CHP genel baþkanýna hak vereceðim aklýma gelmezdi... Ýstihfaf ya da ironi yok.
Gerçekten haklý...
CHP, her kafadan bir sesin çýktýðý ve kimin neye hizmet ettiði belirsiz bir parti görüntüsü veriyor... Halk arasýndaki deyimle “tas kayýp...”
Kemal Bey, “bütünlüðü” saðlayabilmek ve “yekpare” bir görüntü oluþturabilmek adýna milletvekillerine “ekran yasaðý” getirdi.
Kendi cümleleriyle aktaralým: “Ben milletvekili seçildim, istediðim kanala çýkarým, istediðim gibi konuþurum diyenler, izin almadan çýkýyorsa, bu partide yeri yoktur. Eski hastalýklarý hâlâ bir þekilde gündeme getirenleri de uzaklaþtýracaðým. Söylediði sözün ne anlama geldiðini bilen örgüt ve parti militaný üyeler istiyorum.”
Haklý ama itiraz ettiðim üç nokta var...
Birincisi, bu “yasak” neden sadece milletvekillerini kapsýyor ki?
Ýzmir’e özerklik isteyen Ali Yiðit’ler, iktidara geldiklerinde hepimizi Ýzmir’de denize dökeceklerini söyleyen Hüsnü Bozkurt’lar, ÖSO’yu El-Kaide’ye yamamaya çalýþan Muhasebeci Kenan’lar, muhtemel bir Türkiye-Ýran savaþýnda Ýran’dan yana saf tutacaðýný müjdeleyen Eren Erdem’ler, sosyal medya hesabýný gazetecilere küfretmek için kullanan kalýpsýzlar, yine iktidara geldiklerinde Yüce Divan’a otobüs seferleri düzenleyeceklerini söyleyen Muharrem Ýnce’ler susturulacak da, Parti Meclisi üyeliðine seçilen Ýl Baþkanlarý konuþmaya ve saçmalamaya devam mý edecekler? (Son dakika bilgisi: Eren Erdem Efendi bu yasaða isyan etmiþ... “Demokrasi herkese lazým” diyor.)
Canan Kaftancýoðlu’nu da kapsýyor mu bu yasak? Ya da CHP’de PM üyesi olarak görev yapan CNN Türk’ün “kadrolu” konuklarýný...
Sera Kadýgil mesela?
Ezan’dan ve “þehitler” edebiyatýndan nefret ettiðini söyleyen bu taze PM üyesi istediði gibi ekranlara çýkmaya devam edecek mi?
Ýkincisi, “eski hastalýklar” ifadesi...
Bundan murat nedir?
CHP’nin bilinen tek eski hastalýðý, “hizip siyasetine” imkân tanýmasý...
Partinin övündüðü bir “araz”dýr bu... Çünkü hizipler, CHP’lilere göre, “parti içi demokrasi”nin varlýðýna (ve “saðlamlýðýna”) iþaret ediyor...
Baþka partilerdeki “tek adam” (“tek görüþ”) uygulamasýna itiraz eden ve duruma göre hizipleriyle övünen Kýlýçdaroðlu, yekpare görüntü uðruna parti içi demokrasiyi rafa mý kaldýracak, muhalefetin sesini mi kýsacak?
Kendisi, CHP eski hastalýklarýný devam ettirdiði (yani, hizipler devreye girdiði) için genel baþkan seçilmiþti. “Yekpare” CHP olsaydý, “kasetten çýkmýþ” birinin genel baþkanlýðý bu kadar kolay kabul görür müydü?
Hadi eski hastalýklar saðaltýldý...
Partideki “farklýlýklar” ne olacak?
Hatýrlayalým: Kemal Bey bir “çarþaf listeci” olarak girdiði genel baþkanlýk yarýþýndan, azýlý ve azgýn bir “çarþaf listeci” olarak çýktý... Kafasýna göre bir CHP yönetimi ve “delege düzeni” oluþturduktan sonra çarþaf listeyi unuttu.
Kurultaylardan, sürekli istediði sonucu elde ediyor.
Bundan sonra hep böyle mi olacak? “Eski hastalýklarý tekrarlamama” adýna, parti içi muhalefeti “öldürmeye” devam mý edecek?
Ýtiraz ettiðim üçüncü nokta ise þu:
Kemal Bey, “Söylediði sözün ne anlama geldiðini bilen örgüt ve parti militaný üyeler” istiyor...
Ýþte bu çok zor!
Kendisi söylediði sözün ne anlama geldiðini biliyor mu ki, müntesiplerden bunu istiyor?
Kemal Bey, bunu öncelikle kendisi için temenni etmeli.
Çünkü söylediði sözün ne anlama geldiðini bilmiyor.
Bilseydi, Atatürk’e 1939 tarihinde “zeytin kanunu” çýkarttýrýr mýydý? “Osmanlý, bilimi ve aklý dýþladýðý için tüfek bile yapamadý” der miydi?