Bugünün ‘sefir-i kebir'leri de, iç siyasette rol almak iştahındalar..

Önce bir NOT: Tayyip Bey ve refikasının Covid-19 salgınından nasiplerini aldıkları yönündeki haber ardından, dudakları dualı milyonlar, onların şifâ bulmaları için niyazlardaydılar..

Ama, sosyal medyada tedavüle konulan çirkin mesajları ve hakaretleri ciddîye almaya bile gerek yok.. Çünkü, kötü bir taifeden beklenmeyen sözler değil, o hakaret ve beddualar.. Bu vesileyle belirtelim ki, hastalıklardan medet uman o saygısız kişiler hakkında kanunî takibât yapılması, Tayyib Bey'in şahsî şikayetinden değil, 'Cumhurbaşkanlarına vazife yaptıkları sırada hakaretin cezalandırılmasını öngören kanun' gereği olup, savcılıkların re'sen / yani başka bir makamdan emir almaksızın yerine getirmeleri gereken bir kanunî sorumluluktan kaynaklanıyor.

Tayyib Bey ve refikası hanımefendiye Allah'u Teâlâ'dan şifâlar niyaz ederek..

**

Ve hassas bir emperyal oyunun ayak sesleri..

İBB'nin mâlûm Başkanı'nın, İngiliz elçisiyle ve resmî de değil, özel bir yerde ve alenî olmayan bir görüşme yapmasını gayet normal gören eski bir başbakan ve muhibbânı başta üzere, konunun taşıdığı fitne ve entrikaları anlamamakta ısrarlı olanlara söyleyecek bir sözümüz yok..

Şimdi de, Amerika'nın yeni Türkiye b.elçisi Flake de, KK Bey'den de önce, İBB Başkanı'yla resmî makamında görüşmüştür ki, bu görüşme üzerinde daha bir durulmayı gerektiriyor.. İBB Başkanı anlaşıldığı kadarıyla, çıtayı iyiden iyiye yükseltmek hevesine kaptırmış kendisini; 2023 seçimleri için..

*

Bu konular tarihimizde yeni değil..

Hele de son 200 yıldır, hemen hemen bütün Müslüman coğrafyalarında kimlerin hani makamların başına getirilmesi konusunda, uzun vâdeli planlar ve entrikalar yaptığı bilinen Birleşik Krallık (İngiltere) ve Birleşik Devletler (B. Amerika)'nın, emperyal sistemlerini tesadüflere bırakmadıkları biliniyor.

Hattâ merhûm Turgut Özal, 1990'ların başında, C. Başkanı olarak yaptığı bir konuşmada, Türkiye'de 10-15 yıl sonrasında kimin Genelkurmay Başkanı olacağı konusunda bile Amerika'nın planlar yaptığını açıkça dile getirmişti...

Böyleyken, Avrupa'nın, Hristiyan dünyasının 'Duvel-i Muazzama' denilen güçlü devletlerinin Osmanlı ve bugünkü Türkiye'nin sadece dış değil, iç siyasetinin belirlenmesinde de nasıl etkili oldukları nasıl unutulur?

İttihad- Terakki kadrolarının Osmanlı sistemimin kılcal damarlarına kadar sızdığı 1900'lerden itibaren Osmanlı Devleti'nin parka parka ediliş ve onun enkazı üzerine hangi rejimlerin getirilişinde İngiliz emperyalizminin nasıl etkili olduğunu anlamak isteyenler, sadece resmî ideolojinin hazırlatıp kanunî zırhlar içine alarak gerçek diye okuttuğu tarihi değil, meselâ Kâzım Karabekir'in hâtırâtını da okusalar belki, Müslüman dünyasının asırlarca kalbgâhı mesâbesinde olan bu coğrafyada ne büyük oyunlar oynandığını daha iyi anlarlar. Elbette, Osmanlı'nın Şark Orduları'nın ünlü Kumandanı Karabekir Paşa'nın beyanları karşısında, 'Onun hakkında derhal akıl doktorları harekete geçmeli..' diyen de olmadı değil.. Çünkü, sadece onun yazdıkları- söyledikleri gerçek idi, resmî tarih başka türlü şekillendirilmişti.. Halbuki, o resmî tarihe kaynak teşkil eden meşhur bir kaynağın, uzuuun bir hitabenin sadece yanlış değil, hattâ yalan olması açısından, 'tarihî belge' niteliğinde bile olmayıp, sadece bir 'siyasî belge' olduğunu Şevket Süreyya açıkça yazmıştı, 1976'de; ölümünden birkaç ay önce, Milliyet'te... Ama, niceleri o yazıyı görmezden gelmişlerdi..

Bu konular bugün de konuşulamıyor..

*

Dahası..

İran Şahı Rıza Khan'ın Türkiye ziyareti sırasında, ev sahibi ve de İngiliz B. elçisi Sir (sör unvanlı) Percy Loren'le üçlü poker oynayıp, (evet-evet, yanlış okumadınız, 2 Devlet Başkanı ve onlarla poker oynayan kişi ise, Birleşik Krallık/ İngiltere'nin büyükelçisi!!!.); her üçünün de birer parti kazanmasından, İran, Türkiye ve İngiltere'nin gelecekte dost ve müttefik olarak kalacaklarını neticesini keramet izhar eyler gibi beyan edenin kim olduğunu bilmeyenler, Yakub Kadri'in 'Zoraki Diplomat' ve 'Politika'da 45 Yıl' gibi kitaplarını okuyup öğrenebilirler..

Dahası, o 'Sir /Sör' unvanlı kişi de hâtıratını yazdı.. O hâtıratta, büyükelçi Loren'in, İngiltere Hariciye Vekili Lord Halifax'a yazdığı bir resmî yazı vardır ki, o yazı, 'Adamımız, (... filan ülkenin) idaresini üstlenmeyi nasıl kabul etmedi?' başlığı altında etkili bir İngiliz gazetesinde yayınlandığında, bizdeki mâlûm çevreler, o iddianın bir şaka olduğunu yazarak konuyu geçiştirmişlerdi, 54 yıl öncelerde...

*

Bu anlatılanlar, bazılarınca doğru olup olmadığı ve çok geride kaldığı gerekçesiyle geçiştirilebilir..

Ama, dünlerde yaşananlar işte bugünlerde de yaşanıyor.. İngiliz ve Amerikan büyükelçileri, dolaylı değil, parmaklarını gözümüze sokarcasına uzatıp, iç siyaseti tanzim etmeye çalışıyorlar; 2023'deki Başkanlık seçimi öncesinde.. Amerikan Başkanı Biden, 'Ortadoğu'da Irak ve Suriye'de , Doğu Akdeniz'de, Libya, Kafkaslar'da ve diğer yerlerde Amerikan siyasetlerine ve menfaatlerine zarar veren bir siyaset takip eden Tayyib Erdoğan'a bedel ödettirilmeli..' diye açıkça söylediklerini daha başka nasıl sahneye koyacaktı?

Evet, emperyal -şeytanî güçler, Osmanlı'nın son 200 yılında olduğu gibi, iç siyaset sahnesinde rol almaya ve oyun oynamaya yine heveslendiler.

Bu konular dile getirilince, 'stratejik sığlık' içinde olan birileri, yazık ki, kendi geçmişini de inkâr edercesine, -bırakalım uzak tarihi-, sadece son asrın oyunlarını bile, bir masal gibi değerlendirip, 'tarih saptırmacılığı ve kara propaganda' olarak niteliyor, tarihe atfen yazılanları..

(O konuya da önümüzdeki yazıda değinelim, inşaallah..)

*