Selahaddin E. ÇAKIRGİL
Selahaddin E. ÇAKIRGİL
Tüm Yazıları

Bu ‘kavmî ve mezhebi taassup’ hayır getirmez!

7 Ekim tarihli ve ‘Müslüman toprakları bütün Müslümanlarındır; Kerkük de..’ başlıklı yazımızda, ‘Kerkük Müslümanların şehridir, şu veya bu kavmin değil..’ dediğimiz için, kendilerini Müslüman olarak nitelemekle birlikte, bu sıfatın başına, ‘türkçü, kürdçü, arabçı’ gibi etnik, ya da şiî veyasünnî  gibi mezhebi niteliklerini zımnen eklemiş olanlardan bir takım serzenişli itiraz iletileri ulaştı.

Halbuki, o yazıda yazdıklarım, son 30 yıl içindeki değişikliklere de dayanıyordu.

Saddam zamanında, kuzeydeki Kerkük’e, güneydeki çöllerde yaşayan arap kavminden onbinler, Baas ideolojisinin bir kanadını oluşturan arapçılık siyasetinin gereği olarak yerleştirilmiş ve türkmenlerden bir kısmı da başka yerlere gönderilerek kavmî yapı değiştirilmişti. Ama illâ da, ‘Kerkük türk/men/lerindir!’ derseniz, Kerkük’ün yerlilerinin yarıdan fazlası da mezhebî bir asabiyete sahiptirler.

Ve şimdi.. İran’ın özel dikkatiyle kısa zamanda kurdurulup, ‘terör örgütü’ diye suçlanmasın diyerek, çıkarılan bir kanunla hemen Irak Ordusu’na eklemlenmiş olan, ‘Haşd-i Şaâ’bî / Halk Gönüllüleri’ denilen 380 bin kişilik bir milis gücü, Kerkük’e hâkim olup,  onlardan 40 kadar tabur da sadece türkmenlerden oluşmuştur. Ve şimdi Kerkük’ün resmî dairelerinde İran lideri Ali Khameneî’nin fotoğrafları; resmî binalarda da, üzerinde Hz. Huseyn’e nisbet olunan bir baş resmi bulunan ve üzerinde ‘Lebbeyk ya Huseyn..’ yazılı ve bazı şiî kaynaklarındaki ifadelere göre özel bir mânâ taşıyan ‘sarı bayraklar’ dalgalanmaktadır.

PKK ise, USA emperyalizminin kucağında, DEAŞ’ın elinden alınan Rakka’da da gövde gösterisi yapıyor.

***

‘Mîsâq-ı Millî..’ diye tutturanlar terânelerine devam edebilirler.

***

Birkaç nokta:

1- Hem de Müslüman halkın değerlerine sahip ve saygılı kimlikleri’yle oy isteyip seçilen ve onların iradesini temsil ettikleri iddiasını taşıyan ve bazı Belediye’ler tarafından çeşitli vesilelerle tertiplenen bir takım şenliklerde ‘sanatçı’ diye anılan, gerçekte ise sanat adına bir takım müptezellikleri, müstehcenlikleri sergilemekten başka hünerleri olmayan ve Müslüman halkımızın aslî değerlerine saygısız kimseler astronomik ücretlerle bu şenliklere sahnelere davet edilmekteler.. Nice fakir-fukaranın hak ve vergilerini kimlere peşkeş ettiklerini onlara söyleyecek kimse yok mu? (Bursa’nın Yıldırım Belediyesi de bu kervana katılmış, 29 Ekim’i bahane ederek..)

Müslüman halkın değerlerine itinâ göstermeyenlere, en azından Müslüman halkın hışmından korkmalarını ve bu çirkin uygulamalarının 2019 Baharı’nda yapılacak olan mahallî seçimlerde hesabının sorulacağını hatırlatalım.

2- Bazı okuyucular, ‘Son Halife’ diye anılan Abdülmecid Efendi’nin ‘müstehcen resimler de yapan bir ressam’ olduğuna dair medyada yer alan yazı ve tartışmaların doğru olup olmadığını soruyorlar. Yazık ki, doğru.. Bu konuya bu satırların sahibi de zaman zaman değinmiştir.

Zâten asırlardır sağlıklı şekilde çalıştırılmamış olan o makamın daha da lekelenmesi için, öyle bir tercih özellikle gösterilmiş olabilir.

3- Türkiye’nin yurt dışından et ithal etmek durumunda kalması üzerinde ayrıca durulabilir. Ama, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Sırbistan gezisi sırasında, 6 bin ton et ithal edileceği üzerinde anlaşma yapılması üzerine, Muhalefet lideri K.K, ‘Ülkeye besmelesiz et getiriliyor’ demiş.. Gerçek olsaydı, onun bu hassasiyetini biz de alkışlardık.

Ancaak, bu muhalefet lideri, o etlerin Sancak bölgesinden alınacağını, Sancak halkının ise Müslüman olduğunu bile hatırlamamış..

Halbuki geçen hafta, Rusya Hükûmeti’nin bir Bakan’ı, ‘Endonezya’ya yüzbinlerce ton domuz eti satılacağından söz ettiği zaman, Putin bile derhal,‘Sen ne diyorsun.. Endonezya Müslüman..’ diyecek kadar dikkat sahibiydi.

Bizdeki Muhalefet Lideri ise uyuyor; Sancak halkının Müslüman olduğundan habersiz..

Kaldı ki, 6 bin tonluk bir miktar, 83 milyonluk  bir günlük et ihtiyacını bile karşılamaz ama 120 bin kadar nüfusu olan Sancak için, bu 6 bin ton etin ne büyük bir gelir kaynağı oluşturacağı da unutulmamalı..