Bu kimin intifadasý?

Ýslam coðrafyasýna karþý yürütülen bir savaþ var; sýcak soðuk, açýk örtülü vekalet savaþlarý, ordulara darbe yaptýrarak, halk ayaklanmalarýyla, terör örgütleri eliyle yürütülen savaþlar... Ama en sofistike olaný Türkiye’ye karþý açýldý. Her aracý kullandýlar. Gezi’de terör uzantýlarý eliyle ülke kaosa sürüklenmek istendi. Sonra devletin kurumlarý içine yerleþmiþ bir baþka terör örgütü harekete geçti. Gezi'de "orantýsýz polis þiddeti"yle kaosu derinleþtirmeye çalýþanlar da emniyetteki FETÖ uzantýlarýydý. 17-25 Aralýk'ta yargý, emniyet ve bürokrasideki varlýklarýyla Erdoðan'ý devirmeye, hükümete operasyon çekmeye kalktýlar. 

Sonra bilindik terör örgütleri saldýrýlarýna baþladý. DEAÞ'tan PKKK/PYD'ye, DHKP-C'den MLKP'ye tüm terör örgütleri eþ zamanlý saldýrýya geçti. Kandil'de iþbirliði andý içtiler. CHP-HDP ve FETÖ medyasý da terörün alanýný geniþletecek þekilde algý yürüttü. 

Hükümet yýpransýn, Erdoðan gitsin yeter ki; bu arada Türkiye zayýf düþse, iç savaþ çýksa umurlarýnda deðildi. 'Legal' muhalefet partileri illegal örgütlerin söylemlerini dolaþýma sokmaktan, amaçlarýna meþruiyet saðlamaktan dahi çekinmedi. FETÖ'nün yayýn organlarýna çýkýp "Diktatör Erdoðan" sloganlarý attýlar. 

Ekonomi de bir savaþ enstrümaný olarak kullanýldý. Kredi derecelendirme kuruluþlarý Türkiye'nin notunu kýrarken Kýlýçdaroðlu "Türkiye'ye yatýrým yapýlmaz" diyebildi. 

Avrupa Birliði tüm kurumlarýyla, Avrupa ülkeleri iktidar ve muhalefetleriyle ve medyalarýyla Türkiye karþýtý bir pozisyon aldý. 

 *** 

Ne yaptýlarsa olmadý. 7 Haziran seçimlerinde sevinerek attýklarý "Erdoðan son metroda durduruldu" manþetini 1 Kasým'da tashih etmek zorunda kaldýlar. Durdurmak istedikleri aslýnda Türkiye'ydi. Erdoðan'ý hedefe koymalarýnýn tek sebebi ise Türkiye için kurduklarý planlara müsaade etmemesiydi. 

Velhasýl her yolu denediler. Bir tek darbe kalmýþtý, "Yok artýk o kadarýna da cüret edemezler" dediðimiz. Maalesef ona da kalkýþtýlar. 250 masumu þehit ederek, TBMM'yi bombalayarak dünyada eþi benzeri olmayan büyüklükte bir ihanete imza attýlar. 

Muhalefet kýsa süreli "demokrasiye sahip çýkýyoruz" pozundan sonra 15 Temmuz'a tiyatro demeye, darbecilerine karþý ilan edilen OHAL'i ise darbe olarak nitelemeye baþladý. 

*** 

 Kimileri bunlarý duymak istemiyor, iþlerine gelmiyor çünkü. Anlatacaðýz, anlatmak zorundayýz. Çünkü bunlarý unutursak PKK'yý sevindiririz. Bunlarý unutursak FETÖ'yü sevindiririz. Bunlarý unutursak PKK'yý, FETÖ'yü ve daha ne kadar legal-illegal araç varsa hepsini kullanarak Türkiye'yi pes ettirmeye çalýþanlarý sevindirmiþ oluruz. 

Þimdi önümüzde yeni bir dönemeç var. Ya bu mücadeleyi devam ettireceðiz ya da "Ben bu aðaca su veririm, bu aðacýn yeþermesini desteklerim" diyen FETÖ'cüleri güldüreceðiz. 

Þehitlerimizin kanýyla, milletimizin vatan aþkýyla, demokrasimizle "Siz yeter ki dik durun, biz ölümüne ölümüne" diyerek bu millete özgüven ve güç aþýlayan liderlik sayesinde katettiðimiz bu yolu geri mi yürüyelim? 

Dar köprüyü geçmiþ, selamete çýkmýþ iken iddiamýzdan vaz mý geçelim? Yeniden ABD'nin, Avrupa Birliði'nin emir kuluna mý dönelim? 

*** 

Durup bir düþünelim. Bu mücadeleyi kiminle verebilir Türkiye? 

Daha açýk konuþalým, 7 Þubat 2012 MÝT krizinden bugüne uðradýðýmýz saldýrýlarý Erdoðan'dan baþka hangi siyasetçi bertaraf edebilirdi? 

Erdoðan'dan baþka kim FETÖ ile mücadelede ederdi? 

FETÖ'nün kaset kumpasýyla o koltuða oturan Kýlýçdaroðlu mu? Büyüsün diye FETÖ'cülerin sabah akþam su verdiði Akþener mi? 'Kilit parti'nin 'bilge baþkan'ý Karamollaoðlu mu yoksa? 

Peki günlerdir aday mý deðil mi diye adýný dolaþýmda tuttuðumuz Abdullah Gül FETÖ ile mücadele eder miydi? Yoksa 'güler yüzlü' ve 'uzlaþmacý' tutumuyla "Aman bir tatsýzlýk çýkmasýn" deyip bir orta yol mu arardý. 

24 Haziran'da aday olarak adý geçenleri ben bu sorularla deðerlendiriyorum. 

Türkiye son beþ yýldýr intifadada. 

 

Baþkalarýnýn intifadasýyla karýþtýrýlmasýn da...