Bugün, 27 Mayýs 1960 Askerî Darbe Hýyaneti’nin, Gece Baskýný’nýn 60. Yýldönümü..
O zaman 15-16 yaþýndaydým ve Ankara’da Sýhhiye’den Cebeci’ye giden yolun saðýnda, Hýfzýssýhha Enstitüsü’nün yanýndaki Saðlýk Meslek Okulu’nda okuyordum. Yani, Ankara’nýn tam merkezinde..
‘Kýzýlay’da nümayiþ/ gösteri varmýþ..’ haberi gelince hemen, 1 km. ötedeki oraya koþup, sokak baþlarýndan hadiseleri izlemeye çalýþýrdýk..
Bir ay önce, 27-28 Nisan 1960 günlerinde bizim okula 1 km. kadar ötedeki Hukuk Fakültesi’nde kýþkýrtýlmýþ öðrenciler gösteri yapmaya kalkýþýnca, bir öðle vakti, dakikalarca süren silah sesleriyle ürpermiþ ve ortada henüz hiçbir açýklama yokken, ‘Onlarca öðrenci öldürülmüþ..’ diye baþlayan aðlamaklý ifadelerle bizi etkilemeye çalýþan doktor hocalarýmýzýn kuþatmasý altýna girmiþtik..
Ýkindi üzeri Hukuk Fakültesi’nin yakýnýna kadar gitmiþtim. Fakülte’nin duvarlarýnda yüzlerce mermi izi vardý. Ama, camlarda hiç kýrýk yoktu. Anlaþýlýyordu ki, sadece göstericilerin daðýlmasý için havaya ve duvarlara ateþ açýlmýþtý. Ve o askerî müdahale, propaganda odaklarýnca iyi deðerlendirilmiþ ve ‘Olur mu böyle olur mu.. / Kardeþ kardeþi vurur mu?..’ diye bilinen Plevne Marþý, bu gösterilere uyarlanmýþtý.
Ne var ki, ertesi gün, Yeni Mahalle’deki Hükûmet Tabibliði’ne, staj mahallime gittiðimde, doktorlar, birbirlerine fýsýltý halinde, ‘Dün 60 öðrenci öldürülmüþ.. BBC öyle açýkladý’ diyorlardý. (Biz ise, Bibisi’nin Ýngiliz radyosu olduðunu bile bilmiyorduk, henüz..)
1959 Þubatý’nda Londra yakýnlarýnda düþen uçaktan yaralý olarak kurtulan ve ülkeye dönüþünde milyonlarýn kurbanlar keserek, tekbirler getirerek karþýladýðý Ankara Garý’nda karþýlayanlarýn baþýnda bulunan Ýsmet Paþa, 1960’ýn Mart ayýnda ise, Meclis’te sert tartýþmalarýn olduðu bir oturumda, ‘Þartlar gerçekleþirse, ihtilâl meþrû’ olur..’ diye bir ‘fetvâ’(!) bile verecek noktaya getirmiþti, hýrçýn muhalefet anlayýþýný..
O zamanýn revaçta olan deyimiyle ‘zinde güçler’ de fitne ateþini körüklüyorlardý.
*SIKIYÖNETÝM, ÝHTÝLÂLCÝLERÝN ÝÞÝNÝ DAHA DA KOLAYLAÞTIRMIÞTI..
‘Örfî Ýdare (Sýkýyönetim)’ ilân edilmiþti. Gece sokaða çýkma yasaðý vardý. Harbokulu öðrencileri güyâ güvenlik için devriye geziyorlar ve amma, gecenin 02.00 sularýnda bizim okulumuzun bahçe duvarýnýn kenarýndan geçerken kendilerini gizleyerek bizlere, ‘Gençler uyanýn, vatan sizleri bekliyor..’ gibi laflarla sesleniyorlar, bahçe içine yasak bildiriler atýyorlardý.
Gerçekte ise, Halkýn rey ve iradesiyle iktidara gelemiyeceklerini anlayanlar her entrikayý ve zehirli propagandayý caiz biliyorlardý.
Ve, 27 Mayýs Cuma sabahý saat 4.00 sularýna doðru radyodan boðuk ve tok sesli bir subay (Kur. Alb. Alpaslan Türkeþ), ‘Ülkenin kardeþ kavgasýna sürüklendiðini gören Türk Silâhlý Kuvvetleri, ülkeyi Atatürk Ýlkeleri etrafýnda yeniden birleþtirmek için Türkiye’nin idaresine el koymuþtur, NATO ve CENTO’ya baðlý kalýnacaktýr..’ vs. açýklamasýný yapýyordu.
