Bu kriz de yeni demokratikleþme paketleriyle aþýlacak

Baþbakan Erdoðan’ýn Brüksel seyahatiyle ilgili felaket senaryolarý yazan Batýlý ve Türk ‘analistler’ beklediklerini bulamadýlar. “AB HSYK düzenlemesine tepki gösterecek, Baþbakan tepkileri görünce sert konuþacak, ipler gerilecek, müzakereler askýya bile alýnabilir” beklentisi boþa çýktý. ‘Bu konular bizden sorulur’ edasýyla derin analizler yapanlar þimdi ancak ‘kendilerini’ kaynak göstererek ziyaretin olumsuz taraflarýnýn da olduðunun ‘iddia edildiðini’ yazabiliyorlar!

Felaket beklentilerinin çökmesini saðlayan ilk görüntüyü, Avrupa Parlamentosu Baþkaný Martin Schulz, AB Konseyi Baþkaný Herman Van Rompuy ve AB Komisyonu Baþkaný Jose Manuel Barroso ile görüþmesinde verdi.

AB’nin üç lideri de Erdoðan’la görüþmelerinde aldýklarý izlenimi ‘samimiyet’ kelimesiyle ifade ettiler; Erdoðan’ýn AB sürecinin hýzlandýrýlmasý, hukukun üstünlüðü ve kuvvetler ayrýmý konularýnda verdiði ‘güçlü’ güvenceden duyduklarý ‘memnuniyeti’ dile getirdiler; yargý baðýmsýzlýðýnýn yaný sýra týpký Erdoðan gibi ‘tarafsýzlýðýna’ da vurgu yaptýlar ve bu konuda ‘parlamentolarýn yasal düzenleme yapma yetkilerini’ hatýrlattýlar.

Barroso ayrýca, Türkiye’nin ‘paralel yapý’ ve yargý sistemine yönelik yasal düzenlemelerle ilgili ‘siyasi analiz yapmama’ kararlýlýðýný basýn toplantýsýnda vurguladý.

‘Derin analizcilerin’ üzerinde durabileceði tek konu, AB’nin bu konularda Baþbakan’ýn verdiði güvencelerin sahaya nasýl yansýyacaðýný izleyeceði ve ‘teknik olarak’ raporlayacaðý gerçeði. Bu da zaten Türkiye’nin AB sürecinin ‘rutini’...

Erdoðan’ýn ‘AB sürecini hýzlandýrma’ sözü önemli. Baþbakan Brüksel’den sonra Berlin’e gidecek, Fransa Cumhurbaþkaný Hollande Türkiye’ye gelecek; ardýndan Ýspanya ile görüþme var. Bu arada Cumhurbaþkaný Gül’ün Ýtalya ziyareti olacak. Bu süreçte AB ve Dýþiþleri bakanlarý da yýl içinde yoðun bir AB trafiði planlýyor. Hedef yýl bitmeden yeni müzakere baþlýklarýný açmak, AB sürecini hýzlandýrmak.

Bu hedef bile “Türkiye Batý’dan uzaklaþýyor, Ýran’a yaklaþýyor, Þangay Beþlisi’ne göz kýrpýyor, Ortadoðululaþýyor” yönündeki ‘derin’ ve ‘uzak görülü’ analizleri çöpe atýyor.

Zira Türkiye ve AB, Suriye, Somali, Filistin gibi kriz bölgelerinde birlikte çalýþýyor; ekonomi, güvenlik ve enerji konularýndaki baðlarý giderek güçleniyor.

Türk-Fransýz iþadamlarýndan destek

Bu baðlamda, Hollande’ýn Ankara ziyareti öncesi Türkiye’deki Fransýz þirketleri ve Fransa ile iþ yapan Türk þirketlerinin bir araya gelerek hem iki ülke arasýndaki, hem de Türkiye’nin AB sürecini destekleyen bir deklarasyon hazýrladýklarýný öðrendim. Bu deklarasyon bugünlerde yayýnlanacak. Okuyucular, 26 Þubat 2013’teki yazýmda “Hollande’ýn Türkiye seyahati öncesi çantasýný olumlu dosyalarla doldurmaya çalýþtýðýný” vurguladýðýmý hatýrlayacaklar. Belki benzer bir deklarasyon, Baþbakan’ýn Berlin seyahati öncesi Türk-Alman iþadamlarý arasýnda da hazýrlanacak, göreceðiz.

Yeni reform paketleri geliyor

Baþbakan, Brüksel’de AB yetkililerine verdiði ‘güvence’nin arkasýný da ‘reformlarla’ getirecek.

-Türkiye 2004-2005 darbe giriþimlerine yargý reformu ve demokratikleþme paketleriyle cevap verdi.

-2007’de 27 Nisan bildirisi ve cumhurbaþkanlýðý krizinin ardýndan da demokratikleþme paketleri geldi.

-Habur ve Oslo sonrasý yine yargý ve açýlým paketleri hayata geçirildi.

-Son Gezi olaylarýnýn ardýndan da 30 Eylül’de yeni demokratikleþme paketi açýklandý, halen TBMM’de...

-Bugünkü krizler de yeni yargý reformlarý, demokratik ve ekonomik açýlýmlarla atlatýlacak.

Baþbakan’ýn ‘çalýþýlýyor’ dediði yeni paketlerden birinin yargý ve demokratikleþme, diðerinin de ekonomi alanýnda olduðunu biliyoruz. Ekonomide daha fazla þeffaflýk ve iç denetimin güçlendirilmesi ile ‘rahatlatýcý’ bazý düzenlemelerin olacaðý kulaðýmýza gelmeye baþladý örneðin.

Bu adýmlar ‘derin analizciler’i bir kez daha hayal kýrýklýðýna uðratacak. “Türkiye’nin otoriterleþtiði, El Kaide’yi desteklediði, terörün finansmanýnýn önlenmesinde gerekli tedbirleri almadýðý, yolsuzluklara açýk olduðu” yönündeki analizlerine alýcý bulmakta epey zorlanacaklar çünkü.