf fotoðraflar üzerine, mâlum laik çevrelerden, ‘Ýþte bir laik Cumhûriyet kadýný!..’diye sevinç çýðlýklarý yükselmesine kimin zemin hazýrladýðýný gören bazý safdil kitlelerin, bu kez de o duruma nasýl ‘hayýr-dua’ (!) ettiklerine þâhid olmuþtuk.)
Biz kimsenin yaþayýþ tarzýna karýþmýyoruz, ama, birilerinin, bir-iki atraksiyonla bazý kitleleri nasýl da tuzaða düþürebildiklerini ve bu saflýðýn tekrar yaþanmamasý için bu hokkabazlýklara bu kadarca iþaret etmek de gerekli..
Bizim mes’elemiz, birilerinden þahsî ilgi veya tebessüm beklemeden, ideolojik bir aldatma taktiðine karþý olanca dikkatimizle teyakkuz halinde olmaktýr. Eðer, sadece þu son 100 yýl boyunca milletimizin aslî inanç ve deðerler dünyasýna karþý açýlan ideolojik- kültürel, politik topyekûn savaþlarý unutur ve balýk hâfýzâlý bir toplum durumuna düþersek; o saldýrý ve savaþlarýn siyasî plandaki bugünkü temsilcisinin, -daha çok da darbeci subaylarýn taktiði olan- bu gibi çengel atma atraksiyonlarýna düþmekten nasýl kurtuluruz?
Eðer içinde olduðumuz hayatýn ‘deðerler, inançlar ve ideolojiler mücadelesi’ni basit bir ‘çelik-çomak oyunu’ gibi görmüyorsak.. Milletimizin tarihî geçmiþi, bugünü ve geleceði üzerine, gerektiðinde ve her an ölümü göze almak ya da ölmek noktasýnda olabileceðimizin hassasiyetiyle, böyle hokkabazlýklara karþý daha bir hazýrlýklý olmalýyýz. Çünkü, bu kurnazlýðý ve hattâ hilekârlýðý sergileyenler, þimdiden, 2023’de yapýlacak olan Baþkanlýk seçimi için, kitlelerin inanç deðerlerine az- çok saygý gösteren isimleri aday olarak tezgâhlamaya þimdiden düþünmeye baþladýlar bile..