Bu yalanlara inanıyorlar

Meral Akşener’in “S-400’leri Külliye’yi korumak için alıyorlar, Beştepe’ye yerleştirecekler” palavrasından sonra çıtanın burada kaldığını, bunun üstüne kimsenin çıkamayacağını zannediyordum. Acele etmişim. Ekrem İmamoğlu rekora koşuyor. CnnTurk’te katıldığı programdan sonra kanalın, 4 kameramanı işten attığını söyledi. Bütün kitlesi tartışmadan inandı. Google’a kendi adı yazıldığında Binali Yıldırım isminin çıktığını söyledi. İnandılar. Belediyenin sitesinden kendi 17 günlük icraatlarının silindiğini söyledi. İnandılar.‘Ben gider gitmez makam odasına astırdığım Atatürk tablosunu indirdiler’ dedi, inandılar. Her gün yeni bir yalan söyleniyor ve CHP seçmeni tartışmadan etmeden buna inanıyor. Zaman zaman AK Parti seçmeni için yapılan kaba yorumlara bakıyorum da;her kritik zamanda partisine ders veren bir seçmenle yayında onu güzel çekti diye kameramanların kovulduğuna inanan seçmenin oyu, hiç bir olur mu?

 

O maddeye dokunulacak olursa bu utançla yaşayamayız

Günümüz ihtiyaçlarına uygun bir hayvan hakları yasa teklifi üzerinde çalışmaların sürdüğünü biliyoruz.  Akşam Gazetesi’nde Yelda Gökdağ’ın haberinde gördük ki, meğer üzerinde çalışılan yasa teklifinde hayvan sahiplenmek zorlaştırılacakmış. Evcil hayvan sahibi olmak isteyenler önce eğitimden geçecek, bu eğitimi başarıyla tamamlayanlar ancak sertifika alıp evcil hayvan sahibi olabilecekmiş. Peki arkadaş bizim hayvan hakları yasasında önceliğimiz bu mudur Allah aşkına? Sıra buna gelene kadar iki çok çok daha önemli mesele var; 

1) Başıboş hayvanların aç kaldıklarında saldırganlaşması. 

2) ‘Mal’ yerine konulan sokak hayvanlarına yapılan eziyetlerin cezasız kalması.

Diğer bütün konular bunlardan sonra geliyor. Ayrıca, biz örnek gösterdiğimiz ülkelerde olduğu gibi, hayvanların sahiplendirilmesi öncelikli bir çalışma yapmak zorunda değil miyiz? O halde bunu neden zorlaştırıyoruz ki? Yok sertifika, yok eğitim, yok başarı lisansı. İsteyen istediği hayvanı alıp rahatça bakabileceği bir yerde baksın. Hayvanları sahiplenip de bir kaç ay sonra onu doğaya terk edenlerin sayısı o kadar çok mudur ki önceliği buna veriyoruz? Bence bu teklif sırasında üzerinde uzun uzun tartışılması gereken, sahipsiz veya güçten düşmüş hayvanların kısırlaştırıldıktan, aşılandıktan ve rehabilite edildikten sonra alındıkları yere geri bırakılmalarını esas alan maddenin değiştirilip değiştirilmeyeceği. Eğer bu madde esnetilirse 1910 Hayırsız Ada sürgünü benzeri bir durumun yasal alt yapısı hazırlanmış olur. Şiddetin mağdurunu ortadan kaldırarak şiddeti önleyemezsiniz. 

 

Nafaka tartışmalarının sonunda boşanmış kadın mağdur olmasın

Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, ömür boyu nafaka mağduriyetini ortadan kaldıracak bir düzenleme yapılırken yeni mağduriyet alanlarının da oluşmaması gerektiğine vurgu yapmış..Hay Allah razı olsun. Nihayet şu sesi yüksek çıkan ömür boyu nafaka mağdurlarına karşı, yarı yolda bırakılmış kadınları da düşünen biri çıktı. ‘Şu kadar süre evli kaldık ömür boyu nafaka mı ödeyeceğiz’ diyor ya bir kesim. Evet de sen bir aile birliği tesis ederken evde görev bölümü yapmışsın. Misal; eğitim ve kariyer erkeğe düşmüş ev işleri ve çocuk da kadına. Gün geçmiş yollarınız ayrılıyor. Adam eğitimini tamamlamış, işini gücünü oturtmuş hayatını sürdürüyor. Peki evlendiği için eğitimini yarım bırakmış olan, nasıl olsa kocası kazanıyor diye iş hayatından uzak kalmış olan kadın! Ona sen şimdi belli bir yaştan sonra diyorsun ki, ‘sen yoluna, ben yoluma’. E tamam da sen evliyken kazandığın parayı kazanmaya devam ediyorsun. Peki kadın ne iş yapacak? Bütün ömrü sadece senin çoraplarını yıkamakla geçmiş. Nasıl duracak ayaklarının üstünde? Sayın Bakan çok önemli bir vurgu yaptı. Yeni mağduriyet alanları açmadan nasıl olacaksa ona çalışmak lazım.