Bu kelebek hiç uyanmasýn

Yýlmaz Erdoðan’ýn yeni filmi Kelebeðin Rüyasý, Kývanç Tatlýtuð’un harika performansýyla izleyiciyi gözyaþlarýna boðacak... Aþk hiç bu kadar can acýtmamýþtý... Filmi kaçýrmayýn ama mendilinizi almayý unutmayýn!

Yýlmaz Erdoðan bir komedyen midir? Açýkçasý bu soruya Kelebeðin Rüyasý’na kadar vereceðim cevap “Evet” idi. Ama artýk onu bir sinemacý olarak anabilirim. Diyeceksiniz ki “Ne yaptýn? Vizontele gibi bir filmi yönetmiþ, Bir Zamanlar Anadolu’da, Gergedan Mevsimi’nde oynamýþ bir ismi yeni mi sinemacý olarak kabul ediyorsun?” Kendi yönettiði ve yazdýðý bütün filmlerin kökeninde Yýlmaz Erdoðan’ýn komedyenliði vardý. Evet, onun komedileri de dramatik yapý olarak hep derindi ama komediyle harmanlanmýþtý.

Kelebeðin Rüyasý tam bir melodram. Üstelik gerçek bir hayat hikayesi. 1940’larda hayatýný kaybetmiþ iki Zonguldaklý þairin öyküsünü anlatýyor Kelebeðin Rüyasý. Muzaffer Tayyip Uslu ile Rüþtü Onur adlý þairler Behçet Necatigil’in öðrencileri. Ýkisi de gencecik yaþlarýnda ölüyor. Ve kadere bakýn ki ikisinin de ölüm sebebi verem. Çok acý hikayeler. Bu ülkenin insanýnýn niye gülmeye ihtiyacý var? Niçin insanlar komedi filmlerinin peþinde koþuyor? Çünkü gerçek hikayeler hiç bir romanýn, filmin anlatamayacaðý kadar dramatik. Zonguldak’ta o zaman kanunlarla insanlar askerlik gibi kömür madenlerinde çalýþmaya zorlanýyor. Ýki genç þair sürekli Ýstanbul’a yazdýklarý þiirleri gönderiyor. Ama Varlýk dergisinde hocalarý Behçet Necatigil’in þiirlerini okumakla yetiniyorlar. Zonguldak’ýn zengin ailesinin kýzý þehre dönünce iki kafadar kalplerinden vurulur. Aþk þiirin besinidir. Bu hýzla daha tutkulu sarýlýrlar kalemlerine. Ama o dönem þair hastalýðý olarak da adlandýrýlan verem, iki gencin yakasýný býrakmaz. Rüþtü Onur’un durumu kritikleþince Behçet Necatigil’in torpiliyle Heybeliada’daki senatoryuma yatar. Muzaffer ise yalnýzlýðýný aþkýný içinde büyüttüðü kýz için yazdýðý þiirlerle avutur. Ama zengin aile ‘Dur’ der bu beraberliðe. Sonunda kan kusan Muzafferin de yolu Heybeliada’ya çýkar. Rüþtü Onur ise senatoryumda ‘tifo’ tedavisi gören bir kýza aþýk olmuþtur. Rüþtü sevdiði kadýný kaybeder. Ýki genç, bu ölüm sonrasý þiirlerde kendi azraillerini arar...

ÞÝÝR, AÞK VE TARÝH ÞÖLENÝ

Yýlmaz Erdoðan’ýn yazýp yönettiði film birinci dereceden iþçiliðe sahip. Dönem filmi olarak çekimleri, kotsüm tasarýmlarý, müzikleriyle bu kadar baþaralý film Türk sinemasýnda az gördük. Özellikle iki genç þairin ve Behçet Necatigil’in mýsralarý filmin en etkileyici diyaloglarý. Türk edebiyatýyla sinemasýnýn barýþtýðý bir film Kelebeðin Rüyasý. Oyunculara gelince, Kývanç Tatlýtuð’u ilk kez seyrediyorum. Dizilerle aram olmadýðýndan bir isim ancak sinemasýyla oyuncu olur benim için. Ve filmi seyrettiðimde mükemmel bir oyuncuyla tanýþtým. Mert Fýrat’ýn da kariyerinin en iyi performansý. Ýki oyuncuya sürpriz bir isim daha eklendi hafýzamda: Farah Zeynep Abdullah. Perdeye yakýþan, hasta da olsa bir genç kýzýn neþesini bize hissettirebilen bir isim Abdullah. Performansýyla Fýrat’ýn canlandýrdýðý Rüþtü’nün hayata küsmesi doðallýk kazanýyor. Onun da ilk sinema filmi.

Bu isimler dizilerle olgunlaþsa da sinemayla var olacak. Mutlaka beyazperdede onlarý görmek istiyoruz. Filmin en zayýf halkasý ise Belçim Bilgin. Dezavantajý oyunculuðu deðil, yanlýþ kast seçimi. Lisedeki bir kýzý Belçim Bilgin’in canlandýrmasýna imkan yok. Böyle mükemmel bir filmde yapýlmamasý gereken bir hata. Þiiri, aþký ve bu milletin nerelerden bugünlere geldiðini görmek için Kelebek Rüyasý’ný kaçýrmayýn. Ama mendilinizi de yanýnýzda götürmeyi unutmayýn.