Bugün 12 Eylül…

O karanlýk darbenin 44. yýlý.

Ve biz hala Kara Harp Okulu mezuniyet töreninde yaþanan olaylardan sonra darbeyi konuþuyoruz.

Kapitalist sistemin krizle boðuþtuðu bir zamanda...

Özellikle müesses nizamýn kendi iç sorunlarýna yoðunlaþtýðý zeminde biz ayný kýsýr döngünün içinde ayný sloganlarý atmaya devam ediyoruz.

Daha önce dediðim gibi, Harbiyeli öðrenciler olayýný kimileri de konuyu rejim tartýþmasýna çevirme derdinde.

Böyle zamanlarda Atatürkçülüðü hatýrlayan CHP'ye ne demeli?

Hele hele, "PKK sizi tükürüðüyle boðar" diyen terör yardakçýsýyla poz veren, Türk askerine kimyasal iftirasý atan Fincancý'nýn arkasýnda duran, Ýstiklal Marþý ile sorunu olan birini belediye baþkaný yapan yani her fýrsatta etnikçi bölücülere göz kýrpan Ekrem Ýmamoðlu'nun "Mustafa Kemal'in Askerleriyiz demeye devam edin" diyerek teðmenleri istismar etmesi yok mu...

Kimsenin atýlan sloganla iþi yoktu oysa. Mesele disiplin meselesiydi. Ama kimlik dayatmalarýndan da býktýk, usandýk.

Ýnsan sormadan da edemiyor...

Hangi rejim? Hangi Atatürk?

Kemalist Çetin Yetkin Hoca net bir þekilde yazmýþtý Karþý Devrim kitabýnda...

Kemalist devrimleri ortadan kaldýran Ýsmet Ýnönü rejimiydi.

Birçok noktada þerh koysam da kitabý tavsiye ederim.

Hoca diyor ki kitabýnýn giriþinde:

"Bugünün Türkiye'sinde yaþanan tüm olumsuzluklarýn temeli, Atatürk'ün öldüðü gün atýlmaya baþlandý ve 1945-1950 arasýnda da bu temel üzerine ülkemizin kara yazgýsýnýn taþlarý teker teker örüldü."

Yani hocaya göre Türkiye'yi Amerika'ya baðýmlý hale getiren CHP lideri Ýnönü'ydü.

Bu konuda baþka bir þey daha söylüyor hoca kitabýnýn giriþinde:

"12 Temmuz 1947'ye geldiðimizde, Ýsmet Paþa, ünlü '12 Temmuz Beyannamesi'ni' açýkladý. Bununla artýk, demokrasinin önündeki tüm engellerin kalktýðým muþtuluyordu Ýsmet Paþa. Ama ayný gün, ABD ile bir ikili antlaþma da imzalayacaktý. Ýþte, çok sonralarý. ABD Baþkaný Johnson'un Kýbrýs sorunu nedeniyle Ýsmet Ýnönü 'ye yollayacaðý mektupta sözü geçen antlaþma bu antlaþmaydý. Hani, Johnson'un bizim verdiðimiz silahlarý ulusal çýkarlarýnýz için kullanamazsýnýz, biz izin vermedikçe elinizi bile süremezsiniz diye yazdýðý mektup."

Küçük bir hatýrlatma...

Ýnönü bu mektuptan sonra kýzarak "Yeni bir dünya kurulur, Türkiye de bunda yerini alýr" demiþti.

Ýlk bakýþta bu söz hepimizin gururunu okþar, zira baðýmsýzlýk tedaileri vardýr.

Fakat, günün sonunda, ülkeyi bütün kurumlarýyla ABD'ye teslim eden, daha sonraki süreçte de darbelerin stratejik alt yapýsýný oluþturacak anlaþmalarý imzalayan Ýnönü yani CHP iktidarýydý.

Ve her darbenin kýlýfý Atatürkçülük oldu.

Yani bütün darbeler, Atatürk devrimleri adýna yapýldý.

Ne var ki, her darbeden sonra ABD emperyalizmi ülkeye daha fazla yerleþti.

12 Eylül darbesinde Paul Henze'nin "bizim oðlanlar baþardý" sözü boþuna söylenmedi söz gelimi.

12 Eylül ile birlikte ne oldu?

Ülkenin çoðunluðu büyük bir kapatýlma yaþarken, iþkenceler görüp daraðaçlarýna gönderilirken Apocular ve FETÖ'cüler kendilerine yol buldu.

Darbe öncesi sol gruplar içinde bulunan, hatta Filistin kamplarýnda terör ve tedhiþ eðitimi alan birçok militan, sonraki süreçte birden liberal oldular ve ülkenin siyasetini ve kültürünü tahkim ettiler.

Bunlardan bir kýsmý þimdilerde DEM partisinde etnikçilik yapýyorlar.

Baþka bir þey daha oldu... Kimse kýzmasýn söylemek zorundayým.

Atatürkçülük ve Kemalizm, Amerika'nýn deregülasyon politikalarý çerçevesinde yeniden tahkim edildi.

Ýþin tuhaf tarafý, özellikle 90'lý yýllarda yaþanan örtülü darbelerin, çatýþmalarýn zeminini de bu tahkimat þekillendirdi.