28 Þubat darbesinde kapatýlan Refah Partisi yöneticileriyle müsemmâ olmuþ sözdür: “Yanlýþ anlaþýldým!”
Partinin yöneticisi, milletvekili veyahut belediye baþkaný herhangi mevzuda bir açýklama yapar yapmaz 28 Þubat cuntasýnýn medya unsuru linçe baþlardý! Bu linçe karþý mukavemet gösterecek altyapýsý olmayan Refah Partili siyasiler hemen sözlerinden tornistan edip “Yanlýþ anlaþýldým” diyerek kurtulacaklarýný düþünürlerdi. Tabiî ki de kurtulamazlar, günlerce 28 Þubat cuntasýnýn medyasýna sözlerinin nasýl yanlýþ anlaþýldýðýný anlatmaya çabalarlardý; beyhude bir çabaydý!.. Halkýn rey verip iktidar ortaðý yaptýðý Refah Partisi, askerden brifing almýþ Anayasa Mahkemesi tarafýndan kapatýldý!..
Siyasi temsilcilerimiz olarak gördüðümüz insanlarýn bu pasif tavrý beni kahrederdi. Ertuðrul Özkök, Fatih Altaylý, Uður Dündar, Fikret Bila, Reha Muhtar gibi 28 Þubat cuntasýnýn medya unsurlarý karþýsýnda ter dökenler, dil dökenler… Hapishanedeki hücremde baðýrmaktan sesim kýsýlýrdý: “Kim ki onlar izah yapýyorsunuz… Sizi halk seçti, hesabý da Hakk’a ve halka vereceksiniz darbecilere deðil… Baðýra baðýra desene, sözlerim tam da anladýðýnýz gibi… Hatta eksik söylemiþim, sizler ...”
Heyhat, ne benim sesim onlara ulaþýyordu, ne onlarda benim sesimi duyacak yürekli kulak vardý! Darbeci unsurlarýn eðlencesi olmuþtu “Yanlýþ anlaþýldým” diyen siyasiler. Televizyon çýkan siyasiye üsten bir üslupla sorular sorarlar, muhatap izah yaparken ayný soruyu farklý þekilde tekrar sorarlar, arada azarlarlar ve tiyatronun sonunda da “Alýn bunu yayýndan” denilerek þov biterdi. Bir bakmýþsýz, yayýndan kovulan siyasi birkaç gün sonra ayný televizyon programýnda ayný darbeci unsurun karþýsýnda!..
Sadede gelirsek. Geçmiþteki bu acýyý tabloyu hatýrlamamýn sebebi, bugünlerde Ak Partili yetkililerde gördüðüm bir panik havasýyla yapýlan açýklamalar, 28 Þubat cuntasýnýn medya merkez üssü olan gruba kendini izah etme çabalarý. Hakikaten garip bir hâl!
Yüzölçümü 814 bin kilometre kare olan, nüfusu da 80 milyonu aþan bir ülkede bir takým hâdiseler olabilir. Hele de bunca atlattýðýmýz badirelerden sonra… Provokasyondur, cahilliktir vs. vs. Olmasý gereken ne: Halkýn yüzde 50 oy verdiði bir hükûmetin emrindeki istihbarat ve emniyet güçleri mevzuyu araþtýrýr, gerekli tedbirleri alýr… Gerekli görülürse de hâdisenin olduðu þehrin valisi, emniyet amiri açýklama yapar, mevzu kapanýr. Halkýn gündemini de meþgul etmez.
Ak Partili yetkililer provokasyona gelmemek adýna provokasyona geliyor! Gereksiz bir izah çabasý ve gösterdikleri aþýrý tepkilerle mevzu uzuyor da uzuyor. Bu da, köklerinde darbecilik olan medyanýn iþine geliyor. Gündemi onlar belirlemiþ oluyor. Halkýn haberi bile olmayacak küçük hâdiseleri köpürte köpürte kahve köþelerinde, ev sohbetlerinde konuþulur hâle getiriyorlar. Soðukkanlý olmak, her hâdisenin hemen ardýndan panikle açýklama yapmamak, o korktuðunuz provokasyonlarýn önünü keser. Aksi tavýr, provokasyona benzin taþýmaktýr.
Sükunet ve suhûlet vakarlý olmanýn baþýdýr!
ÝBNÝ HALDUN’U OKUDUNUZ MU?
Katýldýðý televizyon programýnda Ayhan Olgan, Türkiye’de yeni bir devlet kurulduðundan bahsedince linçe uðradý. Canlý olarak seyredemediðim programý internet vasýtasýyla seyrettim. Olgan, gayet mâkul bir üslûpla düþüncelerini açýklamýþ. Ne üslûbunda ne söylediklerinde demokrasiye aykýrý bir durum yok!..
Hatta bilime de aykýrý bir durum yok. Mayýs ayýnda, adýna görkemli bir üniversite açýlýþý yapýlan Ýbni Haldun’un eserlerini okursanýz ne demek istediðimi anlarsanýz. Okuduktan sonra Ýbni Haldun’u da linç etmezsiniz inþaallah!..