Mustafa Kemal sað olsaydý, bugün terör örgütleriyle iþ tutan ABD ve NATO konusunda ne düþünürdü?
Dahasý, Batý ittifakýna ve NATO’ya baðlýlýðýný vurgulayarak partisinin kuruluþunu ilan eden Meral Akþener’ci Kemalistleri nasýl karþýlardý?
Bir de “Ulusal Savunma Kavramý” diye bir þey var...
Mustafa Kemal'e göre, "yabancý el"in iþin içinde olduðu bir "millî savunma" düþünülemez.
Osmanlý generallerinin Alman ordusuyla imzaladýðý askeri iþbirliði anlaþmasýnýn Osmanlý'nýn sonunu getireceðini daha o zamandan kestirmiþ, bu nedenle Birinci Dünya Savaþý boyunca "Ýttihat ve Terakki" hükümetinin baþýmýza sardýrdýðý Alman Genelkurmayý ve generalleriyle boðuþup durmuþtur.
Falih Rýfký Atay'a dikte ettirdiði anýlarýný okursanýz yabancý denetiminden ne kadar irkildiðini görürsünüz.
Atatürkçülük, “Batý ne eyliyorsa doðrudur” demek deðil, birazcýk da iç güvenliðimize kadar sýzmýþ "yabancý el"in varlýðýný görmektir.
Bakýn Mustafa Kemal, Almanlarla gizli ittifak kuran Enver Paþa ve arkadaþlarýný nasýl eleþtirmiþtir:
“...O (Enver) ve arkadaþlarý zaten daha önce Türk milletini uygunsuz durumlara sokmuþlardý. Bu uygunsuz durum, ordunun yabancý komutanlarýn eline býrakýlmasý, verilmesidir... Bu açýdan Almanlarý ve Alman askeri heyetini eleþtirmek istemem; asýl eleþtiriye müstahak olanlar, elbette bizim devlet reisimiz ve özellikle devlet adamlarýmýzdýr.
“Türk ordusunun 'güçsüz' ve 'kabiliyetsiz' olduðu inancýyla, Alman askeri eðitimcilerini, ayaklarýna kadar giderek ve rica ederek memleketimize davet eden onlardý. Bu heyete Türk milletinin kabiliyetsizliðinden, beceriksizliðinden açýk biçimde söz edilmiþ, kendilerine adeta gelip bizi 'adam etmeleri' teklif olunmuþtu.
“Böyle bir baþvuru üzerine gelen bu heyet, içlerine girdikleri insanlarý ve çevreyi güçsüz, hatta haysiyetsiz telakki ederse mazur görülebilir. Ben ordunun kayýtsýz þartsýz, bütün sýrlarý ile Alman askeri heyetine verilmesi ve býrakýlmasýndan çok müteessirim. Daha karar verilmezden önce, bir rastlantý ile durumu öðrendiðim zaman, sesimin eriþebileceði makamlara kadar itirazlarda bulunmayý görev saymýþtým. Ýtirazlarýma kimse cevap vermedi.”
Ýsterseniz, yukarýdaki satýrlarý, "Alman" sözcüðünü "ABD" ve "NATO" sözcükleriyle deðiþtirerek yeniden okuyun.
Daha doðrusu, Akþener’ci “Kemalist Ataol” okusun.
Bakalým karþýsýna ne çýkacak?
Birleþik Arap Emirliði’nde Bakanlýk yapan bir soytarýnýn terbiyesizce yakýþtýrmalarýna bakýp da Araplar konusunda genelleme yapan arkadaþlara duyurulur:
Osmanlý devletinin yýkýlýþýyla sonuçlanan birinci büyük savaþta bazý Araplar bizim için, bazýlarý da karþý cephe için (Ýngilizler için) savaþýyordu.
Fahreddin Paþa’nýn anýlarýný okursanýz, bu konuda detaylý bilgiye ulaþýrsýnýz.
Þerif Hüseyinve “çevresinin” ihanetini tüm Araplara teþmil etmek haksýzlýktýr.
Ki, ayný Þerif Hüseyin, Kýbrýs’ta göz hapsinde tutulduðu son yýllarýnda Osmanlý’ya ihanetin Müslüman coðrafyaya hangi bedelleri ödettiðini itiraf etmiþ, “yanlýþ yaptýk” demiþtir.
Ama iþ iþten geçmiþtir.
Bugün de müstevliyle iþ tutan Araplar (Arap yöneticiler) yok mu?
O halde ayný basit çýkarsamayý günümüz için de yapabiliriz:
Bazý Araplar Türkiye’yle ittifaktan yana, bazýlarý bölgede karýþtýrýcý rol üstlenmiþ Amerika’yla ittifaktan yana.
Bu kadar basit bir þeyi göremiyor musunuz?