Türkiye’de, son iki günü býrakýn, geçen sene Mayýs ayýndan beri olanlarý, bence G-20 zirvesinde Hindistan Merkez Bankasý Rajan özetledi. Hindistan Merkez Bankasý Baþkaný, önce ABD’yi sonra da, bütün geliþmiþ ülkeleri bir güzel azarladý. Dünün Britanya sömürgesinin merkez bankasý baþkaný, uluslararasý bir platformda, yalnýz Britanya’yý deðil, topunu karþýsýna alýp verip veriþtiriyor. Býrakýn sömürgecilik dönemini bu, doksanlý yýllarda bile mümkün deðildi.
Böyle bir çýkýþý, ancak soðuk savaþ döneminde, Sovyetlerin kanatlarý altýna aldýðý ülke baþkanlarý falan yapabilirdi.
Rajan’ýn azarý
Rajan özetle, ABD’ye ve geliþmiþ ülkelere þunu söyledi; ‘2008 kriziyle birlikte siz kendinizi kurtarmak için merkez bankalarýnýzýn bilançolarýný sorumsuzca büyüttünüz, þimdi toparlanma sinyalleri ile birlikte, ayný sorumsuzlukla, tam tersini yapamazsýnýz. Eðer bunu yaparsanýz, yalnýz biz deðil siz de bunun altýnda kalýrsýnýz’ Rajan’ýn ekonomide yaptýðý bu eleþtirinin benzerini Baþbakan Erdoðan, BM için yapmýþtý. Geliþmiþ ülkeler, BM’de ya da G-20 gibi platformlarda, yakýn zamana deðin, ekonomik olarak güçlenen Asya ülkelerinin bu tür çýkýþlarýný münferit sayýyorlar ve bunlar çok dikkate alýnmýyordu. Ancak bu, artýk Çin ve Hindistan’dan baþlayan topyekun bir itiraza dönüþtü.
Þunu da hemen söylemeliyiz ki; geliþmekte olan ülkelerin-daha geniþ anlamda doðunun- ekonomik ve siyasi olarak bu çýkýþý, kesinlikte yeni bir ‘baðlantýsýzlar hareketi’ olarak anlaþýlmamalýdýr. Çünkü 1960’lý yýllarýn hemen baþýnda ortaya çýkan ‘baðlantýsýzlar,’ iki kutuplu bir dünyanýn ürettiði ve ABD hegomonyasýna Sovyetlere dayanarak karþý çýkan kapalý ekonomiye ve siyasi rejime sahip ülkeler grubuydu. Her ne kadar kendilerini, üçüncü bir kutup olarak tanýmlasalar da, devletçi-kapalý bir ulus-devlet modeliyle, Sovyet modelinden niteliksel olarak çok ayrýlmýyorlardý. Þimdi ise, geliþmekte olan ülkelerin itirazý, tam aksine, siyasi rejimlerini ve ekonomilerini dýþarýya açtýkça mümkün oluyor. Örneðin Çin ve Hindistan bugün ulaþtýklarýný ekonomik etkinliðe, ekonomilerini daha fazla dýþa açarak geldiler. Böyle olunca Çin ve Hindistan, 21. yüzyýlýn ilk çeyreði biterken, batýnýn elinden ekonomik hegemonyayý alacaklar. Ancak, ilkönce geliþmekte olan Asya ve sonra da Kafkasya’dan baþlayarak, Ortadoðu, Türkiye ve Doðu Avrupa, bu doðu-batý eþitlenmesini yakalayacak.
ABD geri çekiliyor...
Bu kaçýnýlmaz bir süreç, þimdi batýnýn tek yapacaðý bu süreci mümkün olduðunca geciktirmek. Bunun için de yapýlacaklar çok belli; tam bu geçiþ aþamasýnda geliþmekte olan ülkelerde siyasi karýþýklýðý mümkün olduðunca yukarý çekmek ve buralardaki yeni sivil siyasi iradeyi yok etmek ya da geciktirmek.
Tabii bir de þu var, bu dönemde, ABD’nin, eskisi gibi, geliþmekte olan ülkelere doðrudan müdahalesi artýk mümkün deðil. Bu, Suriye örneðinde görüldü, þimdi de Ukrayna’da ABD benzer bir tutum içinde. Rusya’nýn Ukrayna’ya müdahale edip etmeyeceðinin konuþulduðu þu günlerde, ABD, Pentagon’un bütçesi gündemi vesilesiyle, savunma bütçesini önemli ölçüde düþüreceðini açýkladý. ABD, hem soðuk savaþ dönemininden kalma askeri alýþkanlýklarýný ve harcamalarýný ortadan kaldýrýyor hem de, Afganistan ve Irak iþgalleri ile doruða varan kýtalararasý müdahale yeteneðini hýzla aþaðýya çeken tasarruflara gidiyor. ABD’nin savunma bütçesi, yýllýk 600 milyar dolarýn üstündeydi ve bu bütçe, kendisinden sonra gelen on ülkenin savunma bütçesinden fazla... Cumhuriyetçilerin bu adýma nasýl karþý çýktýklarýný söylemeye gerek yok ama görünen köy kýlavuz istemez. Onlar da artýk dünyayý ‘düzene’ sokmanýn eskisi gibi olmayacaðýný biliyorlar.
