Busan Film Festivali’nden gururla dönüyoruz

Oldukça gururlu ve keyifli dönüyoruz 19. Busan Film Festivali’nden. Biraz da þýmardýk mý ne! Havamýz pek yerinde. Filmlerimiz beðenildi, ilgi gördük, iltifatlarý kabul ettik, tanýtýmýmýzý yaptýk, dünyanýn baþka yerlerinden toplu gösteriler için teklifler aldýk... Türk sinemasýna ayrýlan bölüm Busanlý sinemaseverler kadar film endüstrisinden de ilgi gördü. Daha ne olsun?

Ýlk yazýyý kaçýranlar için özet yapayým: Güney Kore’nin Busan kentinde henüz on dokuzuncusu yapýldýðý halde Asya’daki en önemli festivallerden biri haline gelen etkinlikte Türk sinemasýna yüzüncü yýlý onuruna bir bölüm ayrýldý. Kültür ve Turizm Bakanlýðý Sinema Genel Müdürlüðü’nün ve Ankara Sinema Derneði’nin katkýsýyla gerçekleþtirilen Yeni Türk Sinemasý: 21. Yüzyýlýn Yüzleri baþlýklý bölümde Tayfun Pirselimoðlu’nun “Ben O Deðililm”, Reha Erdem’in “Þarký Söyleyen Kadýnlar”, Zeki Demirkubuz’un “Yeraltý”, Uður Yücel’in “Soðuk”, Onur Ünlü’nün “Celal Tan ve Ailesinin Aþýrý Acýklý Hikayesi”, Ahmet Boyacýoðlu’nun “Siyah Beyaz” ve Ali Aydýn’ýn “Küf” filmleri seçildi. Festival’in uluslararasý programýna ise Nuri Bilge Ceylan’ýn “Kýþ Uykusu” ve Kutluð Ataman’ýn “Kuzu” filmleri seçildi. Pirselimoðlu, Aydýn, her ikisinin de filmlerinin baþrol oyuncusu olan Ercan Kesal ve Ahmet Boyacýoðlu filmleriyle ilgili sorularý cevaplamak üzere Busan’a konuk oldu.  Bendeniz de “Yeraltý” hariç diðer filmlerin baþýnda yönetmen ve sinemasý hakkýnda kýsa sunumlar yaptým. Kutluð Ataman da Busan’ýn VIP konuklarý arasýnda yer aldý ve “Kuzu”ya dair sorularý cevapladý. Gösterimlerin hepsinde salonlar doluydu.

***

Busanlý sinemaseverler o kadar kültürlü, zarif ve sinemaya tutkun ki soru cevap bölümlerinden memnun kalmayan olmaz! Busan’a dört yýl önce FIPRESCI Jüri Baþkaný olarak gittiðimde izleyicinin kalitesine hayran kalmýþtým. Yol arkadaþým olan sinemacýlara onlarý öve öve bitiremedim, onlarý pek heveslendirdim. Profilin korunmasýna çok sevindim. Söylemeden geçemeyeceðim: Bu izleyicinin büyük bir bölümünü kadýnlar oluþturuyor!

5 Ekim, Türk sinemasý programýn doruk noktasý oldu. “Küf”ün gösterimini takiben Yeni Türk Sinemasý: 21. Yüzyýlýn Yüzleri baþlýklý bir panel düzenlendi. Ali Aydýn, Ercan Kesal, Ahmet Boyacýoðlu ve benim katýldýðým bu panelde 1990’larýn ortalarýndan bu yana uluslararasý baþarýlarý göz dolduran sinemamýzdaki deðiþimin nedenlerini, farkýný, yeni eðilimleri, giþe gelirlerini ve genel gidiþatý anlattýk. Bu panelin ardýndanTokyo’da bulunan ve Japonya’nýn yaný sýra Güney Kore ve Tayvan da yetki alanýna giren Turizm ve Tanýtma Müþavirliðimiz, Türkiye’nin Seul Büyükelçisi’nin de katýldýðý bir davet verdi. Son yýllarda her film festivalinde olduðu gibi bütün davetler arasýnda konukseverlik farkýyla öne çýktýk: En cömert ikram ve karþýlamasýyla, müziðiyle en sýcak ortam Türkiye resepsiyonundaydý!

Busan Film Festivali’nin efsanevi Onursal Baþkaný  ve Güney Kore sinemasýnýn geliþmesinde baþrolü oynayan ünlü yapýmcý Kim Dong Ho baþta olmak üzere Festival’in yönetici ekibi davetimize katýldý. Yönetmenliði býrakan ama sinemaya eðitimci olarak devam eden, Türkiye ziyaretlerinden dostumuz olan büyük Macar usta Bela Tarr’ýn varlýðý onur ve mutluluk verdi.

Geçen yýl sorduðumda Tarr’ýn Saraybosna’daki film okulunda hiç Türk öðrenci yoktu. Hala da yokmuþ. Kore’den bile varmýþ oysa! Ýstanbul Film Festivali’ndeki Bela Tarr ustalýk dersini düþündüm. “Usta mýyým ki ders vereyim, sen sor ben cevaplayayým” demiþti ve ÝKSV Salon’un balkon korkuluklarýna bile oturan gençleri görünce ve onlardan da soru geldikçe kývançla cevap vermiþti... Bela Tarr’ýn rahle-i tedrisinden geçen bir iki yönetmenimiz olsa Türk sinemasý renklerine renk katar bence... Ya da Bela’nýn filmleri misali siyah beyaz þiir katar!