Bursa’da zaman: Þehrin kültürel silüeti

Birkaç hafta arayla gittiðim Bursa’da kültürel manada bazý toplantýlarý takip etme imkaný oldu. Türkiye Yazarlar Birliði Bursa Þubesi’nin açýk fikirli baþkaný ve aðýr topu Mustafa Efe’nin içten gayretleri ve ölçülü duruþuyla yýl boyunca ortaya bir dizi faaliyet konmuþ oluyor. Yýl içinde, Baþbakanlýk Yurtdýþý Türkler ve Akraba Topluluklar Baþkanlýðý’nýn inisiyatifiyle düzenlenen ‘Uluslararasý Öðrenciler Akademisi’nde davet edilen kendi alanlarýnda uzman konuþmacýlar, çeþitli baþlýklar altýnda katýlýmcýlarýn entelektüel ufkunu açacak konferanslar verdiler. Günümüzü ve toplumun deðiþik sorunlarýný iþleyen bu sunumlar, tarihi perspektif içinde geçmiþten de iz sürerek bugün ortaya çýkan kimi konumlarýn kaynaklarýna inilmek suretiyle ifa edildi.

***

Osmanlý Devleti’nin ilk altý padiþahýnýn türbesine ev sahipliði eden Bursa’ya hakim olan manevi iklimin atmosferinde, Osmangazi Belediyesi tarafýndan restore edilerek kazandýrýlan Seyyid Usul Dergahý Kültür Merkezi’nde öðrencilerle konuþmacýlar son derece verimli fikir alýþveriþinde bulundular. Þehre hakim bir tepede Sultan Abdülaziz’in av köþkü olarak kurduðu Hünkar Kasrý’ndan aþaðýya kuþbakýþý baktýðýnýzda, müslüman þehrinin doðal çevrenin topografik yapýsýna nasýl organik bir þekilde inþa edildiðini, ortaya çýkan kubbe, geniþ avlu ve ulu aðaçlarla yaþanýlasý mekanlarýn içlere verdiði ferahlýk ve esenliði iliklerinize dek hissediyorsunuz. Ahmet Turan Alkan’ýn, tam da böylesi mimari bir anlayýþla inþa edilen Emir Sultan Türbesi civarýndaki Emir Sultan Kültür Merkezi’nde sunduðu þehirde yaþama kültürüyle ilgili konuþma, tarihi kökleri itibariyle böyle bir þehir yerleþkesinin insan fýtratýyla nasýl uyum içinde olduðunu, günümüz þehir yapýlaþmalarýnýnsa bu uyumdan ne kadar uzak olduðunu belirtiyordu. Ayný gün, Alkan’ýn Seyyid Usul’deki sunumu ise, Türk dilinin incelikleriyle alakalýydý. Bu arada, aynen Üsküdar’daki Sandýkçýlar Tekkesi’nde yerleþmiþ olan Meridyen Derneði veya diðer mekanlarda olduðu gibi, kültürel faaliyetlerin yürütüldüðü bu mekanlarda hala var olan mihrabýn ve genel iç mimari özelliklerin varlýðýnda, buralardaki zikir ve ibadet ortamýnýn baþka bir þeye dönüþtüðünü, yine de en azýndan o ruha uygun etkinliklerin ortaya konmasýndan bir nebze rahatlanýldýðýný belirtelim.

***

Prof. Süleyman Seyfi Öðün’ün “Etnik Milliyetçilik” baþlýðýyla yaptýðý konuþma, daha çok Batý düþünce dünyasýnýn izleðinde ve onun kavramlarýyla tarihi derinlik içinde ortaya konan bir toplum resmiydi. Sonraki konuþmacý Ýsmail Kýlýçarslan’ýn sunumu “Sosyal Medya Kültürü” üzerineydi ve konuþmasýnda sosyal medyada ortaya çýkan yeni dilin göstergebilimsel özellikleri üzerinde durdu; bu dilin kullanýlmasýndaki etiðin yanýnda asýl dikkat edilmesi gereken unsurun, bu söylemin üzerine döþeli olduðu zeka zemini olmasý gerektiðinin altýný çizdi. Ben ilk konuþmamda, sinemanýn mahiyeti üzerinde durdum ve sinema tarihi boyunca bu sanatýn nasýl bir evrimden geçtiðini, hangi estetiðe dayandýðýný, etik olaraksa hangi ince sýnýrlar üzerinde durmasý gerektiðini belirttim. Ýkinci konuþmamdaysa, konuyu biraz daha özelleþtirerek, bugün Ýslam dünyasýnda coðrafi olarak sinemanýn nasýl bir özellik sergilediðini, ülkelerin kendi aralarýnda sinema iþbirliði alanýnda nasýl kopukluklar yaþadýklarýný, sinema dilinin geliþimi bakýmýndan ne tür farklýlýklar taþýdýklarýný ve aralarýnda bir koordinasyonun nasýl kurulabileceði üstüne ifadelerde bulundum. Öðrencilerin konuyla ilgili yaptýklarý katký ve yorumlar da o denli doyurucuydu. Anadolu’da bu çerçevede yapýlagelen faaliyetlerin özellikle gençlerin entelektüel geliþimi açýsýndan çok yapýcý olduðunu düþünüyorum.