ABD ordusunun yapamadýðý...
Peki þu Hindistan Merkez Bankasý Baþkaný Rajan gibi esmer, þýmarýk doðulu, kendini bilmezleri nasýl yola sokacaklar; iþte bütün mesele bu... Þimdi Ukrayna’ya Rusya müdahale ederse, ABD dahil herkes seyredecek, bu durum, Obama gibiler için katlanýlýr bir þey olsa bile, neocon cephesi ya da Merkel’in þimdilerde, örtülü bir þekilde, temsil ettiði, Alman Reich geleneði için kabul edilebilir bir durum deðil. O zaman, eskisi gibi, tembelliðe gerek yok. Eskiden, herkesin ortak katkýsýyla bütçesi trilyon dolara varan ABD ordusu gidiyor ve iþi yoluna koyuyordu. Þimdi durum biraz daha karmaþýk...
Yeni sýnýflar...
Þu biliniyor; Ukrayna’dan, Türkiye’ye oradan Mýsýr’a ve Brezilya’ya kadar bütün bu ülkelerin, son yirmi yýlda hýzla artan dýþa açýlma ve demokratikleþme, küresel ekonomiye dahil olma çabalarýna ve teknolojinin batý tarafýndan, eskisi gibi denetlenememesine baðlý olarak, bu ülkelerde, yeni bir sermaye sýnýfý ve talepkar orta sýnýf ortaya çýktý. Bu iki yapý da siyasetin ve devletin hýzla demokratikleþmesini istiyor. Þimdi bu gerçeði bir kenara koyalým...
Yine bu süreçte, ortaya çýkan ikinci önemli soruna gelelim. Bu hýzlý deðiþim, bu ülkelerde eski sermaye sýnýfýný ve devletin geleneksel bürokrasinini, bunlarýn oluþturduðu oligarþiyi uçurumdan düþercesine aþaðýya çekti. Ve bu hýzlý düþüþ, deðiþimi omuzlayan iktidarlara karþý amansýz ve geniþ bir muhalefet cephesini ortaya çýkardý. Þimdi bir olumlu ve yukarýya hýzla çýkan bir dinamik var; bir de ayný hýzla geriye düþen bir dinamik; birincisi, siyasi iktidar isteklerini karþýladýkça iktidarý destekliyor; ikincisi ise zaten kategorik olarak amansýz muhalif...
‘Eskiden’ ‘yeniye’ kaynak aktarýmý
Peki bu iki dinamik nasýl üstüste gelir ve deðiþimi-aðýr aksak da olsa-yapan iktidara toptan muhalefete dönüþtürülür. Ve bu durum, ABD ordusunun yapacaðý bir yýkýma benzeyerek, sivil siyasi iktidarý götürüp, eskisi gibi, batý çizgisinde bir teknokrat hükümeti getirir?! Soru budur...
Çok açýk, devlet içinde ve diðer ‘sivil’ kurumlarda uyuyan bütün güçlerinizi seferber edersiniz. Teknoloji ve yeni sosyal medyanýn yaptýðýný, inanýn ABD deniz piyadeleri ya da füzeleri yapamaz. Dikkat ediyorsanýz, Tayland’tan Ukrayna’ya ve tabii Türkiye’ye kadar bütün süreç, yolsuzluk suçlamasýyla baþlamýþtýr. Bu doðaldýr, çünkü bu deðiþimi yapan bütün siyasi iktidarlar, kendi sermaye sýnýflarýný, medyalarýný hýzla oluþturmak zorundadýr. Ülkede, eski sýnýflardan yeni sýnýflara hýzlý bir kaynak transferi baþlamýþtýr. Eskiler, siyasi iktidar marifetiyle, o zamana kadar ülkeyi ve halký soyarak elde ettiklerini, yenilere aktarmaya baþlar ve o anda da kýyamet kopar.
Bu süreçte eskiden yana olanlar, tarihsel ve objektif olarak, ülkesine ve halkýna da ihanet etmiþtir. Tarihe bakýn bu hep böyledir. Sermaye, eskiden yeniye geçiyor, bana ne; diyemezsin, bir yerde bu ‘senin de hikayendir, bir müddet sonra gerçekten sen kaderini, geleceðini eline alacaksýn çünkü...