Bu kötülüðe gözünüzü kapatmayýn

"Reyhanlý’dan kaçýþ” baþlýðýyla veriyor yerel bir gazete haberi. Gün içinde çok sayýda insan sýnýra yýðýlmýþ.

“Bazý sýðýnmacýlarýn ev ve iþyerlerine saldýrýlar yapýldý. Ölüm korkusuyla kaçtýklarý Suriye’nin yolunu tuttular” diyor Tv8, “Aralarýnda hasta ve yaþlýlarýn da olduðu mülteciler sýnýrý geçti, onlarýn tedavisi nasýl yapýlacak belli deðil.”

“Suriye’ye dönüyoruz” diyor bir sýðýnmacý, “Öleceksek orada ölelim.”

***

Uzunca bir süredir Hatay’da utanç verici bir insanlýk suçu iþleniyor.

Ýnsan haklarýný koruma amaçlý uluslararasý bir örgütün temsilcisi olan arkadaþým, “hastanelerde Suriyeli sýðýnmacýlara karþý yerli halktan çok kötü muamele edenler var” demiþti.

Mazlumder’in dün yayýmlanan “Hatay Reyhanlý Ön Ýnceleme Raporu” da bu ürkütücü duruma iþaret ediyor.

***

Sýðýnmacýlara yönelik saldýrýlar ister yabancý düþmanlýðýnýn ürünü olsun, ister mezhep veya ýrk temelli ayrýmcýlýk, isterse de baþka bir açýklamasý olsun, böyle bir sorun var.

Elbette burada kullanýlan dile dikkat etmek, bunun da baþka bir ayrýmcýlýða dönüþmesine yol vermemek gerek. Ama bu kaygý, ihlale göz yummayý gerektirmiyor.

“Yok, bizimkiler yapmaz” diyenler de saçmalýyor. Bütün “bizimkiler” bunu yapar. Sünniler de yapar, Aleviler de yapar, Nusayriler de yapar, Türkler de, Kürtler de yapar.

Çünkü dünyanýn her ülkesinde, etnik, dini, siyasi kültürel, cinsel vb. gerekçelerle baþka insanlara saldýracak “makul sayýda” rezil vardýr.

Hukuka düþen, ayrýmcýlýk yasaðýný iþletmek ve buna mani olmaktýr.

Hükümete düþen, sýðýnmacýlara yönelik olarak iþlenen suçlara karþý önlem almaktýr. Etkili bir soruþturma yürüterek, suçlularýn mahkeme önüne çýkarýlmasýný saðlamaktýr.

Hükümet, güvenlik kuvvetlerinin müdahalesizliðine iliþkin þikayetleri de ayrýca önemsemelidir. Çünkü bu “ihmal”ler masum deðildir ve üstesinden geldiðini sandýðý derin kötülük, orada iþ baþýnda olabilir.

***

Bu ülkede uzunca bir süredir, Suriye sorunu üzerinden, sýðýnmacýlarý hedef alan türden utanç verici bir siyaset yapýlýyor.

Suriyeli sýðýnmacýlar konusunda CHP ve Türk solunun önemli bölümü, Batý’daki aþýrý saðýn dilini kullanýyor.

Bir CHP milletvekili çýkýyor ve “onlara ev vermeyin” diyebiliyor. Ev verenlerle “gerekirse selamý kesin” diyebiliyor.

“Burada bir sýnavdan geçiyor herkes,” diyordu Ahmet Davutoðlu, “Sayýn Kýlýçdaroðlu, yaptýðý konuþmalardan birinde diyor ki ‘Biz olsaydýk konteyner kentleri kurmazdýk.’ ‘Niye kurmazdýnýz’ diyorlar. ‘Onlarý kabul etmezdik’ diyor. ‘Çünkü bu insanlar beladýr, bela açar’ diyor.”

***

Ýki farklý zihniyet ve ruh halinin kavgasý bu.

Bu anlamda biz aslýnda Suriye’yi konuþmuyoruz.

Sýðýnmacýlar üzerinden, bizim iyilik ve kötülük karþýsýnda yaptýðýmýz çok temel bir tercihten söz ediyoruz.

Ve demokrat tanýnan pek çok yazar, buradaki aþikar kötülüðü açýkça mahkum edemiyor.

OYSA adý üstünde, SIÐINMACILARDAN SÖZ EDÝYORUZ.

Yani bizim siyasi kavgalarýmýzla hiç alakasý olmayan, evini yurdunu terk etmiþ insanlardan, bölünmüþ ailelerden, hastalardan, yaralýlardan ve çocuklardan söz ediyoruz.

***

“Ýnanýn cehennem diye bir yer var ve tahmin edin oraya kimler gidecek” diyor CHP’den Emine Ü. Tarhan.

Ben kimin cennete kimin cehenneme gideceðini bilmem.

Ama madem soruyor, tahmin edeyim.

Dünyanýn en savunmasýz insanlarýný, sýðýnmacýlarý hedef alanlar olabilir mi?

Onlara yönelik barbarlýðý görmezden gelenler olabilir mi?