Bunlar, ne din bırakır ne de mezhep..!

Her seçimde olduğu gibi bu seçimde de bazı etnik ve inanç temelli guruplar, siyasi parti gibi gözüken organizasyonlar tarafından büyük bir suiistimale maruz kalıyorlar.

Mesleki olsun, hemşeri örgütlenmeleri olsun, birlikte aynı zihniyeti paylaşan insanların bir araya gelerek oluşturduğu yardımlaşma, dayanışma dernekleri olsun, inanç temelli oluşan örgütlenmeler olsun, toplumsal hayatımızda çok önemli vazifeler ifa ederler.

Temsil ettikleri grupların ihtiyaçlarını ve düşüncelerini, yerel veya merkezi yönetimler nezdinde dile getirir, problemleri çözmeye çalışırlar.

Fakat bu çerçevede faaliyet gösteren oluşumlar, suiistimalci sömürgenler tarafından nimet olarak algılanır ve yakın markajda tutulur.

Suiistimalciler, insanların aidiyet duygularıyla bağlı oldukları bu oluşumlardaki nüfusu kullanarak ekonomik çıkar, sosyal statü ve siyasi güç kazanmanın yollarını ararlar.

Her alanda olduğu gibi bu oluşumlarda da; ehli hizmet, fedakâr insanların varlığı gibi kötü niyetli sömürgen insanların varlığı da muhakkaktır.

Fare gibi, usul usul yaklaşır, üfleyerek soğutur, uyuşturur ve ısırırlar. Hissetmezsin, ancak kanayan yarayı fark eder, hastalığı yaşarsın. Hatta ağır bulaşıcı bir mikropsa;  dört kişinin omuzladığı imamın kayığında yol almış bulursun bedenini...

Ülke tarihinin en önemli seçimi atmosferine girdiğimiz şu günlerde de yine Alevilik ve Kürtlük üzerinden benzer sinsilikler tezgâhlanmaya çalışılıyor.

Bazı Kürtçü ve terörcü partiler de cicili bicili pozlar vererek, bir mezbahane kasabı gibi baştan aşağı bulaştıkları kan’ı örtmeye çalışsalar da, ruhlarını saran habis şeytana engel olamıyorlar. Seçim arifesi olmasına rağmen dağda bayırda milletin askeri Mehmet’e  bulaşıp karşılığını da fazlasıyla alıyorlar..!

Bir de, buna paralel olarak Alevicilik üzerinden sürdürülen ayrı bir oy sömürgenliği var.

Alevilik, ismi üzerinde, Hz. Ali yolundan gelen, o’nu en iyi yaşayan, o’na ve ali ‘ne ashabına, muhabbet duyan demektir. 

Anam babam sana feda olsun ya Resulallah diyen Hz. Ali ile uzaktan yakından hiçbir benzerliği olmadığı halde, her gün Hz. Peygamberle mücadeleyi hayat felsefesi haline getiren Alevicilerin, oluşturdukları bir illüzyonla, Alevi’leri sömürmeye çalışmaları nasıl bir acayipliktir.

***

Çoluğunun çocuğunun karnını doyurmak için tarlasını sürerken, bir boyunduruğa açlıktan kaburgası derisinden sırıtmış sıska öküzü geçirip, bir boyunduruğa da kendisi geçen Anadolu insanına saldığı vergiyi alamadığı için gözünün yaşına bakmadan elinde kalan son hayvanı da alan,  bu ve benzer bahanelerle yapılan baskılara isyan eden, çoğunluğu Alevi olan Dersim halkını yediden yetmişe katleden CHP’nin; şimdi kalkıp Alevicilik üzerinden sömürgenlik yapması da ayrı bir acayiplik...

CHP yönetimindeki devletin resmi kayıtlarına geçtiği kadarıyla 14.000, gayri resmi rakamlara göre 70-80 bine kadar uzanan bir katliamın mimarı olacaksın, uygulayıcısı olacaksın ve kalkıp Alevicilik yapacaksın. Hangi lisan, hangi edebi teknik, hangi hitabet bunu anlaşılabilir kılar.

Nasıl bir cinnet halidir ve nasıl bir ruh halidir. Hayret kere hayret milyonlarca kez hayret...

Dede kanlar içinde ortada uzanmış yatıyor, Katil de elindeki kanlı bıçakla cürmü meşhut bir halde cesedin başında sırıtarak, ben senin dostunum diyor!

Vatanını milletini seven, inançları göz göre göre sömürülenler bu tezgâha asla hammadde olmaz.

Dost gibi usul usul yaklaşan sömürgenlere karşı, en uyanık olunacak mevsim seçim atmosferleridir.

Aman dikkat, bunlar adamda ne din bırakır ne de mezhep..!