Gazetelerin bütünü hep ayný telden çalan yazarlarla mý dolu? Büyük çapta öyle, ama ara sýra deðiþik sesler çýkaran yazarlarla da karþýlaþýyoruz...
Partiler de öyle. CHP’de ‘Oslo görüþmeleri’ konusunda genel baþkan bir telden çalýyor, parti sözcüsü ayrý telden... MHP’de liderin söylemi ve tavrýný beðenmeyenler ilk kongrede kendisinin karþýsýna rakip çýkmaya hazýrlanýyor...
Fikirlerin deðer taþýdýðý her yerde insanlar arasýnda tekdüzeliði tutturmak zordur; içinden çýktýklarý aile, gördükleri eðitim, düþüp kalktýklarý insanlar, okuduklarý, dinledikleri, izledikleri, onlarý birbirinden ayrý düþüncelere sevk edebilir...
Bazen ayný aileye, ayný yetiþme tarzýna sahip, ayný eðitim çemberinden geçmiþ kiþiler arasýnda bile birbirine ters tavýr alanlar çýkar...
Týpatýp birbirinin ayný iki kiþi gördünüz mü “Robot mu bunlar?” kuþkusuna düþmelisiniz...
Abdullah Gül ile Tayyip Erdoðan birbirine en fazla benzeyen iki siyasetçi; görüþleri arasýnda mutabýk olduklarý karþý çýktýklarýndan kat-be-kat fazladýr. Ancak yine de aralarýnda olaylara yaklaþým farký olmasý doðal...
Ýki gün üst üste topluma açýk zeminlerde yaptýklarý konuþmalar, bazý gazeteler ve bazý yorumcular tarafýndan, ortak noktalar bakýmýndan deðil, farklýlýklarý açýsýndan deðerlendirildi. Olabilir, öyle de deðerlendirilebilir. Ancak farklýlýklarýn ikisi arasýndaki bir çekiþmeyle, cumhurbaþkanlýðýna odaklý bir hesapla iliþkili olduðu yorumu olaðanüstü aþýrý...
Unutulan þu: Tayyip Erdoðan baþbakan ve hitap ettiði kiþiler baþýnda bulunduðu partinin delegeleri ve seçmenleri... Abdullah Gül ise cumhurbaþkaný; onun muhataplarý her partiden milletvekilleriyle bütün millet... Bulunduklarý konum, anayasayla belirlenmiþ görevleri, olaylara baktýklarý pencereler farklý...
Elbette bazý konularda görüþleri de farklý olacak...
Her seferinde tekrarlamam gerekiyor, ama yakýndan izleyen ve motivasyonlarýný bilen biri olarak yeniden hatýrlatmamýn benim açýmdan hiçbir mahzuru yok: Makamlarýn baþtan çýkaramayacaðý iki siyasetçi bunlar ve devletin en tepesine “Ben olayým” diyerek çýkmýþ da deðiller... Abdullah Gül baþbakanlýðý, teslim alabileceði gün hiç yüksünmeden Tayyip Erdoðan’a býrakabildi; Tayyip Erdoðan da isteseydi aday olabileceði cumhurbaþkanlýðý makamýna Abdullah Gül’ü lâyýk görebildi...
Zoru baþarmýþ insanlar bunlar...
Süleyman Demirel önce Yassýada’ya sonra Kayseri Cezaevi’ne týkýlmýþ DP kadrosunun üzerinden siyaset yapýp baþbakanlýðý ele geçirdikten sonra, CHP’nin o zamanki lideri Ýsmet Ýnönü’nün, “Artýk yeniden siyaset yapabilmelerinin önünü açalým” teklifine raðmen eski-DP’lilerin siyaset yasaðýný kaldýrmakta uzun yýllar ayak sürümüþtü.
Abdullah Gül ise baþbakanlýða geldiði ilk günden baþlayarak Tayyip Erdoðan’ýn siyaset yasa-ðýný kaldýrma gayretini sürdürdü ve bunu baþardýðý süreç bittiðinde, bir gün fazla oturmaksýzýn koltu- ðu kendisine teslim edip bakanlýða razý olabildi.
Konuþmasýndan ‘ihtilâf’ çýkartmak yerine, Cumhurbaþkaný Gül’ün söylediklerini Meclis’in yeni yasama yýlýnda milletvekillerine ve millete tavsiyeleri olarak görüp konularýn önemi üzerinde durulmasý herhalde daha doðru olur.
Ýddialý kaçsa da yazacaðým: Milletin doðrudan seçeceði cumhurbaþkanýnýn kim olacaðý sorusu, vakti zamaný geldiðinde, aðrýsýz sancýsýz bir süreç içerisinde hiç zorlanmadan cevabýný bulacaktýr.