Okuyanlar için tekrar olacak ama hatýrlatmak zorundayým. Ýlk gün yazdýðým yazýda þunlarý söyledim: “Uluslararasý boyut da taþýdýðý muhakkak olan siyasi bir operasyon yürütüyorsanýz yaptýðýnýzýn toplum nezdinde meþruiyet bulmasý için gerçek amacýnýzý örtecek bir gerekçe tedarik etmeniz gerekir. Herhalde bunun için ‘yolsuzlukla mücadele’ kýlýfýndan daha elveriþlisi bulunamaz. Öyle ki normal bir insan ilk anda ‘bunun içinde bir bit yeniði var mýdýr’ diye düþünmeye bile gerek duymayabilir. Çünkü hýrsýzlýðý ve hýrsýzlarý birazcýk namusu ve vicdaný olan hiç kimse ne hoþ görebilir ne de umursamazlýk edebilir. Hele hele devlet imkânlarý kullanýlarak yapýlan hýrsýzlýðý, yani kendilerine emanet edilen millet malýný yaðmalayanlarýn alçaklýðýný sindirebilecek mide kolay kolay bulunamaz. Dolayýsýyla böyle bir konuda herhangi bir iddia, herhangi bir istifham, hatta en küçük bir karine varsa yapýlmasý gereken suçlananlarý savunmak deðil, meselenin aydýnlatýlmasýna çalýþmak olmalý. Demek ki niyeti ve hedefi birçoðumuzun malumu da olsa bugünkü operasyon karþýsýnda iktidar kanadýnýn takýnabileceði en yanlýþ tavýr suçlanan kiþileri her þartta koruma ve savunma tavrý olur. ”
Bu yazýya gelen organize tepkilerin özeti “neden yolsuzluða ses çýkarmýyorsunuz?” þeklindeydi. Güler misin, aðlar mýsýn? Yolsuzluklara neden ses çýkarmýyorsunuz sorusunun esas itibarýyla büyük bir ahlaksýzlýk suçlamasý olduðunun farkýnda deðil bazýlarý muhtemelen. Bazýlarý ise düpedüz kurduklarý tezgâhý deþifre etmeye giriþenlere engel olmak için “siz de bu hýrsýzlýklardan nemalanýyorsunuz ki sesiniz çýkmýyor” diye çamur bulaþtýrmaya çalýþýyorlar. Ben bunlara, vaktiyle en büyük iftiralara uðramýþ bir pîrin sözleriyle, “bizi bilen bilir, bilmeyense kendi gibi bilir” demekle yetineceðim.
Devlet içinde devlet olma çabasý içindeki yapýlanmalara ilk defa bu operasyon vesilesiyle dikkat çekiyor olsaydýk belki haklý görülebilirdiniz. Ama Ergenekon, Balyoz ve en son 28 Þubat davalarýndaki yanlýþ tutumlara da zamanýnda itirazýný yükseltmiþ biri var karþýnýzda. Özel yetkili mahkemelerin baþýna buyrukluðuna karþý çýkmýþ... Sýrf kitap yazdýðý için uydurma delillerle hapse atýlan insanlarýn hakkýný savunmuþ... Eski bir genelkurmay baþkanýnýn anayasanýn açýk hükmüne raðmen yetkisi olmayan mahkemede ve tutuklu yargýlanmasýný eleþtirmiþ... MÝT Müsteþarý’na yapýlmak istenen operasyon üzerinden bir hükümet darbesi planlandýðýna dikkat çekmiþ bir insana atmaya çalýþtýðýnýz “yolsuzluklarý korumaya çalýþýyorsun” çamurunun tutmasýný beklemeyin boþuna.
Þu da var: Son birkaç yýldýr hoþunuza gitmeyen birtakým geliþmeler karþýsýnda “elimizde dosyalar var, canýmýzý sýkmaya devam ederseniz bunlarý açýklarýz” diye tehditler savurup alenen þantaj yapmýþsanýz þimdi o tarif ettiðiniz dosyalar üzerinden baþlatýlan bu operasyonun yolsuzluklara karþý yürütülen bir mücadele olarak algýlanmasý beklenemez zaten.
Öte yandan “bu iddialar hükümetle paylaþýlsaydý üzerleri örtülürdü” iddiasýnýn da hiçbir inandýrýcýlýðý yok.
Daha önce böyle bir iddiayý paylaþtýnýz da üzeri mi örtüldü?
Zaten deliller sizin elinizde olduðuna göre bunlarýn üzerinin örtülmesinin imkâný olabilir mi?
Onlarý bir þantaj için elinizde bekletmiyorsanýz elbette...
Ýþin özü þu: Bütün darbelerin meþru görünen gerekçeleri vardýr. 12 Eylül darbesinin gerekçesi de “sokaklarda kardeþ kardeþi vuruyor” argümaný deðil miydi? 28 Þubat’ýn gerekçesi Aczmendilerin hepimizin gözüne sokulan sýra dýþý ve rahatsýz edici görüntü ve davranýþlarýydý. Bugünkü “ikinci postmodern” darbe giriþiminin gerekçesi de siyasi iktidara yakýn birilerinin yolsuzluk dosyalarý...
Eðer birileri yolsuzluk yapýyorsa emniyet ve yargý bürokrasisi içinde yapýlanmýþ bir grup bunu bahane ederek “devlet içinde devlet” olma hakkýný elde edebilecek yani. Týpký “sokaklarda anarþi ve terör var” diye 12 Eylül’de seçilmiþ hükümeti alaþaðý eden generallerin yaptýðý gibi...