Büluða erip rüþde ermeyince

Evlilik, cinsellik deyince tartýþýlacak pek çok baþlýk var, güncel gerilime konu olan mesele de onlardan biri. Konuya bir pencere de ben açmak istiyorum. Þöyle ki: 

Aile mahkemelerinde boþanma dosyalarý dað gibi yýðýlmýþ durumda. Parçalanmýþ aile gerçeði, bizim toplumumuzu da sarsmaya baþlamýþ bulunuyor. “Ailede sancý” gibi hayati bir gündem, toplumu da, devleti de alarm durumuna sevk ediyor.

Batý’da bu, çok önceleri baþladý ve þimdi neredeyse “Aile kurumunun dibe vurduðu” bir olgu yaþanýyor. Bizde aile kurumu saðlam kabul edilirdi, þimdi “çatýrdýyor” feryatlarý yükseliyor.

Demek ki, aileyi kuran bireylerin (kadýn - erkek) iletiþiminde ciddi sorunlar yaþanýyor.

Bu insanlarýn büluð yaþýna erdiklerinden, yani cinselliklerinin uyandýðýndan kuþku duyulmayabilir. Bu alanda sorunlar çýkarsa -ki çýkabiliyor- onlarýn da tedavisi önemli ölçüde saðlanabiliyor.

Evlilik kurumundaki sancýnýn, büluðdan ziyade rüþdle baðlantýlý olduðu söylenebilir. Rüþd nedir? Rüþd, kiþiliðin olgunlaþma seviyesidir. Mecelle’de rüþdle ilgili þu kayýt düþülmüþtür:

“Doðru yolu bulma, akýllý davranma, akýl ve ruh bakýmýndan olgunlaþma, iyilikleri elde edebilecek olgunlukta olma; malýný korumak için gerekli tedbirleri alan ve saçýp savurmaktan korunan kimsenin vasfý anlamýnda bir Ýslâm hukuku terimi. Bu vasfa sahip olana reþîd denir. Reþîdin zýddý sefihtir. Sefîh; aklý baþýnda ve temyiz gücü tam olmasýna raðmen, malý üzerinde akýl ve mantýk dýþý tasarruflarda bulunan kimsedir” (Mecelle, mad, 946, 947).

Benzeri çerçevede “Akýl sahibi” anlamýna “Âkil” kelimesi de kullanýlýr, ancak “Rüþd” daha dini bir muhtevaya sahiptir. Mesela Ýslam’ýn ilk dört halifesinden bahsedilirken “Raþid halifeler” ifadesi kullanýlýr ki bu “Âkil halifeler” demek deðildir.

Sorunun önemli ölçüde evlilik söz konusu olduðunda kiþilerin reþid olup olmadýðýna bakýp bakmadýðýmýz noktasýnda toplandýðý söylenebilir.

Peki rüþd nasýl tespit edilecek?

Türkiye’de veya dünyada bunun bir kriteri yok. Biz sadece kadýn veya erkeðin “rüþd sahibi olduðunu farz ediyoruz” ve evlilik kararý veriyoruz.

Acaba rüþd yaþý nedir? 14 mü, 24 mü?

Bakýyorsunuz “çocuk” diye nitelediðiniz kiþi, 14’ünde reþid olmuþ ama 24’ünde, 34’ünde, 64’ünde birisi rüþdüne ermemiþ. Olmaz mý? Engelli bir kýz çocuðuna tecavüz eden adam, 80’inde olsa ne yazar? Adam mýdýr o? Yoksa hayvandan daha rezil bir mahluk mu?

Olay sadece evlilik baðlamýnda ele alýnýyor. Halbuki, iþin bir baþka boyutunda “cinsellik” gibi disipline edilmediði takdirde insaný her türlü vahþetin içine sürükleyecek olan güdünün nasýl terbiye edildiði konusu var.

Sorun dünyada da kendi ülkemizde de þu:

Ýnsanlarýn, iklime, coðrafyaya ve cinsiyete göre farklýlaþmakla birlikte 10-15 yaþlarý arasýnda büluða erdiði, yani cinselliklerinin uyandýðý söylenebilir. Son zamanlarda medya vs.deki uyarýcýlarýn, beslenmenin etkisiyle büluð yaþýnýn çok daha aþaðýlara indiði tarzýnda da bir kanaat var.

Þimdi dünya, uyanan bu cinselliðin evlilik zamanýna kadar kiþi hayatýnda nasýl varolacaðý meselesiyle ilgileniyor. Cinsellik potansiyel olarak var. Bu kaçýnýlmaz. Peki nasýl yansýyacak bu erkek- kadýn iliþkilerine...

Bu dönemde ortaya çýkan en derin problem, “istenmeyen hamilelik” ve ondan kurtulma yöntemi olarak kürtajla çocuk aldýrma olayý. Her iki durumun varlýðý da bir gerçek. Özellikle Batý’da (bizde ne kadar oldu bilmiyorum) annelerin evden çýkarken kýzlarýna prezervatif vermelerinin istenmeyen hamilelikleri önleyemediði ve “çocuk anne” olgusunun Batý’yý sarstýðý biliniyor. Bu tarzdaki bir cinsellik yöneliþine halen bizde tepkilerin geliþmemiþ olmasý da þaþýrtýcýdýr.

Meseleye Ýslam’ýn getirdiði ölçülere gelmeden bile, insani - toplumsal duyarlýlýkla ele alýnmasý kaçýnýlmaz bir yýðýn sorun var.

Eðer insanlarýmýza veya insanlýða, büluð ile birlikte rüþdü de kazandýramazsak, bunun içinden tecavüz de çýkar, aile daðýlmalarý da, istismar da... Her türlü rezillik de...

Bir yandan kötü adamý kontrol altýna almaya çalýþýp, diðer yandan dizginsiz bir cinselliði savunmak ise en çarpýcý çeliþkiyi oluþturuyor.