Güçlü, zayýf yanlarýyla, hayal kýrýklýðý, umut ve mücadele ifade eden safhalarýyla, Mardin’in Keferhavvar köyünde baþlamýþ, belli ki orada da devam edecek olan bir siyasi hikayeden geliyorum. Bu siyasi hikaye þimdi AK parti saflarýnda çok farklý koþullarda, belki de yeniden yazýlacak ve yeniden yaþanacak.
Bir kitabýn ilk cümlesine baþlamak, umutlu bir yolculuða çýkmak gibi, hoþ bir þey bu aslýnda..
Benin kuþaðýmdan gelen Kürt gençlerinin bir kýsmý, siyaset yapmadýlar. Yapmayýnca da siyasi alanda yaptýðýmýz hatalara ortak olmadýlar. Gün oldu o hatalarý yüzümüze vurmaktan da çekinmediler ama. Aralarýnda, siyasi manada bu kadar bakir kalmakla övünenler, en çekilmezleriydi.
Benim içinde bulunduðum bir baþka grup ise, siyasi koþullarýn gerektirdiði tavýrlarý alan, bunun için bedel ödemeyi hiç umursamayan fedakar ve cefakar bir kesimdi.
Ne yaptýk biz?
Ýnkara karþý çýktýk. Özgürlüðü, bir arada ve barýþ içinde yaþamayý, yeni bir anayasayý, hak-hukuk ve eþitliði savunduk.
Kürt siyasi hayatý, 1980’li yýllara gelinceye kadar, bir dilin, bir halkýn bir kültürün varlýðýnýn tanýnmasý için verilen mücadeleden ibaretti.
Bu mücadelenin araçlarý da gizli kurulan ve gizli faaliyet yapan partilerdi elbette.
Benim ilk üyesi olduðum parti, Türkiye Kürdistan’ý Sosyalist Partisi adýyla kurulmuþtu ve lideri Kemal Aðabey’di, Kemal Burkay’dý.
12 Eylül’de bu partiden yargýlandým, ceza aldým. Yattým çýktým. Diyarbakýr cezaevinden 1988 yýlýnda tahliye olduðumda, her þey bambaþka olmuþtu. Eruh Þemdinli basýlmýþ, Kürt siyasetinin bir çok kolu, tasfiye olmuþ, merkez Bekaa’ya taþýnmýþtý.
1997-98’e kadar siyasi yasaklýydým. Bu yasaða cezaevi yýllarýný da ekler, daha sonra da DTP’nin kapatýlmasýyla beraber verilen beþ yýllýk siyasi yasaðý da eklerseniz, yasaklý yýllarýn toplamý, yirmi yýlý geçer.
1999’da HEP geleneðinden gelen siyasetle buluþtum. HADEP’e üye oldum, bu gelenekten gelen partilerde siyaset yaptým. Mersin’den aday oldum kazanamadým. Elim kalem tutuyordu biraz, Taraf çýktýðýnda bu gazeteye köþe yazdým ve bu yüzden siyasetle yolumu ayýrdým.
Tümü de benim taþýyýcýsý, tanýðý ve maðduru olduðum hafýzayý, kýsacasý, son kýrk yýla uzanan tarihi anlatan 10 kitap yazdým. Elimde yayýnlanmayý bekleyen biri Diyarbakýr cezaeviyle ilgili, biri, de Erzurumlu Sarafyanlarýn trajik aile hikayesini anlatan iki kitabým daha var. Kýsmetse bu yýlýn son aylarýnda yayýnevime vereceðim.
Ýnsanlar tanýdým, fotoðraflarýný hala saklarým, öldüler, ama bugün nerede gömülü olduklarýný bile bilmiyorum. Çünkü bir mezar haklarý bile olmadý..
Ýnandýklarý bir dava uðruna hayatlarýný verdiler.
Türkiye son Kürt isyanýnýn sonuçlarýndan ve inkarýn yarattýðý trajediden kurtulmaya çalýþýyor þimdi.
Son isyanýn lideri, bu gerçeði, kurup bugünlere getirdiði partisine hala anlatamamýþ olsa da, o silahlara çoktan veda etti.Yeðeni Ömer Öcalan, DBP’nde ve Mardin’de eþ baþkan.. Bir diðer yeðeni Dilek Öcalan, Ankara’ya milletvekili olarak gelip seçmenlerine hizmet etmek istiyor..Yüzleri daðlara deðil, ovalara dönük bu yeðenlerin.
Anlayacaðýnýz þiddetin ve silahlarýn gölgesinde baþlayan bir hikaye kapanýrken, bir baþka hikaye baþlýyor.
Ýniþli çýkýþlý zamanlar olduysa da, HDP/PKK’yle temsil edilen hareket de, yola eski bir hikaye üzerinden devam edilemeyeceðinin fakýnda.. Ama galiba yolun güzergahýnda anlaþamýyoruz..
Kendi adýma geçmiþe dönüp baktýðýmda, piþmanlýk duyacaðým hiçbir þeyin olmadýðýný görüyorum. Fýrtýnalý oldu her þey..Ama deðerdi. Bugün olsa bu deðeri hiç ret etmem yaþadýklarýmý yeniden yaþardým.
Çünkü bilirim ki, bu coðrafyada hikayesi olmayan biri olarak yaþamaya mahkum olmak, trajedilerin en büyüðüdür.. Hikayesi olmayan biri olmaktansa, her þeyi yeniden yaþamayý tercih ederdim.
TKSP’ye üye olurdum mesela, inkara karþý çýkmak için cezaevini göze alýrdým, Musa Aðabey’i, Diyarbakýr’a geldiðinde arar, baþýma bir iþ gelir mi diye asla düþünmeden, evime misafir ederdim. Siyaset yasaðým kalktýðýnda, bir þeyleri deðiþtirebilirim, katkýlarým olur umuduyla gittiðim ve yaklaþýk on yýl siyaset yaptýðým HEP geleneðine gider kaydýmý yaptýrýrdým.
Geçmiþim benim için çok kýymetli, bu kýymete helal gelmemesi için uðraþtým durdum.
Ve þimdi...
Beni Mardin ilk sýraya yerleþtiren AK Parti’ye þükran borçluyum.
Bu hikayenin bambaþka koþullarda, devam edeceðini, devam ederken, kimlik inþasý deðil, yeni bir demokrasi inþasý yaþayacaðýmýzý biliyorum.
AK parti’de bu hikayemle var olabilmek, baþlý baþýna bir baþlangýç, kuþatýcý bir deðiþim, ve zamanýn ruhunu iyi anlatan bir örnek..
Zamanýn ruhunun kýpýrdattýðý fýrtýnalardan kopup gelen bir dalga, beni aldý AK parti’ye savurdu, çok mutluyum.
Eh söyleyin bakalým sevgili Mardinliler, nerede kalmýþtýk?..
Yeni Türkiye’nin yeni hikayesini Mardin’de ve hep beraber inþa etmeye, var mýsýnýz?