Bütçe, AK Parti ve tilavet

Bütçe ülkemizde senelerce, en azýndan 2005 senesine kadar, kamu hizmeti üreten bir bütçe olmaktan çýkmýþ, bir transfer bütçesine dönüþmüþ idi; aþaðýda önemine vurgu yapacaðým, milli gelirin yüzde 17’sini ulaþmýþ bütçeden gerçekleþtirilen faiz ödemelerinin olduðu bir yerde bütçeden bahsetmek abesle iþtigal idi.  

Þimdi artýk elimizde, iktisatçýlarýn, siyaset bilimcilerin üzerinde doðru analizler yapmasý gereken bir bütçe var; AK Parti’nin yüzde elliye yerleþmiþ gibi görünen oy oranýnda bu yeni bütçenin, baþka þeylerin yaný sýra, büyük payý var.

Genel devlet harcamalarýnýn (merkezi bütçe deðil) önemli sayýlabilecek bir açýk vermeden 2006 senesinden günümüze milli gelirin yüzde altýsý mertebesinde bir artýþ gösterdiðini, milli gelirin yüzde kýrkýna dayandýðýný 29 Ekim Pazartesi günü bu sütunda 2013 Programý’na gönderme yaparak yazmýþ idim; bütçeden yapýlan faiz ödemelerinin milli gelirin yüzde 17’sinden yüzde beþine düþtüðü bir genel devlet harcama yapýsýnda bu yüzde altýlýk artýþ, kompozisyonu tartýþýlmalý, kamu hizmetinde büyük bir artýþ demek.

Bu arada çok önemli bir detayý da ekleyelim, faiz ödemelerinin milli gelirin yüzde 17’sinden yüzde beþine, hatta daha da altýna düþmesi ve beraberinde genel devlet harcamalarýnýn milli gelire oranýnýn altý puan artýþý, kaba ama çok yanlýþ olmayan bir hesapla geçtiðimiz yedi-sekiz sene içinde kamu hizmeti olarak nitelendirilebilecek genel devlet harcamalarýnda milli gelirin yüzde 18’i kadar bir artýþ yaþandýðýna iþaret ediyor.

Tekraren söylüyorum, bu artan kamu hizmetinin kompozisyonunu, harcama modalitelerini tartýþabilirsiniz, zaten de tartýþýlmalý, ama karþýmýzda, nereden bakarsanýz bakýn milli gelirin yüzde 18’i dolayýnda bir kamu hizmeti artýþý var ve bu artýþ iktisadi olarak, siyasi olarak çok önemli ama yeterince tartýþýlmýyor, üzerinde durulmuyor.

Denk bütçenin ya da çok küçük mesela yüzde birlik, ikilik bütçe açýklarýnýn ne kadar önemli olduðu ortaya çýkýyor; denk bütçe ile adaleti otomatik olarak saðlayamayabilirsiniz ama büyük bütçe açýklarýnýn adaletin köküne kezzap dökeceðinin garantisi vardýr.

On milyonu aþan öðrenciye bedava ders kitabý daðýtýmýnýn, kamunun ürettiði saðlýk hizmetlerinin hem miktarýnda hem de kalitesindeki artýþýn, duble yollarýn, üç milyon iki yüz bine dayanan kamu istihdamýnýn, sosyal güvenlik sisteminin iyileþtirilmesinin, sayýsýný artýk benim dahi izleyemediðim üniversite açýlýþlarýnýn, TOKÝ sisteminin vs. kökeninde muhakkak bu milli gelirin yüzde 18 dolayýndaki kamu hizmeti sýçramasýnýn payý var; unutmayalým yüzde 18 demek yaklaþýk 140 milyar ABD dolarý demek ve bu miktar sadece bir artýþ, yani mevcut kamu hizmetine bir ilave.

Burada tartýþýlmasý gereken genel devlet harcamalarýnýn milli gelirin yüzde kýrkýna, önemli açýk vermeden çýkýþý deðil, bu büyük kaynaðýn, 300 milyar ABD dolarý eder yaklaþýk, daha verimli kullanýlýp kullanýlamayacaðý olmalý; bu büyük harcama mutlaka ve mutlaka daha saydam denetim sistemleri ile yapýlmalý, güvenliðe iliþkin fon uygulamalarý kaldýrýlmalý, daha etkin ve daha rekabetçi bir kamu ihale sistemi olmalý.

Kamu hizmetindeki bu büyük artýþ AK Parti’ye oy olarak dönüyor ama benim naçiz kanaatim daha etkin bir Sayýþtay denetimi ve daha rekabetçi bir ihale kanunuyla bu harcama büylüklüðü daha nitelikli kamu hizmetine ve daha da yüksek oy oranlarýna tekabül edebilir.

AK Parti’nin siyasi baþarýsý, yüzde elli bandýna oturan oy oranýnýn kökeninde galiba artan kamu hizmeti dýþýnda baþka faktörler de var.

23 Ekim Salý günkü Star gazetesinde birinci sahifeden görülen bir haber ve veriliþ biçimi üzerinde daha fazla durulmasý gereken çok önemli bir konuyu iþaret ediyor.

“Erdoðan’ýn Kur’an tilavetine tam not” baþlýklý haberin altýndan bir cümleyi, Mýsýrlý bir kurranýn deðerlendirmesini aynen alýntýlýyorum: “Tecvide uygun yüksek bir eda ve harflerin, mahreçlerinin hakkýný vererek okumuþ. Dinleyenin gönlünü fetheden makamlarla eda edilmiþ bu okuyuþun Kur’an tilavet sitelerinde yayýnlanmasý gerekir.”

Bendeniz gibi mürekkep yalamýþ, kelimelere çok meraklý, kendi kuþaðým içinde eski kelimelere nisbeten daha hakim birisinin bile dört satýrlýk bir haber içinde bilmediði çok sayýda kelime geçiyor ise benim ve benim gibiler için ortada önemli bir sorun var demektir.

Tilavet, kurra, tecvid bilmediðim kelimeler, bu benim, bizim ayýbýmýz, mahreç kelimesini bilirim, kullanýrým ama bu kullaným yerini bilmediðimi de itiraf edeyim; bu kelimelerin toplum içinde yaygýnlýðý nedir, bilemiyorum ama bir Baþbakan’ýn tilavetine ünlü bir Mýsýrlý kurra tam not veriyor ise bu meselenin siyaset kültürü yönünü de ihmal etmemek gerekiyor.

Artan kamu hizmeti miktarý ve niteliði (ekonomi) ve tilavet (muhafazakar kültür) çok þeyi açýklýyor galiba.   twitter.com/KarakasEser