Benim “lafý dolandýrarak” anlattýðýmý/anlatmaya çalýþtýklarýmý, Star gazetesi yazarý Yahya Bostan doðrudan anlatmýþ.
Harika bir yazýydý.
Elleri dert görmesin.
Ýsterseniz önce, Yahya Bostan’ýn yazýsýndan ilgili bölümleri hatýrlayalým: “Abdullah Gül, Temel Bey ve Kýlýçdaroðlu ile görüþtü. Kýlýçdaroðlu ile aslýnda biri gizli, diðeri açýk iki görüþme gerçekleþtirdi. (Gül’ün ofisinden yapýlan açýklamada Kýlýçdaroðlu ile 11 Kasým’da görüþme yapýldýðý kabul ediliyor. Y.B.)Gül bu görüþmede Kýlýçdaroðlu’na bazý tavsiyelerde bulundu. ‘24 Haziran’la ayný hataya düþmeyin, belediye seçimlerinde birlikte hareket edin’ dedi. (Burada Akþener’in 24 Haziran’da ‘Aday olacaðým’ ýsrarý ve farklý adaylarla çýkýlmasý kastediliyor. Y.B.)Gül, Kýlýçdaroðlu’na Akþener’le mutlaka görüþmesi gerektiðini söyledi. Kendisi Akþener’e 24 Haziran’da aday olduðu için bozuk. ‘Ben görüþmeyeceðim ama siz mutlaka görüþün, ittifak yapýn’ diye telkinde bulundu. ‘Mansur Yavaþ ortak adayýnýz olabilir’ dedi. HDP’yle ilgili de tavsiyede bulundu. ‘Ayný karede görünmeyin ama söylem düzeyinde taban desteðini alýn’ dedi.”
Bostan, bu bilgileri “Bugüne kadar beni yanýltmadý” dediði kaynaðýna dayandýrýyor.
Peki, neden?
Kendisini AK Parti kuruculuðuyla taltif eden Abdullah Gül, neden “Erdoðan düþmanlýðý” temelinde muhalefet partileriyle görüþüyor, onlara kýlavuzluk yapýyor?
Bu soruya cevap olarak da þunlarý söylüyor Bostan: “Gül, Brüksel’de de bazý görüþmeler yaptý. AK Parti’nin yerel seçimlerde kaybetmesini, Cumhurbaþkaný Erdoðan’ýn zayýflamasýný istiyor. Alternatif olarak Türkiye’nin kendisine ihtiyaç duyacaðýný umuyor. Bu yüzden sýk sýk muhalefetle görüþüp onlara akýl veriyor. Gül muhalefetin üst aklý gibi davranýyor.”
Bostan’ýn “kaynaðýna” dayandýrdýðý bilgileri, Gül’ün hareket tarzýna bakarak da söktürmek mümkün...
Gül, dava arkadaþlarýndan uzak durarak, onlarla ayný fotoðraf karesine girmeyerek, hatta zaman zaman eleþtirel tutum takýnarak, Erdoðan düþmanlýðýyla kafayý yemiþ kesimlerin “güvenebileceði” bir zeminde durduðunu/durabileceðini göstermeye çalýþýyor.
Ýhtimal ki, bir gün kendisine ihtiyaç duyulacaðýný düþünüyor.
Gül’ün “ihtiyaç” öznesi olarak ortaya çýkmasý, Cumhurbaþkaný Erdoðan’ýn “tüketilmesine” baðlý...
Kimilerine göre “Gezi” bir fýrsattý...
Erdoðan tüketilebilmiþ olsaydý (ya da bir þekilde istifasý saðlansaydý), “mesaj alýnmýþtýr” diyen ve en çok devlet tecrübesine sahip Gül, “uzlaþý”nýn merkezindeki tek “güvenilir” isim olarak, Cumhurbaþkanlýðý görevini tamamlar tamamlamaz hazýr kurulu AK Parti tezgâhýnýn baþýna geçecekti... “Sistem deðiþikliði” gibi yollara da sapýlmamýþ olacaktý
Bu cümleden olarak, 17/25 Aralýk ya da 15 Temmuz giriþimlerinin “baþarýlý” olmasý halinde ortaya çýkabilecek belirsizliði de “fýrsat” hanesine yazabiliriz.
Hem AK Partili, hem “Ýslamcý”, hem “statükonun mesajýný alma becerisine sahip”, hem HDP’ye karþý toleranslý, hem de Brüksel’le (NATO’nun ve AB’nin merkezi Brüksel’le) iyi geçinen bir isim...
Her þeraitte tercih edilecek bu isim, Abdullah Gül’den baþka kim olabilirdi ki?
Fakat kötü haber:
Ýster Erdoðan’lý dönemde, isterse Erdoðan sonrasýnda, Gül, hiçbir zaman bu ülkenin (adýna “halk” denilen kara kalabalýklarýn) ihtiyaç duyacaðý bir isim olamayacak.
Týpký, AK Parti zemininde durup ikide bir “duruþ” sergileyen, sergilediði “duruþ”un arkasýnda Erdoðan’a “sinsi” muhalefetin en sofistike örneklerini sunan bazý AKP’liler gibi...
Kalplerde bir karþýlýklarý yoktu...
Brüksel’i heyecanlandýrabilirler ama artýk “sokakta” da bir karþýlýklarý yok.