28 Þubat davasýnda sona yaklaþýldý. Türkiye’de darbelerin tamamen tarih olmasýný istiyorsak evvela asla unutmayacaðýz. Toplumsal belleðimize bu tarihleri kaydedeceðiz.
Ve tabii 15 Temmuz gibi 28 Þubat davasýnýn da takipçisi olacaðýz.
Dava devam ederken yürütülen kampanyaya bakýn; iddianamenin FETÖ tarafýndan açýldýðý ve bir FETÖ kumpasý olduðunu söylüyorlar.
FETÖ’nün vesayetinden kurtarýlan ülke yeniden 28 Þubat zihniyetine teslim edilsin isteyenlerin çaresiz yavelemeleri bunlar.
28 Þubat’ýn darbe olmadýðýný, Erbakan’ýn kendi isteðiyle istifa ettiðini, askerin sokaða inmediði falan söylüyorlar.
***
Sadece bir siyasi partiyi ve aktörlerini deðil milyonlarca insanýn hayatýný etkileyen bir darbeydi oysa. Asla geri kazanýlamayacak kayýplara yol açtý. En aðýr cezayý alsalar da karþýlýðý olamayacak büyüklükte yaralar açtýlar bu topluma.
Týpký Apartheid rejiminde olduðu gibi belli bir kesim, toplumun çoðunluðunu en temel haklarýndan mahrum býraktý.
Buna o günlerde “Baþörtüsü yasaðý” dedik. Her “Baþörtüsü yasaðý” dediðimizde yasaklananýn okuma hakký, çalýþma hakký, hayatýný deðiþtirme hakký, yaþama hakký olduðunu gizlemiþ olduk aslýnda.
Baþörtüsü istisnalaþtýrýlmak istendi. Müslüman kadýnýn doðal bir uzvu olmasýna raðmen, siyasallaþtýrýlmak suretiyle rejime tehdit olarak kodlandý.
AÝHM de bu hak ihlalini, destekledi. Çoðunluðun Müslüman olduðu bir ülkede baþörtüsünün görünürlüðünün tek baþýna baþý açýklar üzerinde baský oluþturabileceði yorumuyla üniversitelerde uygulanan yasaða gerekçe üretti.
***
Baþörtüsü Cumhuriyet rejimi için bir tehdit deðildi elbette ama ülkedeki elit Kemalist iktidar blokunu zayýflatabilecek sosyolojik ve siyasal deðiþim için çok güçlü bir etkendi. Baþýný örten kadýnlarýn hayatýn hemen her alanýnda yer almaya baþlamalarý zaten toplumsal deðiþimi kaçýnýlmaz kýlacaktý.
“Çalýþma hayatýnda neyse de okulda yasaklanmamalý” diyenler oldu, bazý solcu sözde demokratlar arasýnda. Kamu hizmeti veren kurumlarda baþý örtülü kadýnlarýn çalýþmasýnýn objektif karar algýsýna halel getireceðini söylüyorlardý. Kemalist egemenler en azýndan daha tutarlýydý. Çünkü onlar, ortalýkta binlerce iþsiz doktor, hukukçu, öðretmen vs. olmasýnýn oluþturabileceði yeni baskýyý öngörüp suyu baþýndan kesmenin daha doðru olduðunu düþünüyorlardý.
Velhasýl bu kabul edilemez ayrýmcýlýðýn mantýðý, dini görünürlüðün ve dolayýsýyla dindar insan profilinin eðitimli orta-üst sýnýfa taþýnmasýna engel olmaktý.
***
Baþaramadýlar fakat; halk 28 Þubatçýlara ilk cezayý 2002’de, önceki dönemde Meclis’te olan tüm partileri Meclis dýþýna atarak verdi.
Ak Parti’nin kuruluþunun birinci yýlýnda girdiði ilk seçimde iktidara gelmesi bunun sonucuydu.
Bu zaman zarfýnda çok þey deðiþti. Pek çok antidemokratik uygulamaya son verildi. En zoru, baþörtüsü kullanýmýný tüm alanlarda serbest býrakmak oldu.
28 Þubat’ý, hiç kan dökülmediði için, darbe olarak deðerlendirmeyen, görev tanýmlarý gereði iktidara yapýlmýþ bir uyarý olarak görenler aslýnda onbinlerce kadýnýn hayatýný elinden aldý. Milyonlarcasýnýn hayatýný da doðrudan ya da dolaylý olarak olumsuz etkiledi.
***
28 Þubat ayný zamanda halkýn dolandýrýldýðý, cebindeki paranýn bir gecede pula dönüþtürüldüðü bir darbeydi.
Hülasa etkileri itibariyle en geniþ kesime etki eden darbe oldu 28 Þubat. Yalnýzca bir hükümet devrilemedi; toplum ekonomik olarak soyuldu, hakir görüldü ve ayrýmcý bir rejime tabi tutuldu.
***
Kuvvet komutanlarýnýn DGM’leri bizzat ziyaret ederek müdahil olduðu yargý kararlarýyla mahkum edilip hala cezaevinde yatan yüzlerce insan var. Gençliklerini dört duvar arasýnda býraktýlar. Hala da devam ediyor yaþadýklarý zulüm.
Öfke dolu manþetler atarak adeta silahlý kuvvetleri darbe için tahrik eden medyanýn suç defteri ise hiç açýlmadý.
Dün 28 Þubat’ýn 21. yýldönümüydü. Bunun son 28 Þubat olmasý için darbenin sadece faillerinin deðil, iþtirakçilerinin, meþrulaþtýrýcýlarýnýn, azmettiricilerinin yani beþli çetenin de yargýlanmasý gerekiyor.
Ömrü mahpus damýnda çürüyenlerin de içeride olduklarý son 28 Þubat olmalý bu.