Ýngiltere’de bulunan Bailey’s Women’s Prize for Fiction adlý inisiyatif, her yýl kurmaca edebiyat alanýnda kadýn yazarlarý deðerlendirir. Bir süre önce 19 yükselen kadýn yazardan, onlara en çok esin veren yapýtlarý anlatmalarýný istedi. Seçtikleri yapýtlar üzerinden bir sosyal medya kampanyasýyla en etkili kadýn yazarý belirledi. Sadece Ýngilizce edebiyattan romanlarý içine alan bir seçme yapýldý. ABD, Kanada, Avustralya ve Güney Afrika’yý da kapsadýðý, hatta önde gelen Hintli yazarlarýn bir kýsmý Ýngilizce yazdýðý için oldukça geniþ bir çevre üzerinden deðerlendirme yapýldý.
#thisbook hashtag’in kullanan binlerce kiþinin katýldýðý anketin sonucunda Harper Lee’nin yazdýðý “To Kill a Mockingbird / Bülbülü Öldürmek” birinci seçildi. Lee’nin ilk romaný, yayýnlandýðý 1961 yýlýnda best seller olduðu gibi Pulitzer baþta olmak üzere bugüne dek çok sayýda önemli ödüle deðer görüldü. Hemen sinemaya uyarlanan “Bülbülü Öldürmek”in filmi de çok baþarýlý oldu; üç Oscar kazandý.
Bu müthiþ baþarýnýn ardýnda romanýn eþsiz bir duyarlýlýkla ayrýmcýlýk ve adaletsizlik temalarýný iþlemesi yatýyor. Harper Lee, çocukluðunda tanýk olduðu bir olaydan yola çýkarak yazdý ilk romanýný. ABD’de ýrkçý bir rejimin devam ettiði dönemde ýrk ayrýmýný, adaletsizliði, önyargýlarý, hukuksuzluðu, acýmasýzlýðý çocuklarýn gözünden aktaran ve bir masumun günahýný almayý ‘bülbül öldürmek’ metaforuyla anlatan kitap hala daha güncelliðini ve etkisini koruyor. Din, mezhep, ýrk, milliyet, soy, cinsiyet, zihinsel ve fiziksel durum, dil, siyasi görüþ ayrýmý gözetenlerin karþýlarýndakileri deðil kendilerini alçalttýðý pek çok bilimsel yapýttan daha net gösterir “Bülbülü Öldürmek”.
H H H
Bazý þaþýrtýcý eksiklerine raðmen “okunasý” bir liste oluþturulmuþ. Etkili kadýn yazar deyince, bu kadar feminist ve eylemcinin arasýnda hiçbir Virginia Woolf kitabýnýn yer almamasý tuhafýma gitti. Mary Shelley ile Ursula K. Le Guin de olsaydý iyiydi, en azýndan fantastikleri temsilen ikinci sýrada Kanadalý feminist yazar Margaret Atwood’un “The Handmaid’s Tale / Damýzlýk Kýzýn Öyküsü” var. Üçüncü sýradaki Charlotte Bronte’nin “Jane Eyre”i ile beþinci sýradaki Emily Bronte’nin “Wuthering Heights / Uðultulu Tepeleri” arasýna kim girmiþ dersiniz? Tabii ki “Harry Potter” ile J.K. Rowling. Etkili olduðuna ne þüphe ama birkaç yýl içinde bu dizi demode olurken Agatha Christie ilelebet hatýrlanmayacak mý?
Altýncý sýradan Jane Austen’in “Pride and Prejudice / Aþk ve Gurur”u, Daphne du Maurier’in “Rebecca”sý, Louisa May Alcott’ýn “Little Women / Küçük Kadýnlar”ý ile devam eden liste dokuz ve onuncu sýralarda beni mahçup ediyor. Dona Tartt’ýn “The Secret History” ve Dodie Smith’in “I Capture the Castle”ýný okumamýþým... Smith’in meþhur “One Hundred and One Dalmatians / 101 Dalmaçyalý”sýnýn da sadece filmlerini izlediðimi fark ediyorum þimdi...
14. ve 15. sýralarda da Lionel Shriver’ýn “We Need To Talk About Kevin / Kevin Hakkýnda Konuþmalýyýz” ve Audrey Niffenegger’in “The Time Traveller’s Wife / Zaman Yolcusunun Karýsý”ný film olarak izleyip kitabýný okumama mahcubiyetine uðruyorum...
Listenin geriye kalaný olaðanüstü yazarlarýn olaðanüstü kitaplarýndan oluþuyor. 11, 12, 13. Sýralarda Sylvia Plath’ýn “The Bell Jar / Sýrça Fanus”, Toni Morrison’ýn “Beloved / Sevgili” ve Margareth Mitchell’ýn “Gone with the Wind /Rüzgar Gibi Geçti”si var. 16. sýradan aþaðý “Nerede kaldýlar?” dediðiniz yazarlar var: “Middlemarch” ile George Eliot, “I Know Why the Caged Bird Sings” ile Maya Angelou, “The Golden Notebook / Altýn Defter” ile Doris Lessing, “The Color Purple / Renklerden Moru” ile Alice Walker ve “The Women’s Room / Kadýnlara Mahsus” ile Marilyn French.
Bülbülü yaþatan bir liste olmuþ nihayetinde...