Bu satırların sahibi, defalarca belirttiği üzere, ‘Filâna oy verin / vermeyin!’ demiyor; ‘Herkes kendi inanç dünyasına kimi daha yakın bulursa, tercihini o tarafa göre yapsın’ diyor. Ama bazıları, onun daha çok hangi cenaha yakın olduğuna bakarak ‘Bu söz, CHP adayına oy vermeyin’ mânâsını çıkarıyorsa; mevcut sosyo-politik yapı ve şartlarda bu isnadı da reddetmez. Çünkü CHP‘nin 100 yıllık dayatmacı, diktatorial ve lider kutsamacılığı ve tapıcılığına varan emperial odaklara ayarlı ideolojisini, kendi aslî değerlerine, dünya görüşüne aykırı ve düşman görür; yoksa, o cenahtan kimseyle hiçbir şahsî ihtilafı yoktur.
***
İlginçtir KK da kendi dünya görüşünün toplumda büyük çapta itibar görmediğini son 5 senedir fark edip, hele de seçim dönemlerinde kemalist-laik nutuklardan kaçınıyor, sıkı bir perhizle. Çünkü yüzde 25'leri bir türlü aşamıyorlar, kemikleşmiş durumdalar. Ama bununla da yetinmeyip, normalde kendi ideolojisinden adaylar yerine, karşısında olduğu dünyada az-çok isim yapmış olanları aday gösterme taktiğinden medet umuyor ve bunu kendi camiasına kabul de ettirebiliyor! Çünkü, kendi camiası, da artık gördü ki, 100 yıldır bayrak edindikleri görüş, uygulama ve lider figürleriyle seçim kazanmaları imkânsız.
O halde, ‘maskeli balo’ taktiğine; ’Kaleler içten (de)fethedilir’ taktiğine umut bağlamış durumda.
2014’deki Cumhurbaşkanlığı seçiminde Müslüman kimliğiyle bilinen Ekmeleddin Bey’i öne çıkarmıştı. Tutmasa bile, onun aldığı yüzde 38 oy, siyasetini Erdoğan karşıtlığına kenetleyen KK’yı bayağı umutlandırmış; eğer, o seçimde yüzde 10 kadar oy alan Demirtaş’la baştan bir işbirliği yapabilseydi, tabloyu zorlayabileceğini fark etmişti. Şimdi de HDP ile bu mantıkla gizli işbirliği yapıyor.
***
KK, bu yöntemi 2019 Cumhurbaşkanlığı seçiminde de, Abdullah Gül üzerinden oynamaya kalkışmıştı.
Ama o sırada partisini yeni kuran Meral Hanım, ‘Ben partimi kurarken C. Başkanlığı’na aday olacağımı halka açıkça beyan ettim, o sözümden dönemem’ deyince, Abdullah Bey, sadece CHP, SP ve HDP ile bunun mümkün olamayacağını görüp aday olmadı. Nitekim KK, kendi partisinden aday gösterdiği M. İnce, onca yaldızlamalara rağmen, yüzde 30’da kaldı. O sonuç üzerine, KK’nın ‘maskeli balo’ taktiği kendi cenahında daha bir kabul görmeye başladı ve Ank. BŞ. Belediye Başkanlığı için, eski bir MHP’li ve ‘Ülkücü’ olan M. Yavaş’ı sahneye sürdü, netice de aldı!
İmamoğlu da aynı taktiğin ürünü. Kur’an okuyarak, iftar sofralarına koşarak, her kesime gülücükler dağıtarak netice almaya çalışıyor. Bu taktikler, ‘kemalist-laik’ bir ideoloji ve siyaset için görülmüş şeyler değildi.. Halbuki, bu parti, 100 yıldır, 1 ve 2. Şef’lerinin bütün yaptıklarına bağlılık göstermeyi, ‘iman’larının ilk şartı biliyorlardı..
KK, son yayınladığı parti içi emirnâmede de‘Halkın inançlarına, hassasiyetlerine saygısızlık gösterilmemesi, halkla tartışılmaması, parti içi ihtilaf konularının tartışma konusu yapılmaması, vs. gibi ikazlarda bulundu. KK, son olarak, katıldığı bir ‘Genç (?) İmam-Hatibliler İftarı’nda da, ‘CHP için dinsiz diyorlar, partinin dini mi olur’ gibi, ‘avanak avcılığı’ taktiklerinden istifade etmeye kalkışmış. 90 yıl önce de, ‘Devlet’in dini mi olur’ diye laikliğin hem de en katı İslâm düşmanı uygulamaları bu millete revâ görülmüştü.
***
O cenah, ideolojik hedefleri için böylesi taktikleri kullanırken; beriki cenahta ise hâlâ her şeyi Reis’ten bekleyen ya da hele de bu merhalede sadece yanlışları konuşmayı yeğleyen, sûret-i hakk’tan gözükerek, bazı doğru sözleri bile, bir takım eğri murad sahiplerinin istifade edeceği şekilde sunanlar.
***
Bir dua metnini, Allah’u Tealâ’ya dua ediyor gibi gösterip ‘Ya Ekrem’il Ekremîn.. Bizi Ekrem’lerden ve Ekrem’lerle birlikte olanlardan eyle!.’ diye tıpkı F.G. gibi çarpıtan bir takım ‘zamâne hocaları’ bile var.