Eski Baþdanýþmanýn “AK Parti’yi özlüyorum” yazýsýný itiraf niyetine mi okumalý? “Özlüyorsunuz ama kendinizi de ele veriyorsunuz” filan mý demeli?
Nesini özlüyorlarmýþ AK Parti’nin?
2011 yýlýndan önceki “reformlar yapan” halini...
Evet, özlenecek hal sayýlabilir o dönemdeki AK Parti’nin birtakým yasalar çýkarmaya istekli görünmesi ve AB’yle müzakereler çerçevesinde peþ peþe uyum yasalar çýkarmasý...
Sadece “uyum yasalarý”, dikkatinizi çekerim...
Ama AK Parti, reform sayýlabilecek düzenlemeleri 2011 yýlýndan sonra, yani kimi liberaller ve Fetullahçýlar nezdinde “özlenmeyecek parti” haline geldikten sonra gerçekleþtirdi.
Ýnanç ve düþünce özgürlüðü 20011 yýlýndan sonra temin edilebildi.
Vesayet kurumlarý, 2011’den sonra etkisiz hale getirilebildi.
IMF’yle iþimiz 2011’den sonra bitti.
Birtakým yasaklar (“Kürtçe yasaðý” da buna dâhildir) 2011 yýlýndan sonra kaldýrýldý.
Ýç Hizmet Yasasý, 2011 yýlýndan sonra deðiþtirildi.
Devletin kýlcallarýna sýzmýþ FETÖ, “cürümleriyle” birlikte 2011 yýlýndan sonra fark edildi ve kýsmi tasfiyeler (el altýndan) bu dönemde baþlatýldý.
Azýnlýk vakýflarýnýn mallarý 2011’den sonra iade edildi.
Hülasa, 2011 yýlýna kadar, biraz da zorunluluktan (çünkü geleneksel vesayet odaklarý ve darbe cuntalarý sürekli müdahale tehdidinde bulunuyordu), AB’yi arkasýna alarak ortada top çeviren AK Parti, “reformcu” kimliðine bu dönemden sonra kavuþtu.
Ve “hedef” oldu.
En pespaye AK Parti eleþtirileri, “diktatör” kampanyalarý, Gezi’ler, 7 Þubat’lar, TIR operasyonlarý, “Türkiye DEAÞ’a silah gönderiyor” tezviratlarý, 17/25 Aralýk’lar, 15 Temmuz’lar, AK Parti gerçek anlamda “reforma” yöneldiði ve baðýmsýz bir ülke gibi davranmaya baþladýðý (savunmasýný güçlendirdiði, büyük altyapý projelerini hayata geçirdiði) için devreye sokuldu.
Ýlginçtir, Baþdanýþman’ýn özlediði AK Parti’yi, bugün Fetullahçýlarla iþ tutan liberaller de özlüyor.
Hasan Cemal, Mehmet Altan, Murat Belge gibi adamlar...
Fetullah’ýn kendisi de özlüyor.
Ki, bir Amerikan yayýn kuruluþuna verdiði mülakatta, 2011 yýlýna kadar AK Parti’yi desteklediklerini ve o AK Parti’yi özlediklerini söylemiþti.
Demek ki, “özlenir” olmaktan çýktýðýný düþündüðü için darbeye kalkýþtý. Hem kendisini, hem “baðlýlarýný” rezil etti...
Eski Baþdanýþmanýn “özlem” yazýsýyla neyi ima ettiðini bilmiyorum.
Ama tuhaf bir yazý...
Neresinden bakarsanýz bakýn, tuhaf.
Kaç aydýr, “üst akýl” üzerinden ateþ ediyor... Gazetesindeki arkadaþlarý 15 Temmuz’dan sonra “aydýnlanma” yaþadý, “üst akýl”ý býraktý ama kendisi devam ediyor.
Bir defasýnda da, “Mayýs 2016’da Baþbakan deðiþmeseydi, 15 Temmuz yaþanmayacaktý” diye yazmýþtý.
Hakikaten tuhaf!
HAMÝÞ
Baþdanýþmanla ilgili, durumu anlamaya çalýþan yazýlarým, sosyal medyadan tuhaf (ve son derece pespaye) tepkilerle karþýlanýyor.
Böylece ilginç ittifaklar çýkýyor ortaya.
Ýlginç arkadaþlýklar...
Ýlginç “dayanýþma fotoðraflarý...”
Bir þey ima etmeye çalýþmýyorum oysa. Aðzýmý bozmuyorum. Kimseye hakaret etmiyorum. “Entelektüel bilgi”yle kalkýþan Baþdanýþman gibi muhataplarýmý bilgisizlikle, cehaletle, yanaþmalýkla, trollükle suçlamýyorum. Sadece “durumu” anlamaya çalýþýyorum.
Anlayabildiðimi söyleyemem.
Geriye dönük “yazýlanlara” ve “söylenenlere” bakýyorum.
Büyük çoðunluðu (baþlayacak “yeni dönem”e iliþkin) “pozisyon alma” yazýlarý ve söylemleriymiþ.
Þaþýrýyorum!
Neden pozisyon alma gereði duyduklarýný bilmediðim için þaþýrýyorum!