Bunlar da dil sürçmesi olsun

Baþbakan Erdoðan’ýn “tek din” sözünün dil sürçmesi olduðunu söylemesi önemli. Çünkü bu yaklaþým totaliterdir; özgürlükçü deðil. Ýlk bakýþta þaþýrtýcý görülebilir, ama “tek din”, ittihatçý Kemalist bir slogandýr; Ýslami deðil.

Osmanlý da deðil.

Eðer Osmanlý çeþitliliði kötü görüp “tek dil,” “tek din” diye “tekleseydi”, tarih kitaplarý muhtemelen “Bilecik civarýnda kýsa bir süre yaþamýþ küçük bir beylik” olarak bahsedecekti ondan. Teklemeye kalkýþmadýðý için 600 sene yaþadý Osmanlý.

Onu batýranlar tam da tekleþtirmecilerdi.

Maalesef Kemalist resmi ideoloji ve onun zorunlu eðitiminin “mabetleri” olan okullar hepimizi, onun karþýtlarýný bile bir þekilde etkiledi.

Bu anlamda dil sürçmelerimiz, belki de bir bilinç sürçmesini ifade ediyor.

En demokrat insanlarýn bile bazen kendilerinin de yanlýþ olduðunu kýsa zamanda fark ettikleri savrulmalarý bu yüzden.

“Hepimiz Kemalistiz” demiþtibir arkadaþým, maalesef doðru...

***

Þirketler deðil muhasebeciler cezalandýrýlsýn!

Takým tutmam, futboldan anlamam ama orada doðru gitmeyen bir þeyler olduðunu anlýyorum.

“Bize göre tüzel kiþiler cezalandýrýlmamalý. Gerçek kiþiler cezalandýrýlmalý. Sen tüzel kiþiliði cezalandýrýnca oraya gönül veren milyonlarca insaný cezalandýrýyorsun” diyor Baþbakan Erdoðan.

Katýlmýyorum.

“Gönül veren milyonlarý” cezalandýran, þikeyi yapandýr; hukuku uygulayan deðil.

“Kendi hesabýna þike” olmaz. Þike zorunlu olarak kolektif bir suçtur ve o sahtekarlýðýn takýma puan, para ve kupa gibi getirileri var.

Eðer böyle bir yaklaþýmý benimseyeceksek, “vergi kaçýran holdingler deðil, onlarýn muhasebecileri cezalandýrýlsýn” diyene itiraz edebilir miyiz?

***

“Bize helaldir, Fransa’ya haram!”

Türkiye’yi AB’ye istemiyor diye Fransa’ya “maç esnasýnda kurallar deðiþmez. Maç baþlamýþtýr ve kurallar aynen iþler” diyor Baþbakan Erdoðan.

Haklý. Ama Fransa’dan yapmasýný istediðimizi kendimiz yapýyor muyuz?

Þike soruþturmasý baþlayýnca, büyük takýmlarýn cezalandýrýlmasý ihtimali belirdiðinde, aniden cezalarýn yüksekliðini keþfedip, soruþturmanýn ortasýnda iktidarý ve muhalefetiyle yasa deðiþtirmedik mi?

Ben uyarý görevimi yapayým:

Kötülüðün normalleþtiði bir ortamý elbirliðiyle inþa etmenin, içimizdeki zayýfý cezalandýrýp güçlü olan için kural deðiþtirmenin faturasý çok aðýr olacak bize.

***

Darbeciye de muhtýra verilemez.

“Genelkurmay’dan verilen cevap da gayet kibar. Kelimeler seçilerek kullanýlmýþ. Bu tür þeyler cevapsýz kalmamalý. Hakaretle eleþtiri ayný deðil” diyor Baþbakan Erdoðan.

Orduyu darbe yapmaya çaðýrmak veya suça teþvik hukuken suçtur. Hakaret de öyle. Bu durumda suç duyurusunda bulunulur, dava açýlýr, yargýlama yapýlýr.

Ama asker bürokrat lafa girmez.

Burada paylananlarýn B. Coþkun ve Ü. Kocasakal gibi faþizan/anti-demokratik zihniyetteki insanlar olmasý önemli deðildir.

Genelkurmay’ýn demokrasiyi övmesiyle sövmesinin anlamý aynýdýr: Siyasete müdahale.

Sorun onun susmasý gerekirken konuþmasýdýr. Genelkurmay Baþkaný’na hitaben “eleþtiriye tahammül edeceksin, etmiyorsan o koltuðu býrakacaksýn. Daha vahimi, Hükümet’in ona destek vermesi” diyen CHP lideri Kýlýçdaroðlu haklý diyecektim ki, o da sözün devamýný bozdu.

“Düþünmesi lazým, ‘Benim mesai arkadaþým terörist ilan edildi, Silivri’ye konuldu.’ Gýký çýktý mý?” diyerek, kutlamada acele etmememiz gerektiðini hatýrlattý bize.

Ýþimiz kolay deðil yani.