Geldik yine ayný noktaya… Film festivallerinde gösterilen veya yarýþan filmleri deðerlendiren ön jüri ya da seçici kurul üyelerinin hassasiyetlerine… Bu ‘Hassasiyet’ öyle bir terazi ki… Dikkat edilmezse bir çuval incir berbat olur. Bu ön jüriler, daha önce milli ve manevi deðerlere önem veren filmlere ‘sýfýr’ puan çekerek festivallere girmesini engelliyordu. ‘Hadi oradan’ demeyin, bizzat yaþanmýþ örnekleri var. Þimdi de ‘ön yargýlý, art niyetli, Türkiye düþmaný’ filmlerin burnumuzun dibine kadar getirilmesine engel olmuyorlar.
Meþhur mu meþhur bir Çinli sanatçý var. Adý Ai Weiwei. Göçmen sorunlarýna duyarlýlýðýyla tanýnýyor. Þu anda Sabancý Müzesi’nde bir sergisi de var. Nitekim ayný kiþi, Ýnsan Seli adlý bir belgesel çekti ve bu belgesel Antalya’da yarýþma filmi olarak yer aldý.
Ai Weiwei’nin da katýlýmýyla önceki gün Antalya’da gösterilen film, yeryüzünde 65 milyon insanýn, savaþ, açlýk ve iklim deðiþikliði nedeniyle zorla yerlerinden edilmesini anlatýyor. Afganistan, Bangladeþ, Fransa, Yunanistan, Almanya, Macaristan, Irak, Ýsrail, Meksika, Pakistan, Filistin, Sýrbistan, Suriye, Türkiye ve diðer ülkelerde 1 yýl boyunca çekilen yapým, ülkelerdeki yaþanan afetleri, görüntüler ve fotoðraflarla yansýtýyor.
Buraya kadar her þey normal. Normal olmayan þeyi filmi izlemiþ bir yönetmen dostumuzun yazdýklarýndan okuyalým: Türkiye açýsýndan o kadar kötü niyetle yapýlmýþ bir film ki… Pek çok ülkedeki mültecilerin durumu anlatýlýyor lakin Türkiye’nin adý dahi geçmiyor. Türkiye, aksine mülteci üreten bir ülke olarak gösteriliyor. ‘Mülteci’nin tanýmý yapýldýktan sonra, ‘2015 yýlýnda Türk ordusunun Güneydoðu’daki operasyonlarý sonucu 500 bin Kürt mülteci oldu’ deniliyor ve sonra baþlýyor antipropaganda...’
Üstelik, týpký DEAÞ gibi, terör örgütü olarak tescilli PKK’lýlarý ‘gerilla’ olarak niteleyen filme seyirci haklý olarak tepki gösteriyor, bazýlarý salonu terk ediyor.
Güneydoðulu bir vatandaþýmýzýn ‘Analar aðlamasýn’ sözünün ardýndan öyle bir kurgusal baðlama yapýlýyor ki terör-le mücadele esnasýnda yýkýlan, harabe haline gelen terör yuvalarýnýn görüntüleri perdeye yansýtýlarak ‘Türkiye’de 500 bin Kürt mülteci oldu’ deniliyor. Þaka gibi deðil mi?
Oysa, Macaristan sýnýrýndaki gibi göçmenlere çelme takýp yere düþürmedi bu ülke. Ýtalya gibi denizlerde göçmen botlarýnýn batmasýna seyirci kalmadý... PKK ile mücadelede ise terörden çok çekmiþ, yaka silkmiþ bir halk olarak Kürt halký devletinin yanýnda yer aldý.
Üstelik dört milyon mülteciye kendi insanýymýþ gibi bakan bir ülke burasý. Bütün bunlara raðmen Türkiye’yi ‘mülteci üreten’ bir ülke olarak göstermek hangi akla, vicdana, mantýða, sanata, belgesele sýðar?
Avrupa ülkelerinin mülteci politikalarýna ‘acýtmadan’ þöyle bir dokunup, ‘Türkiye de iþte mültecileri için bir þeyler yapmaya çalýþtý’ yargýsý gerçeði yansýtýyor mu Allah aþkýna?
Avrupa’ya ‘sýðýnmýþ’ Ai Weiwei bunlarý görmemiþ olabilir de bizim festivalimizin seçici kurullarý da mý görmüyor? Gözbebeðimiz Antalya’yý bu yalana alet etmeyin!