Bunlar da güya dostlarımız!

Batılıların İslamafobiasını ve Türk alerjisini anlıyoruz. Batı dünyasında Türklük Müslümanlıkla eşdeğerdir. Eskiden batıda Türk oldu demek Müslüman oldu demekti. 

Bilinçaltında hala o düşünceyi muhafaza ediyorlar.

Dolayısıyla Müslümanlığa karşı her hareket onlar için desteklenmesi gerekiyor.

FETÖ darbe teşebbüsü konusunda darbecilerin hukukunu savunma telaşı da bu anlayıştan kaynaklanıyor.

***

Tamam, onları anlıyoruz da Müslüman-Arap dünyasının tavrına ne demeli.

31 Temmuz 2016 Pazar günü eş- Şarku’l-Avsat isimli Arapça gazeteyi incelerken gözüme ‘Trump ve Erdoğan’ başlıklı bir makale ilişti. Erdoğan’a hakaret dolu bir makale.

Kendi makaleleri zannettim. Değilmiş.

Meğer Thomas L. Friedman’ın ‘Trump and Sultan’ başlığıyla 20 Temmuz’da New York Times’da kaleme aldığı makaleyi tercüme edip yayımlamışlar.

Bu gazete, dostumuz Suudi sermayeli bir gazete!

***

Makale Erdoğan muhaliflerinin ağzıyla yazılmış.

Diktatör göndermesi yaparak başladığı yazısında darbe girişimi hakkında kendine şu soruyu sormuş: ‘Kötü adamlara kötü şeyler olunca sağlıklı cevap nedir?’

Kötü adam dediği Cumhurbaşkanımız!

Sonra devam ediyor:

‘Türkiye’yi yakından takip edenler bilirler ki, Erdoğan yıllardır adım adım Türk demokrasisine darbe yapma yolunda yürüyordu.’

***

Darbenin başarısızlığına sevinmiş ama Erdoğan’ın dikta yönetimine karşı çıkan muhaliflere katılıyormuş!

Erdoğan milleti devlet dostu ve düşmanı olarak ikiye bölüp düşman yaratarak liderliğini sürdürüyormuş!

Buradan Trump’a geçiyor ve ‘o da Erdoğan taktiği uyguluyor diyor.’

***

Eş- Şarku’l-Avsat gazetesi Suudi kralı hakkında bırakın diktatör demeyi en küçük bir eleştiri kelimesi yayınlayamaz, adını saygısızca andığı an bile başına gelecekleri bilir.

Peki kralın dostu bir Cumhurbaşkanına bu denli hakaret dolu bir yazıyı kralın gazetesinde yayımlamak ne anlama gelir?!

Hadi diyelim ki gazete objektif davranmış -davranamaz ya- ve aleyhte bir yazıya yer vermiş. Fakat bu makalenin yanı sıra Kuveytli Şemlan Yusuf el-İsa isimli yazar da aynı gün benzer bir yazı yazmış. Darbeden sonra intikamcı bir yöntem izlediği gerekçesiyle Erdoğan’a karşı darbecileri savunuyor ve ‘Polis ve AK Parti’nin milis güçleri ordu komutanlarına hakaret ediyor, bu kabul edilemez’ diyor.

***

Bu yazar, Cumhurbaşkanımızın dostu olduğunu söyleyen kralın gazetesinde Erdoğan’ın yeni görevlendirmelerde partizanca davranacağını yazmış ama darbeyi tek kelimeyle bile eleştirmemiş.

Sonra ağzından baklayı çıkarmış ve Erdoğan üzerinden İhvan-ı Müslimin’e yüklenmiş ve AK Parti’yi de İhvan’ın uzantısı gibi göstermeye çalışmış.

Dahası, gerçek muhalefet olarak HDP’yi göstermiş. Hükümetin darbeye karşı aldığı tedbirleri diktatörlük alameti olarak değerlendirmiş ve devletin laiklik sayesinde ileri bir ülke olduğu tezini savunmuş. Yazısını başkanlık sistemini kötüleyerek bitmiş.

***

Yazıyı okuduğunuzda bizdeki müzmin Erdoğan muhaliflerinin ve Türkiye karşıtı batılıların kaleminden çıkmış zannedersiniz.

Özgür gazetecilik yapıyor olsalar bu tür eleştirileri anlarız ama biz yakinen biliyoruz ki eş- Şarku’l-Avsat gazetesi dahil Arap gazetelerinin büyük çoğunluğu devlet politikaları aleyhine tek kelime bile yazamazlar.

Bu makaleler darbe/işgal teşebbüsünü ve terör örgütü PKK’nın siyasi kanadını bal gibi savunan makalelerdir.

Tabii Suudi yönetiminin bu makaleden haberi olmayabilir. Olmayabilir ama biz biliyoruz ki, Suudilerin beğenmeyeceği yazıyı ne yazarlar kaleme alabilir ne de yayıncılar yayına sokabilir.

Aksi doğruysa dostlarımızdan açıklama bekleriz!