Bundan sonrasýný anlatan bir hafta

2013 yýlýnýn ilk haftasýný bitirdik; çok ilginç oldu bu ilk hafta, bu yýlýn nasýl geçeceðini ve bu yýlýn aðýrlýklý gündemini ortaya çýkardý bence. Öncelikle yeni yýlýn ilk saatlerinde ABD’nin ‘mali uçurumun’ kenarýndan döndüðü haberi geldi. Bu konuyla ilgili sanýyorum sayýsýz yorum yapýldý ve yapýlýyor; buna baðlý olarak bir de borç tavaný meselesi var. Ancak bu kronik ‘Amerika meselelerinin’ bence özeti þu; ABD, ilk Obama döneminde 2013’te baþlayan yeni dönemin hazýrlýklarýný, krizin dinamiklerini de kullanarak, yaptý ve þimdi yeni bir yola giriyor. Nedir bu yol?  

2. Dünya Savaþý’ndan sonra kurgulanan ve ABD’nin küresel hegemonyasý öncülüðünde sürüklenen ulus-devletler hiyerarþisi bozuluyor; yeni bir ekonomik-siyasi sistemin temelleri geliyor. Aslýnda bu yeni yapýlanmanýn ilk dinamikleri doksanlarýn baþýndan itibaren dünyanýn üretim dengelerinin doðu lehine bozulmaya baþlamasý ile ortaya çýkmýþtý. Ýlk önce üretim merkezleri emeðin görece ucuz olduðu geliþmekte olan Asya’ya kaydý ama sermaye hiçbir zaman durgun su olmamýþtýr, olamaz da zaten. Sermaye ile serveti birbirinden ayýran budur. Asya’ya daha ucuz üretim maliyetleri için giden sermaye ilk önce buradaki politik ve sosyal yapýyý yerinden oynattý sonra hýzla dönüþtürmeye baþladý. Mesela Çin ‘Komünist’ Partisi Merkez Komitesi’ni piyasanýn doðru iþlemesini saðlayacak bir gözetim ve denetim mekanizmasýna dönüþtürdü. Bu hýzlý dönüþüm, bir müddet sonra Doðu’yu kendine getiren ve Doðu’nun idare etmeye baþladýðý baþka bir sürece dönüþtü. Artýk geliþmekte olan Asya’ya yalnýz emek verimliðini öne çýkartan üretim süreçleri, Batý’nýn vazgeçtiði geleneksel sektörler gelmiyordu; Ar-Ge merkezleri ve yatýrýmlarý da Doðu’da olmaya baþlamýþtý. Çünkü hýzla ileri çýkan iletiþim teknolojileri, Batý tarafýndan denetlenemiyor ve bilgi, en ücra köþeleri bile barajdan boþalan suyun hoyratlýðýný andýrýr bir coþkuyla binlerce yýlýn birikimiyle dolduruyordu.

Bu süreç, kimsenin yirmi yýl önce yüzüne bakmadýðý Asya’nýn teknoloji, sanayi devlerini ve onlarýn markalarýný ortaya çýkardý. Bugün Avrupa’nýn artýk hayal bile edemediði Asyalý teknoloji ve otomobil markalarýnýn satýþlarý denetlenemeyen bu hýzlý geliþmenin sonucudur. Bu çýkýþ ilk önce, sistem dolara dayalý bir para ve finans sistemini öngördüðü için, ABD’yi kolay finanse etti. Asya’nýn verdiði fazlalar ABD kaðýtlarýna ve dolara gidiyor ve sistem bugünlerde bozulmaya baþlayan geçici bir ‘saadet zincirini’ ilk olarak o yýllarda ortaya çýkartýyordu. Ancak, dengeler yalnýz Asya’da deðil Avrupa ve Avrupa’nýn doðusunda yani Türkiye’den baþlayarak Ortadoðu ve Afrika geniþ hinderlantýnda da bozuluyordu. Türkiye, yeni bir yola girerken, ayný zamanlarda Avrupa’da, zorunlu olarak, Euro’ya geçiyordu. Ancak, iletiþim teknolojilerinin sürüklediði deðiþim ayný hýzla siyasi ve hukuki yapýlarý dönüþtüremiyordu. Avrupa Euro’ya geçiyor ancak ortak mali sistemi ve ötesini yani siyasi bütünlüðü, Avrupa Anayasasý’ný ortaya çýkartarak saðlayamýyordu. Avrupa’daki kriz yalnýz ekonomik deðil siyasiydi ve ‘eski’ sistem AB ve ABD’de ayný anda çöküyordu. Yukarýda söylediðimiz gibi, 2013’ün ilk haftasý, bütün bunlara baðlý olarak, ABD’nin artýk karþýlýksýz dolar ve militarizmle örülmüþ ‘kof’ hegemonyasýnýn sonuna gelindiðini bize gösterdi. ABD, kendisi için de en ‘hayýrlý’ olanýn hegemonyayý paylaþmak olduðunu anladý ve içeride büyük bir konsolidasyon yaparak geri çekiliyor.

Talabani sonrasý ve barýþ

Türkiye’de de, sistem 2001 kriziyle týkanmýþ ve dünya ile bütünleþmek isteyen yeni bir dinamik bu týkanýklýðý aþmak için ortaya çýkmýþtý ama eskinin hukuki ve siyasi yapýlarý, bildiðiniz gibi, direndiler. Bu direniþin elindeki en önemli kozlardan birisi Kürt meselesi idi. Sorunun çözümünü, Kürtler’in iradelerinden baðýmsýz olarak, çeþitli ve kanlý senaryolarla engellediler.

Dün Irak Cumhurbaþkaný Talabani’nin ölüm haberi geldi ama yine yalanlandý ancak malum son yakýn gibi. Talabani bir tutkaldý. Talabani’den sonra Maliki karþýtý cephe geniþleyecek ve Irak Kürdistan’ý için baðýmsýzlýktan baþka çare kalmayacak. Bu, Türkiye’nin de çýkarýna bir geliþmedir. Bu geliþme, ayný zamanda, Kürt sorununda bugün hýzlanan çözüm süreci için en önemli sigortadýr. Kürdistan için de Türkiye’den baþka çýkýþ yoktur.

Sonuçta, dünyanýn yoksullarý, yani dünyanýn doðusu ve güneyi dünyaya yüzlerce yýldan sonra yeniden ortak oluyorlar. Þu son otuz yýlda dünyanýn üretim dengeleri deðiþti, doðu batý arasýndaki fark azaldý; kýtalar, ülkeler arasýndaki farkýn azalmasýndan sonra sýra, tam þimdilerde, ülkelerin, birbirine yakýn bölgelerin sýnýfsal farklýlýklarýnýn azalmasý sürecinde... Tabii ki zenginlerden daha fazla vergi alýnacak, tabii ki Kürtler ve bölge halklarý doðal zenginliklerine sahip çýkacaklar. Bu yüzden bugün barýþa en yakýn olduðumuz gündür.