‘Büyük birader’ ne ki, ‘Küçük Biraderler’den korkun siz...

Boston’daki terör eylemi korkunçtu tabii; ama patlamalar sonrasında girilen travma bir çok yönden hayırlı oldu; hiç değilse bazılarına ülkelerinin başkalarının başına açtığı daha vahim dertleri hatırlattığı için... Bir de, hepimizin elinde bulunan ve fazla zorlanmadan erişilen teknolojik kolaylıkların getirebileceği rahatsızlıkları düşündürdüğü için...

Günlerdir okuduğum namuslu kalemlerin dokundurmalarında en çok geçen isim George Orwell... Özellikle de onun 1948 yılında kaleme aldığı, dünyanın yanlış istikamete gidebileceğini öngördüğü ‘1984’ romanı...

Ünlü gazeteci Norman Solomon, diktatörlük altında yaşayan ve ‘Büyük Birader’ tarafından gözetlenen insanlarda, aklından tehlikeli düşünceler geçmeye başlayınca derhal devreye giren ‘orada durma’ ve düzen açısından ‘sakıncalı’ görülen konular zihnine düşünce ürkme şartlı reflekslerini hatırlamış 1984 romanından...

Örneği de var...

Amerikan medyasında karşılaşılan kural dışılıklar ve yanlışlara karşı en şiddetli tepkiler veren gazetecilerdendir Norman Solomon... FAIRadlı kuruluşun internet sitesine bakıldığında onun keskin kaleminden nasibini almayan gazete ve TV kanalı olmadığı görülür.

Boston’daki patlamalar sonrasında, Solomon’un aklına, Amerikan aşırılıkları karşısında medyanın sergilediği ‘şartlı refleks’ gelmiş...

“Maratonun bitiş çizgisinde çocukların öldürüldüğü ve yaralandığıyla ilgili Boston’dan gelen her haber, kol ve bacakların koptuğuna dair her iç karartıcı bilgi bana Gülcuma adlı küçük kızı hatırlatıyor. 2009 yazında Afgan mülteci kamplarından birinde karşılaştığımda yedi yaşındaydı Gülcuma... Zamanında şunu yazmışım: ‘Geçen yıl meydana gelen bir olayı anlattı Gülcuma. Güney Afganistan’daki Helmand Vadisi’nde bulunan evinde uyurken bombalar patlamış. Ailesinin bazı fertleri ölmüş. Kendisi de bir kolunu kaybetmiş...’ Yüzlerce mültecinin acınası şartlarda yaşadığı kampla ABD hiç ilgilenmiyor; Gülcuma ve babasının ABD hükümetiyle tek anlamlı teması onun tarafından bombalamaları...”

Solomon Amerika’nın üzerine bombalar yağdırdığı başka ülkeler ve başka Gülcuma’lardan da söz ediyor yazısında...

Irak, Afganistan ve Sudan üzerine yağdırılan kör Amerikan bombaları sonrasındaki dehşet manzaralarını ben de hiç unutamam...

Washington Post’tan Monica Hesse’in Boston’daki patlamalar sonrasında George Orwell’i hatırlamasının sebebi ise farklı. Orwell ileride meydana gelecek en büyük tehlikenin her şeyi gözleyen bir ‘Büyük Birader’ olacağını söyler ya, Monica Hanım, “Dediği gerçekleşti, ama tek bir ‘Büyük Birader’ yok çok sayıda ‘her şeyi gözleyen’ var çünkü...” demekte...

Patlamaların hemen ardından insanlar sevdiklerinin sağ ve sağlıklı olduğunu hemen görebilsin diye,Google ile Kızılhaç, olay yerinden görüntülere sitelerinde yer vermeye başlamış... Yükledikleri görüntüler internet amatör dedektiflerini harekete geçirmiş; onlar aynı görüntüleri ‘suçluyu’ veya ‘suçluları’ tespit etmek için taramaya başlamışlar...

Redditve 4chanadlı internet cemaatleri Kızılhaç sitesiyle Google’da buldukları görüntülerde ters bakan, yavaş veya hızlı yürüdüğü için dikkat çeken, utangaç veya şımarık tavırlı, hâsılı kendilerine göre ‘suçlu gibi gelen’ kişileri kırmızıyla işaretleyip “Bu olabilir mi?” kuşkuculuğuyla başkalarıyla paylaşmaya başlamışlar...

“Olaydan sonraki iki-üç gün içinde bir çarpıklık ortaya çıktı” diyor Hesse:“Mahremiyetimize karşı tehdit hayli korkulan ‘Büyük Birader’ olmayabilir; onun yerine konuya burnunu sokarak müdahil olmaya çalışan, başka insanların hayatlarını mahvetme konusunda coşkulu yüz binlerce ‘Küçük Birader’ daha büyük tehlike...”

Bakar mısınız? Maraton seyretmek için olay yerinde bulunan nice masum kişi, internette bulduğu görüntülerden hareketle kendisini ‘suçlu’ imiş gibi gösterme cüretinde bulunanların hedefi haline gelivermiş... Allah muhafaza...

Polisin ‘şüpheli’ diye peşine düştüğü kişi koltuk dedektiflerinin işaretlediklerinden biri değilmiş üstelik; onun bulunduğu görüntüler halka açık bir kaynakta yokmuş çünkü...

İngiliz Orwell 2013 yılında kendisine bu denli atıfta bulunulacağını öngörmüş müdür acaba?