Bu mektup, sanadýr oðul...

Bu, “bizim hikayemiz”dir...
Vuracaðýn mühre, aþkolsun... Gözlerindeki umut, bakýþlarýndaki uzun ufuk hiç solmasýn. Ninenden ezberlediðin Rabbi Yessir, Dedenden iþittiðin Yunus, Kur’andan okuduðun Hýzýr yoldaþýn olsun. Ýpekten gömlek giydirmedi baban sana, anandan emdiðin süt de helal olsun. 

Bak ne anlatacaðým sana... Sevginde bir yorgunluk veya azalma hissedersen günün birinde. Neyi sevmiþtin, onu hatýrla...

Dava ile siyaset birbirinden ayrý þeyler. Birinde inanç ve aþk, diðerindeyse irade ve sözleþme var. Ben bu ikisinin bitiþik olarak öðretildiði bir mektepten geldim bu yaþa. Hariçten gazel okuyanlar gibi kolayca kuramam “ayrýlýða” dair analizleri, bir kalemde harcayamam içinde yetiþtiðim elli yýla yakýn emeði, unutamam kolayca göðüslerimizde patlayan asýrlýk çileyi. Bereketli Hilal’i, kana bulayan 100 yýllýk hesaplaþma da, uyurken bile çýkmaz aklýmdan.  

Keder mi diyorsun oðul? Ooo, hiç sorma, hepimizde... Ama ne yapalým ki serde dava var, kaderin boyu, kederin boyundan uzundur oðul. Buradanýz biz. “Ev Halký”yýz. Bak ne dedim, “ev” dedim. Sosyal sözleþme, bireysel haklar, kamusal alan, eþitlikçi paylaþým, sivil toplum, siyasal analiz, profesyonel yaklaþým, kariyer planlama falan deðil. “Dava” dedim, “ev” dedim...

Ve “sevmek”... Þayet gerçekten sevmekse. Vazgeçemezsin ondan, yazgýndýr. Bu, zaman zaman anasýný üzse de evladýndan vazgeçemeyen annelerin halidir. Bu, zaman zaman seni kýrmýþ hýrpalamýþ bile olsa, kardeþinden asla caymayacaðýnýn hakikatidir...

Sevmek”, davadýr oðul. Modern siyasetin bunu hakkýyla anlayabileceðini sanmýyorum. Siyasette de arkadaþlýk vardýr, mesela “yol arkadaþlýðý”, elbette deðerlidir. Ama adý üstünde, yol bittiðinde, arkadaþlýk da güzel bir hatýra olarak geride kalýr. “Dava” ise böyle deðildir. Çünkü siyasetin ölçülüp biçilmiþ “yol”u yoktur “dava”da. “Dava yolu” yürünmekle bitmeyecek aþkýn bir güzergahtýr, hatta dünyadan ölüm ötesine iþleyen sonsuz bir menzil... Davanýn yolcusu, giderek yolun kendisi olur, nefsinden her vazgeçiþinde, kendinden her istifasýnda, tartýyý aritmetiði simetriyi elinin tersiyle her kenara atýþýnda, sen onu hep ilk günkü coþkusunda bulursun oðul.

Kardeþim” diyebilmek, annenin doðurmadýðýna, elbette kolay deðil, emek ister oðul! Cehennemlerin içinden geçerken, cennetin umudunu hiç yitirmemektir bu, alevden gül çýkarabilmek ferasetidir. Kanýna, ruhuna iþlemiþliktir. Onda ayrýlýk, gayrýlýk, sen/ben yoktur. Paylaþmak, sayýþmak bile. Bir sana bir bana da olmaz mesela. Sayý saymayý bilmez sevenler. Sevdin mi bir kere, kendin’den deðil, kendin’i toptan verirsin. Kendini hibe ediþtir bu, tasfiyedir, istifadýr nefsinden.

Sefer sonunda, bedel ya da ganimet deðil... Þeref ve selamdýr dava adamýnýn kývancý...

Oysa siyaset sürreal bulur bu halleri. Deðersiz bulduðumu da sanma siyaseti. Onun bir ruhu, davasý olmalý diyorum.

Davaya inanmak meselesini dünyada benzetebileceðim en yakýn kelime büyük ihtimalle “aþk” olurdu oðul! Hani Behzad’ýn þu meþhur Ferhat ile Þirin minyatüründe olduðu gibi. Sarp yamaçlý dað, Þirin’i yorgun düþürmüþtür, Ferhat’a düþense Þirin’i atýyla birlikte kaldýrýp omzuna vurmaktýr. Ben sana boþuna demiyorum ki Ferhat ol, yüklen daðlarý diye. Gayret iþidir aþk. 

Madem davamdýr, yolumdur, aþkýmdýr diyorsun, öyleyse sýnavlarýn binbir gamýna, yalnýzlýk çöllerinden geçmeye, Kerbela’da yanmaya hazýrol... Altýnýn deðeri sürüldüðü ateþ fýrýnýndaki tahammülüyle ölçülürmüþ...

Bu evde yaþlandým oðul! Bu evin kýzýyým. Odaya sýðmasam kapýda, kapýdan düþsem bacada. Öðrendiðim bir þeyi daha söyleyeyim oðul! Davada, belki aþk’tan da üstün bir mertebe daha vardýr ki; rahmet’tir o. Taþýmak deyince, eksik kalýr adalet, direðe illa merhamet gerek.

Son peygamberin “Rahmetellilalemin” olarak isimlendirilmesinden müsemma. Hz. Hatice’yi Kübra eyleyen vasýf... Ayný davanýn yolcusu olan kardeþlerin birbirine merhameti, ikramý ve hibesi... Yani velayet. Birbirimizin velisi olabilmek...Birbirini Allah için seven iki kiþinin üçüncüsü Allah’týr. La tahzen! Üzülme, yorulma, güven O’na.

Bizim iþimiz yürümektir oðul. Þirin’e elbette teþekkür ederiz bize sevginin dersini verdiði için. Ama iþin sýrrý, yorgun düþtüðünde bile Þirin’i, sýrtlayarak yola devamda saklý...

Sefer zamanýdýr. Kulak asma dedikodulara, sen iþine bak. Yüklen daðlarý oðul! Çünkü bu davanýn sensin Ferhat’ý...