Bu ne hassasiyet!

Sevimli yüz Özkahya sevimsiz bir ukalalık yaptı dün. Atiba’yı tahrik etti. Kırmızı kart gösterdi. GS derbisi kadrosundan çıkardı!

Penaltı atışı öncesi Atiba ceza alanı çizgisine basmıştı. Onu uyardı. İzlerken ben bile sinirlendim bu inceliğine hakemin. Ayağını çekmesi gerekti, ama tahrik olan Atiba çekmedi. Özkahya gibi muhteremler, adam tümüyle içeri girdiğinde bile ses etmezler. Bu kez neden etti? Çizgiye başka basanlar da vardı, onlara ses çıkarmadı! Demek bir arayışı vardı! Ayrıca penaltı da yoktu. Attı kendini Konyalı! Onun için aklıma hakemin bir hesap içinde olduğu geldi.

Beşiktaş çok yorgun artık. Dar kadronun, sakatlıkların da etkisiyle iyice daralması, yorgunluğu iyice artırdı. Dün 10. günde 4’üncü maçındaydı. Aykut Kocaman son iki haftada 10 gol yiyen Konyaspor’u kimi önemli isimlerini oynatmayıp, daha dinamik bir 11 ile sahaya sürdü. Kocaman’ın bu takımı çabuklaştırmak yatırımı tuttu. Tempolu, baskılı, tek top kullanarak, özgüvenli bir giriş yaptı mücadeleye. Beşiktaş’ın yorgun yapısı ve oyun anlayışı da Konya’ya oyun ilkelerini kullanmada destek oldu! Çünkü birinci bölgesinde top bekleterek, topu oyuna çabuk vermeyerek, önde boş alanlara koşmayarak, geride sahip olduğu topları baskı yediğinde, risk altında iken bile kısa oynayıp rakibe atak tazeleme olanağı tanıyarak oynadı...

Ba’yı 70 dakika oynattı Biliç. Epeydir sahaya çıkmayan yıldız, fizik olarak yerlerdeydi. Hücum etmeyen bir takımda oynamak da onun için sorundu. Hücumu oluruna bırakmak Biliç’in bir seçimimiydi bilemiyorum. Ancak takımın bu işi iyi bildiğini az da olsa dün de gördük. Atılan gollerde bireysel ve takımsal yeterlikleri izledik. Ancak şu da gerçek ki takımın ne derece kendine güveni olursa olsun, işini ne derece iyi bilirse bilsin, artık onları sık sık sahada sergileyecek fizik gücü yok. İki-üç günde bir oynanan maçlardan etkilenmemek için gerekli olan genişlikte kadro da Beşiktaş’ta yok... Onun için bu tür sıkıntılar sürecek.