Önce, “Kýlýçdaroðlu’yla görüþen Gül’e trol saldýrýsý baþladý...” diyen sosyal medya arsýzlarýna bir çift söz:
Sayýn eski Cumhurbaþkanýmýz Abdullah Gül’le ilgili, daha önce de birkaç kez yazmýþtým.
Bunlar bir “hatýr”dan bakan, Sayýn Gül’ün de bir “hatýr”dan bakmasý gerektiðini söyleyen yazýlardý ve belli bir “ölçü” çerçevesinde kaleme alýnmýþlardý.
O “ölçü”yü aþtýðýmý, deðerli Gül’e haksýzlýk ettiðimi, hele incitici ve kýrýcý olduðumu düþünmüyorum.
Bir diðer ifadeyle, “saldýrý” yazýlarý yazdýðýmý kabul etmiyorum.
Meraklýsý, “arama motorlarýna” uygun denekleri yazýp, söz konusu yazýlara ulaþabilir ve bir de o nazarla okuyabilir.
Nerede Sayýn Gül’e haksýzlýk yapýlmýþ, nerede gadredilmiþ, nerede üzerine hak etmediði bir “yafta” yapýþtýrýlmýþ ve o yazýlar hangi unsurlarýyla “saldýrý” niteliði taþýyor?
Birileri bunu iþ edinip, bu satýrlarýn yazarýný mahcup duruma düþürebilir.
Özellikle, “Kýlýçdaroðlu’yla görüþen Gül’e trol saldýrýsý baþladý...” diyen sosyal medya arsýzlarýna sesleniyorum.
Bunu yapýn...
Bir de zahmet olmazsa, gerçek isminizle, gerçek kimliðinizle ortaya çýkýn.
Hem bir “mahlas”ýn arkasýna gizlenip kendinizi yasalara karþý güvenceye alacaksýnýz (çünkü Sayýn Gül’ün destekçisi olduðunu söyleyen bu “arsýzlar” ayný zamanda “küfürbaz...” Mahkemeye düþmekten korkuyorlar), hem de ismiyle cismiyle ortada olan ve arandýðýnda bulunabilecek bir kiþiye “trol” yaftasý yapýþtýracaksýnýz.
Korkmasýnlar...
Mahkemeye vermeyeceðim.
Ýsimlerini lütfetsinler, yeter.
Bari bu küçücük “cesareti” göstersinler...
Kýlýçdaroðlu’yla görüþmesini mesele yaptýðým düþünülen Sayýn Gül’e gelince...
Benim böyle bir meselem yok.
Bunu, öncelikle, “dava arkadaþlarýnýn” çaðrýlarýna ve davetlerine olumlu cevap vermeyen Sayýn Gül’ün mesele edinmesi gerekiyor.
Ýstediði kiþiyle görüþür.
Ýstediði ittifakýn içinde yer alýr.
Bize ne!
Fakat buradaki, “bize ne!” diye geçiþtirilebilecek bir durum deðil.
Çünkü Sayýn Gül, görev süresi dolunca, aktif siyasi hayatýný noktaladýðýný söylemiþti. Sadece “eski bir Cumhurbaþkaný olarak”, fikrine baþvurulduðunda (ülkenin yararýný düþündüðü için) görüþlerini açýklayacaktý. Baþka da bir iþe bulaþmayacaktý...
Fakat biz, bir süre sonra, Sayýn Gül’ü aktif siyasetin tam göbeðinde gördük.
Hayýr, aktif siyaseti kendi partisinde düþünmedi.
Kendisini Baþbakanlýða, Dýþiþleri Bakanlýðýna, Cumhurbaþkanlýðýna taþýmýþ AK Parti’ye karþý kurulmuþ siyasi ittifakýn içinde yer aldý.
Bununla da kalmadý, “Bizim Cumhurbaþkaný adayýmýz kardeþim Abdullah Gül’dür” diyen Erdoðan’ý devirebilmek için “mutabakat arayýþýna” giriþti.
Dolayýsýyla, “Bize ne!” deyip geçemeyiz.
Bu durumu (Sayýn Gül’ün durumunu) hatýrlatmayý ödev biliriz.
Önceki gün, Abdullah Gül’ün ofisinden bir açýklama yapýldý. Sayýn Gül, talep üzerine yerli ve yabancý ziyaretçileri kabul edermiþ... Bu çerçevede, önce Temel Karamollaoðlu’nu, sonra Kemal Kýlýçdaroðlu’nu kabul etmiþ...
Metninin altýnda “11. Cumhurbaþkaný Ofisi” ibaresi yer alýyor.
Þu cümle çok dikkat çekici: “Gerek ulusal gerekse uluslararasý konularda geniþ tecrübe ve birikime sahip 11. Cumhurbaþkanýmýz Sayýn Abdullah Gül'ün yerli ve yabancý siyasetçi ve devlet adamlarýnca ziyaret edilmesi, ülkemiz ve dünya meselelerine dair düþüncelerini merak etmeleri gayet tabii ve anlaþýlýr bir durumdur.”
Metni okuyunca, “Bu ne kibir!” diye düþündüm.
Hem ulusal ve uluslararasý konularda “geniþ tecrübe ve birikime” sahip olacaksýnýz (ofis çalýþanlarýnýza böyle laflar ettireceksiniz), hem de “Ýçiþlerinizi düzenlemezseniz, darbe ve dýþ müdahale kaçýnýlmaz hale gelir” þeklinde açýklamalar yapacaksýnýz.
Hakikaten bu ne kibir!