O zaman 27 milyon nüfusu olan Türkiye’nin baþýna, Muzaffer Özdað, Numan Esin gibi 27-28 yaþýnda yüzbaþýlar, Ýstanbul Radyosu’nun Muhafýz Bölüðü’nün komutaný Yüzbaþý Ahmet Er, Cumhurbaþkanlýðý Muhafýz Alayý Komutaný Kur. Alb. Osman Köksal ve Ýstanbul Örfi Ýdare Kumandaný olarak, ‘5 kiþiden fazla bir arada olan kiþilere ateþ açýlacaktýr..’ diye dehþetli bildiriler yayýnlayan 1. Ordu Kom. Org. Fahri Özdilek gibi isimler de (‘Millî Birlik’ iddiasýyla teþkil olunan) 38 kiþilik ‘Ýhtilâl Komitesi’nin üyeleri olarak geliyorlardý. (Ki, iþbu Fahri Özdilek, 1972’lerde, ‘Bir çocukluk yaptýk..’ diyecek kadar olsa da, vicdan azabýný dýþa yansýtacaktý.)
Ve korkunç bir yalan makinasý, kýyma makinelerinde doðranan gençler , asfaltlara karýþtýrýlan cesed iddialarý, (ki, ihtilalden sonra kaza kurþunuyla veya tanka týrmanýrken ölen3-4 isim bulmuþlardý); Yassýada’da düzmece mahkemeler ve Celâl Bayar da dâhil, 15 kiþiye verilen idâm cezalarýndan Baþvekil Adnan Menderes, Dýþiþleri Bakaný Fatin Rüþdî Zorlu ve Maliye Bakaný Hasan Polatkan’ýn asýlarak öldürülmeleri.. (Bir ünlü mason lideri, özel bir sohbette, ‘Eðer bu üç kiþi de mason olsalardý, asla idâm edilemezlerdi’ demiþti; doðru muydu bilmem..)
*ASIL KONU ÝSE, NE MÝYDÝ?
2. Dünya Savaþý, 1945’de Atom Bombasý’yla noktalanýp, Amerikan Ýmparatorluðu’nun dünya liderliðini ilân ettiði sýrada, Stalin Sovyet Rusyasý da Doðu Avrupa’yý yuttuktan sonra, Türkiye’den de Boðazlar ve Kars- Ardahan üzerinde taleplerde bulununca, Türkiye, Amerika’nýn himayesine sýðýnmýþ; Amerika da, halkýn iradesine dayanan, seçilmiþ hükûmetleri istediðini açýklamýþ, Demokrat Parti kurulup, 14 Mayýs 1950 Seçimleri’yle iktidara gelmiþ ve sonra da NATO’ya girmiþti. NATO’da tek karar mercii, fiiliyatta Amerika’ydý; hâlen de öyledir.
Dünyada ise, yeni bir savaþ þekli, ‘Soðuk Savaþ’ baþlamýþtý; Amerika ve Sovyet Rusya; ya da kapitalist blok ile komünist blok veya Batý ve Doðu arasýnda..
*ORTADOÐU’DA, BÜYÜK GELÝÞMELER OLUYORDU..
Mýsýr lideri Nâsýr, 1956’da, Suveyþ Kanalý’ný ‘millîleþtirip’, Ýngiltere ve Fransa’yý kovunca, Ýngiltere, Fransa ve Ýsrail ordularý birlikte, Mýsýr’a saldýrdýlar. Amerika bu saldýrý ve savaþa karþý çýkmýþ, 48 saat içinde geri çekilmezlerse, müdahale edeceðini açýklamýþ, onlar da geri çekilmiþler ve Nâsýr Mýsýrý’ diplomaside büyük bir zafer kazanmýþtý. Ama, buna raðmen, Nâsýr yine de, Sovyet Rusya tarafýnda yer alýnca, Amerika þoke olmuþtu.
Bu geliþmeler olur ve Sovyet Rusya Ortadoðu’da güçlenirken..
