Danýþtay’ýn “Düðün deðil, bayram deðil...” dedirten kararý, bazý siyasi sonuçlar hedefleyen bir “vesayet operasyonu”dur.
Burada mesele “andýmýz metni” deðildir.
Bu kararý, o metnin muhtevasýna göre deðerlendirmek, planlanan tuzaða düþmektir.
Hakeza, bu kararý eleþtirenleri, “Türklük vurgusundan rahatsýz olmak”la itham etmek, sinsi planý görememektir.
Þahsen Yörük’üm; soyadýmla da, asýrlarca Ýslamiyet’e hamilik yapan ecdadýmla da onur duyuyorum.
Zaten Danýþtay’ýn bu kararýna da, Türklüðün; “ulusalcý bir operasyon”a alet edildiði için karþý çýkýyorum.
Çünkü bu karar, etnik çatýþmalarý yeniden alevlendirmek için “Türklük” gibi deðerli bir mefhumu, “bomba fitili” olarak kullanmaktadýr.
Baþörtüsü zulmünü; aðzýndan salyalar saçarak savunan bir “hukukçu”, aldýðý “vesayet” kokusuyla coþarak, "1932 yýlýnda Milli Eðitim Bakaný olan, 1933 yýlýnda Andýmýz'ý yazan Reþit Galip, ezaný da Türkçeleþtiren kiþidir. Andýmýz'a kavuþmuþken elbette hiç kuþkusuz ki, bir gün Türkçe ibadete, Türkçe ezana da... diyelim" mesajýný paylaþmýþ.
Bu kararýn anlamýný, bu “tecrübeli hukukçu”dan daha mý iyi bileceðiz?
Doðru söylüyor; bu andý yazýp okullarda okutanlar, diðer taraftan da ülkenin yarýsýný, çok sevdikleri (!) Türklüðe düþman etmek için ne gerekiyorsa yaptý, farklý etnik kökenleri inkar ederek, Türkiye Cumhuriyeti’ne ve “Türk”e karþý “iç düþman” ürettiler.
Hâlâ uðraþtýðýmýz PKK belasý, o “CHP marifetleri”nin mirasýdýr.
PKK’lý teröristlere “Arkadaþlar” diyen bu zihniyet, o hoþgörünün yüzde birini bile Kürt vatandaþlarýmýzdan esirgemiþti.
Esad gibi, Kürtlerin varlýðýný dahi inkâr ederek, “Kürt, karda yürürken; kart-kurt seslerinden çýktý” diyeceksiniz ve sonra da Kürt çocuklarýný; “Türküm, doðruyum...” diye baðýrtarak, vataný için canýný feda etmeye hazýr (!) bir nesil yetiþtireceksiniz öyle mi?
Etnik farklýlýklarý izale ederek “millet” olmamýzý saðlayacak tek “çimento” olan Ýslam dinine savaþ açacaksýnýz, camileri ahýr yapýp, Kur’aný-Kerim’i okuyan ve okutaný hapse atacaksýnýz. Sonra da milleti etrafýnýzda toplayacaksýnýz öyle mi?
Sizin Türklüðe ve Türklere yapacaðýnýz en büyük iyilik, o zulümlerinizi hatýrlatacak her þeyden uzak durmanýzdýr.
***
Türklüðün, bugün bütün etnik farklýlýklarýn üzerinde bir “üst kimlik” olarak benimsenmemesinin müsebbibi de o metni yazanlarýn, kendi vatandaþlarýna yaptýklarý zulümlerdir.
Onun için vesayet kalýntýsý kafalarýn bu kararý, asla birlik ve beraberliðe hizmet etmeyecek, özellikle Doðu ve Güneydoðu Anadolu’da yeni bir ayrýþma için art niyetlilere malzeme olacaktýr.
Türkiye’nin birliðini; bütünlüðünü önemseyenler bu kararý asla “iyi niyetli” göremez...
Zaten sonuçlarý; bu kararýn bir “operasyon” olduðunu açýkça ortaya koyuyor.
AK Parti ve Erdoðan’a en aðýr eleþtirileri yapan ama 15 Temmuz’daki yedi düvelin iþgal teþebbüsünü görünce, siyasetinin odaðýna ülke bekasýný koyan Bahçeli ve MHP ile o iþgale “darbe” bile diyemeyen Kýlýçdaroðlu ve CHP ayný “and”da buluþuyor!
Yani Bahçeli’nin “millî” siyasetini “saray yandaþlýðý” olarak niteleyen CHP, ne hikmetse and için MHP’nin yanýna koþuyor!
Hâlâ anlamadýðýmýzý mý sanýyorsunuz ey vesayetçiler; sizin “Türklük” veya “ileri gitmek” gibi bir derdiniz yok.
Bu mefhumlarý ancak biz önemseriz.
Onun için de, bu ucuz istismarlarýnýza artýk pabuç býrakmayacaðýmýza and içeriz...