Hayata ve siyasi olaylara iki türlü bakýþ söz konusudur: Her þeyin kendiliðinden olduðunu düþünürsünüz; insanlarýn çoðu gibi... Bir de, size sunulanýn ardýnda görüneni farklý kýlan baþka sâikler olduðundan kuþku duyarsýnýz...
Ýkinci türe yakýn zamana kadar ‘komplocu’ deniliyordu; Wikileaks ve Prism gibi birbiri ardýna patlayan ifþaatlar sonrasý bu yakýþtýrmayý kullanmak hayli zorlaþtý. Bilgiye sahip olanýn olaylarý yönlendirme gücü bulunduðunu ve iddialý ülkelerin bu gücü kullanmaktan çekinmediðini artýk biliyoruz.
‘Demokrasi’ ihracý için Irak’a tereddütsüz asker gönderen, Libya’ya müdahale için gün sektirmeyen ABD ve Batý ülkeleri, sýra Suriye’ye geldiðinde ya görmezden gelmeyi, ya da ilgisizliði tercih ediyor...
Neden acaba?
Akla ilk gelen, Beþþar Esad ve Baas yönetimi yerinden edildiðinde önü açýlacak siyasi kadrodan hoþlanmamalarý ihtimalidir. ‘Ýhtimal’ dediðime bakmayýn, ABD ve Batý ülkeleri, Suriye’de ‘Müslüman Kardeþler’ (MK) aðýrlýklý bir rejime geçit vermek niyetinde olmadýklarýný çoktandýr belli etti. Demokrasi, Mýsýr ve Tunus’ta olduðu üzere, en örgütlü kadro olan MK’nýn lehine çalýþýyor; Batý da bu yüzden “Demokrasi Ýslâm Dünyasý için iyi bir þey deðil” noktasýna geldi.
Suriye’nin iç-savaþla kendini tüketmesini biraz da bunun için seyrediyorlar...
“Biraz da” diyorum, çünkü bütün sebep bu deðil; bir de özellikle ABD için hayati önem taþýyan ‘Ýsrail’in çýkarý’ konusu var... Ýsrail’in bölgede kendini güvende hissetmemesine yol açan, Filistin Devleti baskýsýný yoðunlaþtýran ülkelerin, güçlerini yitirip dengeden düþmeleri ‘iyi bir þey’ olarak görülüyor. Irak artýk denge-dýþý, Suriye de öyle...
Ýsrail için ‘iyi’ olan Batý için de iyidir...
Mýsýr’a þimdi bu gözle bakabiliriz...
Elbette “Demokrasi Ýslâm Dünyasý için iyi bir þey deðil” noktasýna gelmiþ Batý, Kahire’de iplerin askerlerin elinde olmasýný yeðler; 1977’de Ýsrail’e resmen ayak basan ilk Arap lider Enver Sedat’ý oraya gönderenin arkasýndaki Mýsýr ordusu olduðu bilgisiyle... Daha önce üç kez yaþanmýþ Arap-Ýsrail savaþlarý Mýsýr’ýn denklemden çekilmesiyle sona ermiþti; Mýsýr yoksa ‘savaþ’ olmuyor çünkü...
Galiba zihnimi kurcalayan esas soruyu þimdi sorabilirim: ABD ve Batý nasýl bir Mýsýr ister?
Hiç kuþkusuz, MK’nýn ve Muhammed Mursi gibi MK etiketli bir cumhurbaþkanýnýn iþbaþýnda bulunmadýðý bir Mýsýr isterler... Sivillerdense askerlerle daha iyi geçineceklerini düþünürler... Dünyanýn bütün dillerinde karþýlýðý ‘darbe’ sözcüðü olan askerin yönetime el koymasýný hâlâ adlý adýnca telâffuz etmemeleri bundan...
Milyonlarca Mýsýrlý sokaklarda ‘demokrasi’ adýna direniyormuþ... ‘Darbe’ sözcüðünü kullanmamak ayýp oluyormuþ... Bunlarý dert ettiklerini sanmýyorum Batýlý liderlerin...
Acaba bu kadar mý? Ýþ baþýnda askeri yönetim olmasý Batý için yeterli mi, yoksa Irak ve Suriye gibi denklem dýþý kalmasýný getirecek kanlý olaylara Mýsýr’ýn da sahne olmasýný mý isterler?
Yoksa ‘komplocu’ bir soru mu bu?
Irak’ýn ve Suriye’nin düþtüðü durumdan sonra hâlâ bu denli saf olabiliyorsunuz demek...