O zaman diliminde, 1959’da bir Amerikan casus uçaðý, Sovyet Rusya üzerine 20 bin metreden uçarken düþürülmüþ ve bu uçaðýn, Türkiye’nin bilgisi dýþýnda, Adana- Ýncirlik’ten kalktýðý anlaþýlýnca.. Kruþçef Sovyet Rusyasý Türkiye’yi aðýr þekilde suçlamýþ ve Baþvekil Adnan Menderes de söyleyecek söz bulamamýþ ve bu arada Amerika’ya da kýrgýnlýðýný ve güvensizliðini hissettirmiþti.
Adnan Menderes, Sovyet Rusya’yla aradaki gerginliði yumuþatmak ümidiyle de 26 Haziran 1960’da Moskova’ya gidecekti ve Amerika’dan izin almadan.. (Unutmayalým, Erbakan 1996’da Baþbakan olunca, Amerika’nýn karþý çýkmasýna raðmen ilk resmî ziyaretini Ýran’a yapmasýnýn bedeli ona aðýr ödetilmiþti.) Amerika ise, Nâsýr Mýsýrý’ndan sonra bir de Türkiye’nin Sovyetler’e yaklaþma ihtimalinden korkmaya baþlamýþtý. Menderes’in bu baþýna buyrukluðuna ve böylece Türkiye’nin sonraki siyasetçilerine de NATO ve Batý Ýttifaký adýna bir ders verilmesi gerekiyordu.
*EMPERÝAL GÜÇLER, GERÝ KALMIÞ ÜLKELERÝ, O ÜLKELERÝN YERLÝ ORDULARINA ASKERÎ DARBELER YAPTIRARAK ÝÞGAL EDERLER..
Ýþte öyle bir dönemde..
1960 baþýnda, halk kitleleri nezdinde hiçbir temeli ve dayanaðý olmayan ve ‘Ordu -Gençlik el-ele..’ vs gibi kemalist-laik söylemlerle sergilenen o gösterilerin ardýndaki asýl tezgâhlayýcý güç, Amerikan emperyalizmiydi.. Halbuki, millet 27 yýllýk, en katý ve totaliter bir Þeflik Döneminden sonra, DP’nin 10 yýlýnda biraz nefes almaya baþlamýþtý. Ama, emperial odaklar ve yerli kuklalarý, Menderes’ten ‘diktatör’ diye söz etmeye baþlamýþlardý. Hem de 27 yýllýk Þeflik Döneminin hayatta olan en sorumlu ismi olan Ýsmet Paþa’nýn liderliðinde..
Gerçekte ise, o askerî darbenin nerelerde kotarýldýðý açýktý. Nitekim, Ýngiltere’nin de, B. Amerika’nýn da aylarca öncesinden beri haberlerinin olduðunun resmî belgeleri son yýllarda yayýnlanmýþtýr.
Amerikan emperyalizmi, ‘Dünya Liderliði’ adýna, ve ‘Hür Dünya’ denilen kapitalist emperyalizm dünyasýnda bir gedik açýlmamasý adýna, ‘TSK’da son 100 yýldýr hep var olan, ihtilalci- darbeci çekirdekleri harekete geçirmiþti; hem de en zorbaca ve zâlimâne usûllerle..
Ki, bu tezgâhlama iþi, 12 Mart 1971’de, 12 Eylûl 1980 ve 28 Þubat 1997 Askerî Darbeleri‘nde de tekrarlanacaktý. Esasen, NATO’nun -yani Amerika’nýn- bilgi ve izni olmadan NATO ordularýnýn bir darbe yapamýyacaðý, NATO Genel Karargâhý’ndan habersiz olarak askerî bir harekette bulunmanýn ve Hükûmet Darbesi yapmanýn imkânsýzlýðý açýktý. Kezâ, 27 Nisan 2007’deki ‘Genelkurmay Muhtýrasý’ denemesi de, ‘15 Temmuz 2016- Darbe Teþebbüsü Hýyaneti de ayný þekilde..
Milletimiz bütün bu yakýn tarih ihanet ve entrikalarýndan gereken dersi çýkarýp dik durur ve, ‘þereflice yaþamanýn mümkün olmadýðý yerde, þereflice ölmek vardýr..’ diyerek, insan hak ve haysiyetine, izzetine yakýþan bir yolu tercih ederse; emperial-þeytanî odaklarýn entrikalarý bozulmaz deðildir.