Suikast çýðýrtkanlarý, böyle bir saldýrýyý FETÖ’den uzaklaþtýrmak için günlerdir zemin hazýrlasa da, örgütün iþi olduðu çok çabuk anlaþýldý.
Yine istismarlar yumaðý bir kanlý FETÖ kumpasýna þahit olduk.
Ýslamiyet’i, FETÖ kitap ve kasetlerinden ibaret zanneden mankurtlar, “cihad niyetine cinayet” iþlemeye devam ediyor.
Bu örgüt, bir “münafýklar ordusu” deðilse, þu basit kuralý mutlaka biliyor olmalý. “Koca, hoca, ana veya baba; Allah’ýn yasak ettiði bir fiili yapmanýzý isteyemez.”
Oysa bunlar, bol keseden Cennet vaatleriyle, her türlü hýyaneti, “hizmet”e dönüþtürüp iþletiyor.
FETÖ’cü hakim ve savcýlar sayesinde, suçluyken haklý çýkmaya alýþtýklarý için Mahkeme-i Kübra’da da ayný müsamahayý göreceklerini zannediyorlar.
Suriye’yi bahane edip Ankara’da cinayet iþleyen bu “resmî katil”in, kravat ve takým elbise dýþýnda DEAÞ canilerinden ne farký var?
Hâlâ anlamadýnýz mý?
Bunlarý hâlâ “terör örgütü” olarak görmemekte ýsrar edenler var.
Madem her þeye raðmen FETÖ hakkýndaki tutumlarýný deðiþtirmiyorlar, o halde millet de, onlar hakkýndaki fikrini deðiþtirmelidir.
Katilin baðlantýlarý, hamisinden abisine kadar tespit edildiði halde ne gariptir ki, CHP ýsrarla FETÖ’den uzaklaþtýrmaya çalýþýyor. Genel Baþkan Yardýmcýsýnýn “Adam baðýrarak El Nusra’cý olduðunu söylemiþ. Nusra Seviciler de baþka örgütlere pazarlamak için çalýþýyor” ifadesi, Nasreddin Hoca’nýn, “Bana mý inanýyorsunuz, ahýrdaki eþeðe mi?” fýkrasýný hatýrlatýyor.
Peki Kýlýçdaroðlu’nun daha üç gün önce Baþbakan Binali Yýldýrým’a verdiði, “Terörle mücadelede tam destek” sözü ne oldu?
Yerli ve yabancý hamileri, yýllarca kullandýklarý bu örgütü, sanýrým kirli çamaþýrlarý saçýlmasýn diye her halükarda korumak zorunda kalýyorlar.
Ama FETÖ için artýk yeni bir dönem baþladý…
Zira Rusya, Büyükelçi Karlov’un katili FETÖ ile mücadeleye artýk doðrudan müdahildir.
Büyükelçiye sýkýlan o silah, çok feci biçimde geri tepecek ve etkisi, okyanus ötesinde hissedilecek.
FETÖ’nün, Türkiye’yi yakmak için kurduðu bu kumpas, Suriye’de de yeni açýlýmlar getirecek.
Rus uçaðýnýn düþürüldüðü 24 Kasým 2015, Türkiye’ye tecrit eden bir tarih olmuþtu. 20 Aralýk 2016 ise “Güvenli Bölge”ye kadar giden bir sürecin baþlangýcý olabilir. Hatta, engel olamadýklarý “Üçlü Zirve” Suriye’de çözüme giden yolu açabilir.
Bu nasýl mücadele?
Bu suikast, FETÖ ile mücadelenin daha stratejik yürütülmesi gereðini de ortaya çýkardý.
Devlet, tabandaki kitlesel uygulamalardan önce, zaaflara yol açabilecek kritik noktalardaki ayýklamaya öncelik verilmeliydi.
FETÖ’ye borcu olanlarýn, “OHAL kaldýrýlsýn” yaygaralarýnýn hiçbir önemi yoktur. Millet bu mücadelenin arkasýndadýr ve daha etkili yürütülmesini istemektedir.
Bana her gün, binlerce FETÖ’cünün hâlâ görevde olduðu yönünde þikâyetler geliyor.
Özellikle yerel yönetimlere baðlý birimlerde, çok sayýda yönetici, FETÖ’cüleri kolluyor.
15 Temmuz sonrasýnda gece nöbete, gündüz göreve gidenler bir kenara itilerek, FETÖ’cülere yer açýlýyor.
Ayrýca, aralarýndaki hainler tamamen temizleninceye kadar da, polis veya asker üniformalý “canlý bomba”lar olabileceði akýldan çýkarýlmamalýdýr.
Bu katil “hastayým” diye izin aldýðý halde o salona sorgusuz sualsiz nasýl girebiliyor ve Karlov’un ensesinde durabiliyor?
Ýç ve dýþ hainlerin her gün, “Geliyoruz” diye bas bas baðýrdýðý þu günlerde daha hassas ve tedbirli davranýlmasý gerekmiyor mu?
Unutmayýn ki, köþeye sýkýþtýkça hýyanetleri artacaktýr…