Buçuk

2004 senesinde cezaevinden çýktýktan sonra dýþarýya intibak etmem hayli zaman aldý. Evde oturacak deðildim. Bir yandan maîþet peþinde koþturmaya çalýþýrken diðer yandan da hücrelerde býraktýðým gönüldaþlarým için bir þeyler yapmaya çalýþýyordum.

Ak Parti iktidara geleli henüz 2 yýl olmuþtu. 28 Þubat cuntasý iktidarý vermek istemiyor, direniyordu. Ergenekon operasyonlarýna kadar giden süreçte, halký Ak Parti iktidarýna karþý ayaklandýrmaya mâtuf Cumhuriyet mitingleri tertip ediliyor, “Biz kaç kiþiyiz” parodileri sahneleniyor ve 2007 senesinde Genelkurmay e-muhtýra yayýnlýyordu… Bu hengamede, “Zindanlarda 28 Þubat cuntasýnýn tutsak ettiði Müslümanlar var” haykýrýþýný duyacak bir kulak bulamadýk!..

Özgürlük mücadelesine ilk baþladýðým yýllarda, hoþ þimdi de deðiþen pek bir þey yok, çoðunuzun bildiði 28 Þubat maceramý anlattýðým yetkili ve etkililer bana, “Gerçekten 14 yaþýnda mýydýn” diye hep sordular! Ýþkence, hukuksuzluklar yaþým kadar pek ilgilerini çekmiyordu. Yani 14 deðil de 17 olsaydým ne deðiþecekti, 20 yaþýnda olsaydým ne deðiþecekti?.. Ýlk baþlarda garipsediðim hatta sinirlendiðim 14 yaþ sorusuna zamanla istihzâyla karýþýk þu cevabý veriyordum: “Aslýnda 14 buçuk yaþýndaydým ama dikkat çeksin diye 14 diyorum!”

Buçuðu söyleyince muhatabýmda bir rahatlama olduðunu hissedebiliyordum! Demek ki “buçuk” mühimmiþ. Vicdanlarda bir rahatlatma etkisi yapýyormuþ. Bu kadar rahatlatýcý olduðunu bilseydim, 14 buçuk deðil de 15 buçuk derdim; hatta seni mi kýracaðým güzel abim, 16.5 yaþýnda gördük iþkenceyi, hukuksuzluðu, zindaný derdim! Nasýl rahatladýn mý?..

Bunca zamandýr yaþadýklarýmdan anladýðým þu: Sistemin þuur süzgecinden geçmiþ insanlar için, hangi kesimden olursa olsun, ne anlatýrsan anlat, ne yaþarsan yaþa suçlusun!

Tâ ki, ayný þeyler baþlarýna gelene kadar! Görüþmelerimde 28 Þubat hukuksuzluðunu anlattýðým muhataplarýn lâkayt hallerini görünce onlara bir gün kendilerinin de hapse girebileceðini hatýrlatýyorum! Bir anda hava deðiþiyor, hasbelkader neticesini bir makam koltuðuna oturtmuþ þahýs yayýldýðý koltuktan kendine bir çeki düzen veriyor ve “Haklýsýn üstad, hukuksuzluklara karþý bir þeyler yapmalýyýz” diyebiliyor. Diðergamlýk ne güzel bir haslet!..

“Bir gün siz de cezaevine girebilirsiniz” diye karþýmdaki söylerken onun adýna benim yüzüm kýzarýyor onu ise cezaevi korkusundan ter basýyor! Oysa ki, insan olmanýn asgari bir tavrý vardýr. Ýþkenceye, hukuksuzluða, bir gün baþýma gelir diye deðil insan olmanýn gereði karþý olunmalýdýr.

“Mazlumun dini, ýrký sorulmaz” diye buyuran bir Peygamber’in ümmetinin fertlerini iþkenceye, hukuksuzluða karþý harekete geçirmeye çalýþýyoruz lâkin kimsenin kýmýldamaya niyeti yok. Olsun, biz “haksýzlýða karþý susan dilsiz þeytan” olmayalým da, zindanlardaki kardeþlerimizi unutmayalým da...

Bugün, bulunduklarý mevkilerde, Allah’ýn ellerine vermiþ olduðu imkâný, 20 yýlý aþkýndýr süren hukuksuzluðu kaldýrmak için kullanmayanlarýn buçuk hesabý yapacaðý günler çok yakýn!

O buçuklar hesabýnýzý hafifletecek mi, hep beraber göreceðiz!..