Pazar- Pazartesi günlerindeki yazýlarýmý, 15 Temmuz Hýyaneti'nin 8. yýldönümü dolayýsýyla yazmýþtým. Ve sonraki yazý günüm de 17 Temmuz 2024 Çarþamba günü idi. Onun için de, pazartesi günü yazýmýn sonunda, 16 Temmuz gününün, Hicrî- Qamerî 1446 yýlýnýn Muharrem ayýnýn 10. günü olduðunu hatýrlatmýþtým. 10 Muharrem, yani, Yüce Peygamber'in torunu Hz. Huseyn'in ve sýrf Peygamber torunu olmasý dolayýsýyla, Emevî sultaný Yezid b. Muaviye tarafýndan katlettirildiði gün..
Bu konuya çarþamba günü deðinmek ümidimi dile getirmiþtim. Ancak, bu 10 Muharrem gününü sessiz geçip, bir gün sonraya býrakmaya gönlüm izin vermedi. Ayrýca, yarýna yetiþeceðimize dair bir garantimiz de yok..
Bu vesileyle, 10 Muharrem yazýsýna baþlayabilirim..
*
Sanýyorum, 1975-76'lardaydý.. Günlük yazýlar yazdýðým Millî Gazete'de, 'Muharrem Çýðlýklarý ' baþlýðýyla bir makale yazmýþ ve þimdi deðineceðim konu etrafýndaki müþahede, tesbit ve temennilerimi dile getirmiþtim.. Þimdiki gibi dijital imkânlar olmadýðýndan, o eski yazýlarýmýn çoðu elimde deðil, þimdi..
1978-79'larda, Ýran'da, Þah M. Rýza Pehlevî aleyhinde baþlayan ve bütün dünyayý hayretlere düþüren dev protesto gösteriler, bütün büyük þehirlerde, önde çarþaflý hanýmlar ve arkada erkekler, milyonlarý buluyordu.. 'Allah'u Ekber!.' feryatlarýyla yürüyen bu milyonlarýn üzerine Þah düzeninin askerlerince açýlan ateþlerle yüzler- binler deðil, on binler öldürülüyordu.. Ki, ölümlerin sayýsýnýn 100-150 bin arasý olduðu ifade edilir..
'Allah'u Ekber!' nidâlarýndan ayrý olarak, diyebilirim ki ikinci sýradaki þiar/ (slogan)'lardan olan ve de (Hedefimiz Ýslâmî Vahdet / Ýslam Birliði..) mânâsýnda, 'Lâ Þiîyye- Lâ Sunniyye.. Vahdet-i Ýslâmiyye..', (Þiîlik- Sünnîlik yok.. Ýslamî vahdet!.) nidalarý âsûmana yükseliyordu...
*
Bu sözlere hangi müslüman karþý çýkabilir?
Evet, ama, þiîlik /alevîlik ve sünnîlik neydi?
'Sünnîlik' demek, Ýslam'ýn anlaþýlmasý , yorumlanmasýna ve yaþanmasýnda Hz. Peygamber (S)'in söz ve hareketlerini esas alan cereyan demekti.. Ama, meðer bunlarý esas almayan bir Þiilik ve Þii Müslümanlýk mý vardý?
Kezâ, taraftarlýk etmek mânâsýna gelen þiîlik ve alevîlik de Hz. Ali'yi sevmek ve ona taraftarlýk etmek mânasýndaki cereyan demektir. Ama, meðer, Hz. Ali'yi sevmek ve onun yolunu takib etmek mânasýnda 'Alevi' olmayan Sünni, Müslüman mý vardýr? Ayný þekilde, Sünnîlik de, Kur'an'ýn, Ýslam'ýn anlaþýlmasýnda Hz. Peygamber'in söz ve hareketlerini aslî ölçü kabul etmeyen Þii Müslümanlar mý vardýr? Yani, Þii Müslümanlar da gerçekte Sünnîdirler ve sünnîler de Þiîdirler..
