Bu hafta sizlerden gelen birbirinden ilginç sorulara cevap veriyorum. Bunca zamandır sustum, cevap vermeyeyim, büyüklük bende kalsın dedim ama yeter! İşte bir kısmı kötü niyetli sorulara karşı birbirinden cesur cevaplarım...
- Çay sevmeyen insan nasıl bir insandır?
Çay sevmeyen insan samimi değildir. Çayı sevmiyor gibi yapıyordur. Bir insanın çayı sevmemesi mümkün değil. Tarihteki kötü adamların ortak özelliği çay içmemeleridir. Mussolini, Hitler, Pol Pot, İskeletor ve daha nicesi ömürlerinde bu güzelliği tatmamışlardır. Tatmış olsalardı her şey çok farklı olabilirdi. Hitler tam Fransa’ya saldıracakken sevgilisi Eva Braun’un “Hayatım yeni çay demledim, sıcak sıcak iç ondan sonra işgal edersin Paris’i” dediğini düşünün. Ben şahsen taze demlenmiş çayı dünyalara değişmem. Hitler de değişmezdi.
- Karadenizliler neden müteahhit olur?
Coğrafi şartlar yüzünden. Bakın Karadeniz bölgesinde dağlar denize paralel uzanır. “Bana ne bundan” diyebilirsiniz, haklısınız. Fakat Karadeniz’in dağlık yapısını görmezden gelemezsiniz. Orada düz bir alan bulmak neredeyse imkansız. İşte bu sebeple, İstanbul veya diğer şehirlere göçen Karadenizli kardeşlerimiz düz bir alan görünce dayanamayıp bina dikmek istiyor. İçlerinden geliyor yani, kendilerine hakim olamıyorlar. Bu kitlesel olarak yapıldığında ortaya Karadenizlilerin müteahhit olduğu gerçeği çıkıyor.
- Komşun sana birşey gönderirse tabağı boş mu verirsin?
Bana komşumdan yemek geldiyse mutlaka ben de aynı tabağa yemek koyarak karşılık veririm. Geçen gün yemek getiren komşuma verecek ne var diye bakınırken dolaptaki makarna geldi aklıma. Onu koydum tabağa ve gönderdim. Şu an o komşumuzdan haber alamıyoruz. Elbette makarnanın beş günlük olduğunu söylemem gerekiyordu ama ölenle ölünmez. Kaderleri böyleymiş. Allah taksiratlarını affetsin.
- Elektrik zamlarına karşı ne yapmalıyım?
“Zamma küfredeceğine bir mum da sen yak” diye bir söz vardır. Evet, atasözü son derece açık: Mum kullan. Üstelik evde eşinizle mum ışığında yapacağınız her hareket buram buram romantizm kokacak ve evliliğinize güç katacaktır. Bahse girerim eşiniz mum ışığında elektrik süpürgesiyle yerleri temizlerken bile ona bir kere daha aşık olacaksınız. Çünkü yetersiz mum ışığı görüntüyü net olarak görmenizi engeller.
- Toplu taşıma araçlarında yaşlılara yer vermeli miyiz?
Elbette fakat kötü niyetli olanlara da dikkat etmeliyiz. Üzülerek görüyorum ki bazı teyzeler için otobüs araç değil amaç haline gelmiş. Bu teyzelerimiz için yapılan yolculuğun önemi yok, mühim olan oturmaları. Yerini kaybetmemek adına bütün gün otobüsten inmeyen, Topkapı-Tuzla hattında gidip gelen, adeta o hatta yaşayan teyzeler var. Bizzat şahit oldum. Lütfen birileri onlara hayatın sadece belediye otobüslerindeki koltuklardan ibaret olmadığını başka ulaşım araçlarında da koltuklar bulunduğunu hatırlatsın.
- Okullara kılık kıyafet serbestisi getirilecek. Çocuklar arasında zengin-fakir ayrımı yaratmaz mı bu?
Tabii ki yaratır. Oysa önlük muhteşem bir giysi. Öğrenci de giyer, ev hanımı da, kasap da, manav da, doktor da, berber de... Bir kasap ile bir doktoru aynı ideal etrafında kenetleyen, aralarındaki sosyal statü farkını sıfıra indirgeyen işte bu önlüklerdir. Bence bütün insanlar evden çıkarken önlük giymeli. Böylece insanlar arasındaki farklar yok olur. Sonra da el ele tutuşup “Hepimiz kardeşiz” şarkısı eşliğinde halay çekebiliriz. Öğrenciler önlük giydiklerinde arkadaşlarıyla aralarındaki statü farkını anlayamaz. Sonuçta ilkokul mezunu bile olmayan cahil insanlardan bahsediyoruz burada. “O da önlük giydiğine göre kesin benim gibi fakirdir” şeklinde düşünür. Saf bunlar yaa!
Öğrenciler arasında zengin-fakir ayrımını ortadan kaldırmak için ayrıca şunlar da yapılmalı:
 Öğrencilerin kendi aralarında “Dün akşam playstation oynadık”, “Sabah muz yedim”, “Annemler Roma’ya kahvaltıya gitti” gibi muhabbetler yapmaları yasaklanmalı.
 Öğretmen gün içerisinde çocukların ayakkabılarını kontrol etmeli ve sağlam olanların altına tornavidayla birer delik açmalı. Böylece altı delik ayakkabılı çocuklar kendilerini dışlanmış hissetmez.
 Teneffüslerde bir elinde kola, diğer koluna üç tane simit takmış hunharca yiyen zengin çocukları derhal müdür odasına çağrılıp simitleri ellerinden alınmalı.