Merve Kavakçý Meclis’e –seçildiði gibi baþörtüsü ile- girdiðinde dönemin DSP Genel Baþkaný Bülent Ecevit kürsüye fýrlamýþ ve mezarýnda bile peþini býrakmayan o utanç dolu cümleleri sarf etmiþti:
“Burasý devlete meydan okunacak yer deðildir! Bu hanýma haddini bildiriniz!”
Genetiði bugün CHP’de devam eden DSP seçimlerden birinci parti çýkmýþtý ama oyu CHP kemik oyundan ibaretti; yüzde 22!
136 sandalyesi vardý DSP’nin. Kavakçý’nýn seçildiði Fazilet Partisi’nin ise 111 milletvekili. Buna raðmen Meclis’in sahibi gibi davranýyordu DSP’liler.
Kürsüye giderek oturumu yöneten Ali Rýza Septioðlu’ndan Kavakçý’yý dýþarý çýkarmasýný istediler. Ancak Septioðlu baþörtüsüne hiçbir yasak getirmeyen Meclis Ýç Tüzüðünü göstererek dediklerini yapmadý. Çýldýrdýlar.
Ecevit’in yüzü kýpkýrmýzýydý. Eli, ayaðý, sesi titriyordu. “Bu hanýma haddini bildiriniz!” sembol cümlesiyle Türkiye demokrasi tarihinin kara sayfasýndaki melun linçi baþlattý. DSP’liler Meclis sýralarýna vurup tempo tutarak “dýþarý!”, “dýþarý!” diye baðýrýyorlardý. DSP’li kadýn vekiller ise ilkokul çocuklarý gibi el ele tutuþarak güya milletin kürsüsünü milletin vekilinden koruyorlardý.
Komik ve rezildiler. Hem aldýklarý oydan, hem 28 Þubat’ýn süregelen vesayet düzeninden güç aldýklarý gayet açýktý.
***
Bu konuþmayý ve atmosferi unutmamak gerektiði için detaylý aktarýyorum. Dün ne yaþandýðýný unutup gevþemenin, ayný zihniyetin ne kadar diri ve fýrsat kollar olduðunu görmeyiþin bir bedeli var çünkü. Bu bedel bazen suratýnýzda patlayan bir yumruk, bazen özgürlüðünüze/örtünüze uzanan el, bazen varlýðýnýza/saygýnlýðýnýza uzanan kirli dil çünkü.
Nitekim üzerinden 20 koca yýl geçti ama o gün DSP olarak vücut bulan, bugün CHP adýyla süren zihniyette en küçük deðiþim olmamýþ. Ayný yasakçý, üstenci, ayný had bildirici hal sürüyor.
Sindiði yerden çýkmasýna sebep olan cesaretin kaynaðý–CHP zulümlerini unutan dindarlarýn da oyuyla- yerel seçimlerde birkaç belediyeyi kazanmak olduðu açýktýr.
***
CHP Grup Baþkanvekili Engin Özkoç’un AK Parti Grup Baþkanvekili Özlem Zengin’e hitaben sarf ettiði “bu kadýna haddini bildirin!” cümlesi herhangi bir cümle deðildir. Asla tesadüfi deðildir. Bilerek, hedef seçerek, silah gibi kullandý çünkü.
Mevkidaþý olan baþörtülü bir kadýn milletvekiline Ecevit’i savunmak için Ecevit’in rezil cümlelerini tekrar etti Özkoç. Onun ve ayný tercihte olanlarýn canýný bu sayede kolayca acýtacaðýný, haklarýnýn gasp edildiðini hatýrlatarak yaralarýný deþeceðini ve rekabet edemediði muhatabýný böylece alt edeceðini sandý.
Ama hem kendisi hem partisi fena yanýldý.
Nitekim bu hadsizliðe sessizce sahip çýktý CHP. Özkoç’un usulen dilediði özürle meseleyi kapatacaklarýný sandýlar ama nafile.
Hem Kýlýçdaroðlu’nun geçmiþe dönük yaptýðý özeleþtirinin ne kadar beyhude olduðunu teyit etmiþ oldular, hem de CHP’nin genetiðini unutarak uyuyanlarý sarsarak uyandýrdýlar.
***
Yaþananlardan geriye kalanlar:
Bir: Özlem Zengin Meclis’teki duruþuyla, asaleti, cesareti, hakkaniyeti ve sahici belagatiyle bayraklaþtý. Yaptýðý konuþma sadece baþörtülü kadýnlarýn yüreklerine su serpmedi, Özkoç þahsýnda hadsizlere hak ettiklerini üslubunca vererek maþeri vicdaný da rahatlattý.
Ýki: Yasakçý, ayrýmcý, üstenci bakýþ CHP’de dipdiri; fýrsat kolluyor.
Üç: “Bu kadýna haddini bildirin” hadsizliði kadýna þiddettir! Ama malum çifte standart burada da iþliyor.
Dört: Ertuðrul Özkök’ün hadsiz üstenci yazýsý gösterdi ki medyada pek bir þey deðiþmemiþ. Darbe destekçisi, postal yalayýcý kalemler hala medyada, söz-köþe sahibi. Yazýklar olsun.
Beþ: 1999’da Meclis’te “dýþarý” diye tempo tutanlardan hala vekillik yapan var mý acaba?!