Bütün ideolojiler LGBT konusunda tek bir başlıkta birleşti

Önümde bir araştırma duruyor. İstanbul Aile Vakfı ve İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi çatısı altında yapılmış, Doç. Dr. Recep YILDIZ ve Prof. Dr. Ergün YILDIRIM imzasını taşıyan bir araştırma. Başlığı; 'Cinsiyet Algı Araştırması'. Özellikle son yıllarda platformlar, filmler, diziler yoluyla normalleştirilmeye başlanan cinsiyetsizlik ve eşcinsellik konusunun ne kadar etkili olduğunu göstermesi bakımından son derece önemli. İşe yaramış mı yaramamış mı onu anlatıyor bize bu araştırma.

**

Birinci tabloda Eşcinselliğin doğal bir durum olup olmadığı, insan doğasında var olup olmadığı sorulmuş. Kuşkusuz bu teknik bir soru. Cevabını profesyonellerin vermesi gerekir. Ama sokaktaki adamın da bu konuda bir fikri var. Misal 18-24 yaş arası gençliğin yarıya yakını bunu normal bir durum olarak değerlendirmiş. Yaş aralığı arttıkça bu durumu normal görmeme oranı da yükseliyor. Bir soru daha. "LGBTİ+ dendiğinde aklınıza ne geliyor?" Bu soruya, 'Cinsel tercih, cinsel yönelim ve cinsel kimliklerin özgürlüğü için mücadele etmek' yanıtını veren gençlerin oranı çok yüksek. Onu 'Baskı yaptığı gerekçesiyle dinî ve kültürel değerlere karşı mücadele etmek' seçeneği izliyor.

Ve en kritik soru; "Oğlunuzun ve kızınızın; LGBTİ+ bireylerden biri olduğunu duyarsanız tepkiniz ne olur?"

'Utancımdan insan içine çıkamam' ve 'evlatlıktan reddederim' seçeneği genellikle 35 yaş ile 54 yaş aralığında baskın. 25-34 yaş aralığı kendini suçlayarak iyi bir ebeveyn olmadığını düşündüğünü söylüyor. Fakat ilginç bir sonuç; 18-24 yaş arası katılımcıların %352'i / 25-34 yaş arası katılımcıların da %40'ı 'tedavi ettiririm' demiş. Buna karşılık 'bu haliyle kabul ederim' diyenlerin oranı çok düşük. Bu soruya az sonra ideolojik ayrımlar başlığında yeniden döneceğiz.

**

Gelelim politik/ideolojik farklılaşmalarda eşcinselliğe bakışa. Araştırmaya göre, eşcinselliği insan doğasında "doğal bir durum" olarak gören Kemalistlerin oranı %47,4. Eşcinselliği doğal bir durum olarak gören/görmeyen Solcuların oranı (%44 civarı) birbirine neredeyse eşit.

Sağ tandanslı siyaset için ise eşcinsellik doğal bir durum görülmüyor. Buna İslamcı, Milliyetçi, Muhafazakâr ve Milliyetçi Sağ gibi alt başlıklarda bakılmış. Merkez siyasetin güçlü olduğu liberal ve demokrat düşüncede ise çok büyük çelişkiler görülüyor. Zira Demokratlar büyük oranda Eşcinselliği doğal bir durum olarak görmez iken; Liberaller siyasi görüş içerisindeki 'özgürlük' ve 'insan hakları' temelinde eşcinselliği doğal bir durum olarak gören en güçlü siyasi düşünce akımı olarak karşımıza çıkıyor.

**

Katılımcıların "eşcinselliğin insan türünün devamını tehdit ettiğini" düşünenlerin oranı Liberallerde %36,7 ve Kemalistlerde %37,9 iken; "insan türünü tehdit etmediğini" düşünenlerin oranı Liberallerde %60,0 ve Kemalistlerde %52,9. Buna karşın sağcılar arasında demokrat (%51,9), milliyetçi (%68,6), muhafazakâr (%78,6), merkez sağ (%67,0) ve İslamcılarda (%73,7) iken; "eşcinselliği insan türünün devamını tehdit ettiği" düşüncesi konusunda görüşler neredeyse ortak. Dolayısıyla siyasi açıdan sağcılarda "eşcinselliğin insan türünü tehdit ettiği" yönünde baskın bir görüş hakimken; sol ve liberal çevrelerde büyük oranda benzer bir tehdit algısı yok. Elbette bu sonucun ortaya çıkmasında sol ve liberallerin 'insan hakları', 'özgürlük' ve 'bireycilik' düşünceleri etkili olduğu gibi sağ siyasi görüş içerisinde muhafazakâr ve geleneksel değerlerin egemen olmasından kaynaklı yaşam biçimi bu tablonun ortaya çıkmasına neden olmaktadır.

**

Yeniden döneceğiz demiştik ya. LGBT olgusuna, siyasi kesimlerin hepsinde neredeyse konsensüs oluşmuş bir şekilde 'olumsuz bir tepki' verildiği görülüyor. Diğer bir ifadeyle İslamcı ve muhafazakârların %98'i, demokratların, milliyetçilerin ve merkez sağın yaklaşık %90'nı, Kemalistlerin ve solcuların yaklaşık %70'i çeşitli ölçeklerde tepki göstererek "LGBT bireylerden birinin (oğlunda ve/veya kızında) duyulması durumunda" olumsuz görüş ve karşı olduğunu belirtmektedirler. Hatta Liberallerin de %51,7'si aile üyelerinin birisinin LGBT üyesi olması durumunda olumsuz tutum sergileyeceğini gösteriyor.

**

Ben yorum yapmıyorum. Sadece böyle hassas bir konuda yapılmış en kapsamlı araştırmalardan birini dikkatinize sunuyorum. Araştırma henüz çok yeni. Çok boyutlu olarak tartışılacağından hiç kuşkum yok. Hatta tartışmanın daha yeni başlayacağını bile söyleyebilirim.