Ýþte o zaman, 'Ama.. Þey.. Yani..' gibi indi mülâhazalarla, hiçbir þer'î temeli olamayan yorumlar dile getirilmeye baþlanýr.. Çünkü, tarihin tortularý bu isimlendirmelere, Müslümanlara zarar veren yeni mânâlar yüklemiþtir. Sonraki asýrlarda, geliþtirilen birtakým yaklaþýmlar maqabl'e, önceye teþmil edilmeye çalýþýlýr.. Halbuki, Hz. Âli'nin, ve Hz. Huseyn'in Hz. Peygamber'den aldýðý ýþýktan daha parlak bir özelliði var mýdýr? Câhil kimseler dýþýnda, böyle bir iddiada bulunabilecek bir Müslüman tasavvur olabilir mi? Þiî Müslümanlarca da sevilerek okunup dinlenen bir ilâhî'deki, 'Ay Ali'dir, gün (güneþ) Muhammed..' ibaresi, her þeyi yerli yerinde ne güzel ifade eder..
Hz. Peygamber'in irtihalinden, dünyamýzdan ayrýlýþýndan sonra, Hz. Ali'nin, kendisinden önceki ilk üç Halife ile bir ihtilafý olmuþ mudur ki, tarihin daha sonraki dönemlerindeki bir takým acý hadiseler cereyan etmiþ olsa bile, o acýlarý maqabl'e teþmil ederek, bütün bir Asr-ý Saadet'i de karartmaya çalýþmanýn nasýl bir mantýðý vardýr?
*
Lübnanlý büyük Þii Müslüman âlim, merhûm Allâme Muhammed Fazlullah'ýn, vefatýndan önceki son yýllarýnda yaptýðý bir konuþmada, baþta, 'Hz. Fatimâ'nýn kaburga kemiðinin kýrýldýðý' iddiasý olmak üzere, þiî kültüründe, 'tarihî gerçek adýna..' diye anlatýlanlarýn tarihen de, aklen ve mantýken de bir dayanaðý yoktur..' þeklindeki sözlerini reddedecek baþka bir þiî Müslüman âlimi olmamýþtýr. Ama, hâlâ da, nice 'mersiye /aðýt' okumalarda, 'Ey pehluyu þikeste Duht-i Peygamber / Ey, kaburgasý kýrýk Peygamber Kýzý..' diye bir aðýt okunmaya baþlar baþlamaz, gözyaþlarý sel olmuyor mu?
Dahasý, 'Kerbelâ Faciasý' üzerine, kalbi yanmayan, aklý baþýnda bir Sünni Müslüman tasavvur olunabilir mi?
*
1979'daki Ýslam Ýnkýlabý Hareketi'nin en önemli âlimlerinden olan ve o inkýlabýn birinci yýlýnda, Ýslam düþmanlarýnca katledilen Âyetullah Murtezâ Mutahharî, 'Hamâse-i Huseynî' ismiyle yazdýðý 3 ciltlik eserinde, Hz. Huseyn'in Kerbelâ'da þehadetiyle sonuçlanan büyük zulüm üzerine, son asýrlarda yapýlan tuhaf mâtem merasimlerinin ilk asýrlarda asla olmadýðýný ve Þah Ýsmail ve sonrasýnda yýðýnla hurafeler karýþtýrýlarak yapýlan merasimlerde Hz. Huseyn'e yapýlan zulmün, Yezid ve rejiminin yaptýðý zulümden daha hafif olmadýðýný, Kerbelâ ziyaretlerinde okunan 'ziyaretnâme'lerin Kur'an'ýn yerine geçtiðini; 'âdâb-ý din' yerine, 'âdât- ý din'in (din adýna bir takým adetlerin) yerleþtirildiðini de yazmýþ ve 'Ýlk Halifeler, Hz. Peygamber'in Halifeleri deðil miydi ki ve de Peygamber Hanýmlarý, Kur'an hükmüyle, Umm'ul-mu'minîn (müminlerin annesi) iken, onlar aleyhinde nasýl konuþulabilir? Þiîlik veya Sünnîlik adýna câhil veya kasten saptýrýcý olanlarýn rivayetlerini ne zamana kadar tekrar edip duracaðýz?' demiþti.
Ve, Ýslâm ve Müslümanlara düþmanlýklarý yüzünden, bütün emperyal- þeytanî güçler kendi aralarýndaki nice düþmanlýklarýný kenar koymuþken; Müslümanlar 'tek millet' olduklarýnýn idraki için daha ne bekliyorlar?
Bu konuda, Muhammed Ýqbâl'in 'Kerbela Faciasý'nýn Esrarý' üzerine yazdýðý ve her Müslümana yüksek idrak bahþeden þiiri hatýrlamak bile yetmez mi?
-Bu konuya, yarýn da devam edelim, inþaallah..-
*